LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
YAZARKEN adım gibi emindim.
Benim tanıdığım Fatma Şahin o canavarın peşini bırakmaz.
Bırakmadı da.
Önceki sabah bir telefon:
- Fatih Bey, Sayın Bakanımız Fatma Şahin görüşmek istiyor...
Ve az sonra Fatma Şahin telefonda.
Sesinde yeni kıtalar keşfetmiş bir kâşifin heyecanlı tonu var.
Ya da bir bayram sabahı başucunda hediyeler bulmuş bir çocuğun neşesi...
Diyor ki:
“Fatih Bey biliyorum siz bu konulara çok duyarlısınız. İlk siz duyun istedim. Kahramanmaraş’ta karısının yüzünü, burnunu kesen o adamı tutuklattık.”
Ne kadar sevindim.
Bütün insanlık adına sevindim.
Geceleri yorgan altlarında gizli gizli ağlayan çocuk gelinler adına...
İntihara zorlanan genç kadınlar adına...
Töre cinayetlerine kurban giden kızlar adına...
Kocası tarafından kemer tokasıyla dövülen Kars’taki kardeşim adına...
Öylesine sevindim ki...
Ve sonra sordum:
“Nasıl oldu, mahkeme serbest bırakmıştı”.
O insan artığı canavar çocuklarının önünde S.A.’yı bıçakla paramparça etmişti. Dudakları, burnu, yüzü kesilmiş, kan içinde kalmıştı.
Ve nasıl olduysa mahkeme serbest bırakmıştı.
Şaşırmıştım. Tıkanıp kalmıştım.
Ve olayı duyan herkes gibi aynı öfkeyle sormuştum:
“Nasıl olur da böyle bir canavar serbest kalır?”
Şahin aynı heyecanla anlattı:
“Evet çok önemli bir hukuk mücadelesi verdik. Takip ettik. Sonunda başardık...”
Elbette o kadına yapılanları hafifletmez ama en azından vicdanlarımızda kopan acılı fırtınalar biraz olsun diner.
Biraz olsun deriz ki:
“Adalet işledi!”
En azından deriz ki:
“Bundan sonra insan artıkları elini kolunu sallayarak dolaşamayacak”.
Ben işte bu heyecanı seviyorum.
Biliyordum peşini bırakmayacaklardı.
Öyle de oldu...
Bakan Şahin’i ve o mücadeleyi veren tüm çalışanları kutluyorum.
İyi ki varsınız!
İyi ki varız..
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
Yazarın Tüm Yazıları