PKK ile pazarlık mı terörü bitirmek mi?

TERÖR hangi toplumun içine sızarsa, orada önce bir “çatal dil” oluşur.

Sonra mantık susar ve o “çatal dil” konuşmaya başlar.

O “çatal dil”in sesi öfkedir.

Alfabesi nefrettir.

Çizgisi kandır.

Aynası karanlıktır.

Öylesine caziptir ki o “çatal dil”, tertemiz duyguların gizli vampiridir. Akla değil, sloganlara ihtiyacı vardır. Küfre yaklaştıkça serpilir, hakarete yaklaştıkça güçlenir. İnsan kolayca büyüsüne kapılır. Duygulanır. Kanı tutuşur. Ruhunu kan kırmızısı sloganlar kaplar.

Böylece teslim alır insanı o “çatal dil”.

GERÇEK NEDİR

Bu ön tespiti dün yazdığım “PKK ile pazarlık” yazısına devam etmek için yapıyorum.

Çünkü gelen yorumlara, yapılan suçlamalara bakınca bu toplumu kamplara bölen bir “çatal dil”in oluştuğunu görüyorum.

Muhalefetin iddiası şu:

- Hükümet PKK ile pazarlık yaptı.

Bu iddialar “ihanet” ve “vatan hainliği” gibi ağır suçlamaların açtığı kapıdan geçince, küfre yatkın “azgın bir mahkeme” kuruluyor. Ve herkes o küfre bakıyor.

Benim işimse gerçeğe bakmak.

Gerçek şudur:

Abdullah Öcalan’ın ABD tarafından teslim edilişi sırasında bir pazarlık başlamıştır.

Yani Öcalan’ın veriliş şekli açık bir pazarlıktır. Çünkü ABD Öcalan’ı idam etmeme sözü karşılığında vermiştir. İlk pazarlık budur.

Sonra MİT “Kullanalım” demiş ve bu teklif MGK’da kabul görmüştür.

O günden bugüne de değişik defalar temas edilmiş, konuşulmuştur.

Bugüne gelirsek.

Devlet, 25 yıl boyunca uyguladığı, silahla, baskıyla, faili meçhulle, olağanüstü hallerle, parti kapatmalarla, özel kuvvetlerle, JİTEM’lerle bir yere varılamayacağını nihayet kısmen de olsa kavramıştır.

Her kapattığında daha büyük bir oyla Meclis’e gelen partileri aslında kapatarak dışlayarak onları birer Kürt Partisi haline getirdiğini de fark etmiştir.

Örneğin Ahmet Türk...

Partisi kapatılmış ve milletvekilliği kaldırılıp Meclis’e girişi yasaklanmıştır.

Peki şimdi durum nedir?

Ankara’da yasaklanan Ahmet Türk, Diyarbakır’da başka bir meclisten seslenmektedir.

Burnumuzun dibindeki gerçek işte budur...

Bu yüzden silahın dışında bir arayış gerekmektedir.

Bu arayışın adı:

“Silahları değil insanı dinleme, namlunun ucundan değil insanın kalbinden bakma çabası”dır...

“Mağlubu olmayan bir çözüm” arayışıdır...

Evet, devletin bazı organları, PKK’nın önde gelen isimleriyle temas ederek silahların bırakılması için konuşmalar yapmıştır. Ve yapacaktır.

Peki bu bir pazarlık mıdır?

Bana göre hayır.

Bu yapılanlar bir devletin daha fazla vatan evladı ölmesin diye gösterdiği en stratejik ve en akılcı çabadır.
Yazarın Tüm Yazıları