Paylaş
Uçsuz bucaksız bir ova...
Ve sarp dağlar arasında üç küçük siluet...
Yürüyor...
Sırtlarında kendilerinden kocaman yükler...
Pazartesi okullar açılıyor ya...
İlk dersimiz bu yürüyüştür işte. Yani bu uçsuz bucaksız yürüyüş.
Bakmayın küçüklüğüne...
Aslında o kadar büyüktür ki bu fotoğraf...
Hiçbir laboratuvara sığmaz. Hiçbir ders kitabı almaz bu resmi.
Ve hiçbir kara tahta taşıyamaz bu yürüyüşü...
Zaten ders kitaplarında da bulamazsınız...
Ne coğrafya dersinde ne de biyolojide görürsünüz.. Terliksi de değildir. Mitoz da bölünemez...
Bütündür... Masiftir. Çünkü tam hayatın ortasından gelir.
Pazartesi okullar açılıyor ya...
Doğan Haber Ajansı’ndan Erkan Çobanoğlu geçti bu fotoğrafı.
Sanki ilk ders olsun diye çekmiş...
(Gazetecilik de böyle bir şey işte.
Ben o fotoğrafı sormak için aradım.
Ama Erkan cenaze yolunda çıktı.
Sevgili Erkan, amcanın oğlu vefat etmiş. Ailece başınız sağ olsun.)
Fotoğrafa dönersek...
Kim bu üç siluet?
Ne yapıyorlar? Nereye yürüyorlar?
Niye yürüyorlar?
Cevabı Erkan’ın haberinde...
Şöyle diyor:
Özlem, Aynur ve Yazgül...
Hakkâri Yüksekova’da 13 yaşında üç kız.
Yazgül anlatıyor: “Okulların açılmasına çok az bir zaman kaldı. Ama biz okul için halen bir hazırlık yapmış değiliz. Önümüz kış. Yakacak bir şeylerimiz olmadığı için biz de ovada hayvanların dışkılarını toplayıp kış aylarında sobada kullanıyoruz. Hem okuyoruz hem de ailemize yardımcı oluyoruz. Bundan mutluluk doyuyoruz.”
Şimdi fotoğrafı yaklaştıralım.
Üç küçük kız... Üç hayat ve üç hayal...
Ders dediğim de işte budur... Bakar mısınız yüzlerindeki mutluluğa.
Okullar açılıyor ya...
Özlem, Aynur ve Yazgül...
Hakkâri Yüksekova Kamışlı köyü okuluna başlayacaklar...
Defter, kitap, çanta, kırtasiye alışverişi değil...
Tezek topluyorlar... Derslerde, ödevlerde ısınmak için...
İlk ders dediğim de budur işte.
Ve en önemlisi, “Mutluyuz” diyorlar ya...
Bu da bir türlü mutlu olamayan mutsuz büyüklere ders olsun.
DAHA OKUL YOK, MÜDÜR DE YOK
Derse devam edersek...
Fotoğrafa bakarak diyorum ki...
Küçücük bir kasabadan, koskocaman şehirlerdeki görkemli okulların çocuklarına gelen çok masum bir derstir bu...
Ama o güzel ve görkemli kolejlere giderken hâlâ nazlanan çocuklardan çok, onların
anne-babalarına gelen bir derstir bu...
İbret böyle bir şeydir işte.
Merak ettim aradım. Hakkâri Yüksekova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne ulaştım... Bilgi vermeye çekindiler. Ama sonunda anladım ki, daha okulun tadilatı bitmemiş. Okul müdürü de pazartesi tayin olacak. Bu da başka bir derstir...
Elbette alana...
Oysa ben biliyorum ki, yokluklardan büyük varlıklar doğmuştur.
Mesela Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in Batman Arıca’da doğduğu eve gitmiştim.
Bana 9 haneli tek göz evde, duvarın neresine kıvrılıp ders çalıştığını anlatmıştı.
Okula giderken Türkçe bilmiyordu.
Şimdi bütün dillerden paranın dersini veriyor.
Tek göz odadan yokluk içinde çıkan bir mucizedir Şimşek...
Yalnız o mu?
Avrupa ekonomisine yön veren Alman Maliye Bakanı Philipp Rösler...
Kimsesiz bir Vietnam göçmeniydi. Almanya’ya geldiğinde çaresizdi. Şimdi kimsesizlere çare oluyor. O yüzden diyorum ki, yokluklar mucizeler için bir zemindir...
Yeter ki varlıklarda şımarmayın...
Pazartesi okullar açılıyor ya...
İlk ders benden olsun istedim.
Özlem, Aynur ve Yazgül...
Sizi de o kadar çok görmek istiyorum ki...
Çağırın da bir dersinize geleyim.
En anlamlı dersi almak için.
Mutlu bir eğitim yılı diliyorum...
Paylaş