Paylaş
35 sayfa Türkçe...
20 sayfa fen...
45 sayfa okuma...
Ne bu?
Çocukların bayram tatili ödevi.
Adı üstünde tatil. Ama mümkün değil.
Çocuk ilkokulda. Zaten erken başlamış. Gözlerini okula açmış.
Oyun oynayacak, gülecek, koşacak...
Ama mümkün değil...
Anne-babalara ayrı eziyet...
-Hadi çocuğum az kaldı...
-İki sayfa daha. Bak sonra oynarız...
Çocuk öğrenmekten nefret eder hale geliyor.
Çok merak ediyorum:
Bayram tatili için çocuğa “ödev çuvalı” yükleyen öğretmenler bayramda çalışıyorlar mı?
Biliyorum ki bunda öğretmenlerin hiçbir suçu yok.
Sistem öğrenciye nefes aldırmamak üzerine kurulmuş.
Hafta sonu mesela...
Çocuk sabahın köründe kalkıyor. Uykulu gözlerle okula gidiyor.
Akşama kadar ders...
Öğleden sonra yorgun argın eve geliyor.
Anne çaresiz soruyor:
-Ne ödev verdi öğretmenin?...
BIRAKIN DA OYNAYALIM
Biraz rahat bırakın yahu...
Çocuklar oynayacak...
Ece Ayhan’ın deyişiyle:
“Efendiler! Eşekler susabilir...
Ne yani çocuklar hiç gülmeyecek mi”
İşte şimdi...
Bu karatahtanın tam önünde ben söylüyorum:
-Yahu biz çocuğuz, bırakın da biraz oynayalım.
Hadi onlar oynayacak...
Peki büyükler ne yapsın. Kimse soruyor mu?
Diyelim ki çocuk spor yapacak.
Futbol, voleybol, yüzme, tenis...
Mümkün mü çalışabilmesi? Yorgun argın okuldan gelen çocuk nasıl antrenman yapabilir?
Sonra büyük panellerde biz kocaman adamlar tartışırız:
-Efendim bizde olimpiyat şampiyonu çok zor çıkıyor... Çünkü...
-Aman efendim. Buradaki de Türk çocuğu Almanya’daki de Türk çocuğu.. Nasıl oluyor da orada daha iyi sporcular çıkıyor?...
-Disiplin efendim...
Böyle konuşup duruyoruz işte.
Eve yorgun argın, omuzlarında ödev çuvallarıyla dönen çocuklar bizi dinlemiyor bile...
Yüz kere yazdım...
Bin kere söyledim...
Spor akademileri kurun. Ama üniversite çağında değil. Ortaokul çağında. İlköğretim çağında...
Ankara’da bir voleybol okulu açıldı. Anadolu’dan çocuklar toplandı.
Orada okudular. Günde 6 saat antrenman yaptılar. Ve şampiyon oldular...
Olurlar çünkü. Anadolu bir “yetenek bahçesi”dir...
Ama sen ekemezsen, tabiat ne yapsın?
Paylaş