Paylaş
Elbette barış herkesin isteği...
Ama... Birileri eline silahı almış, senin de hakkın olan zenginliklere çöküyorsa...
Doğu Akdeniz’de olan budur.
Birileri sınırlarının dibine bir “kukla terör devleti” kurmak istiyorsa...
Suriye’de olan da budur.
Dikkat edin, hep aynı şey olmuyor mu?
Önce bir iç savaş görüntüsü... Sonra “barış için gelen güçlü devletler korosu”... Sonra barış masası... Sonra o ülkenin zenginliklerinin pay edilmesi...
Bkz: Irak...
Bkz: Suriye...
Ve şimdi Libya...
“Saha”ya gelenler, “masa”ya oturuyor.
Evet, saha “risk”tir.
Ama arkadaş, bu devirde... Sahada risk almadan masada koltuk bulamıyorsun ki...
Moskova’da kurulan masa budur.
Tamam, “Hafter imza atmadı”...
Ama unutmayalım, biz hâlâ masadayız...
Berlin de bir masadır...
Ve biz hâlâ o masadayız... Ve eminim ki o imza atılacak...
Düşünün ki imza aşamasında şöyle de diyebilirlerdi: “Libya neresi, Türkiye neresi? Türkiye’nin bu masada ne işi olur?”
Ama diyemediler.
Çünkü Türkiye muhteşem bir atakla Libya’ya “denizden komşu” oldu.
Deniz yetki alanları anlaşmasının sırrı da işte budur. O yeraltı zenginliklerine sahip çıkmaktır. Libya sorusunun cevabı “saha”yla “masa” arasındadır.
ÖZAL’A YAPILAN HAKSIZLIK
Hatırlayın...
Rahmetli Özal “Irak’a asker gönderelim” dediğinde, “Risk alıyor, kumar oynuyor” diyenler vardı.
Gönderseydik, belki şimdi çok daha farklı bir masadaydık...
Dünyada artık diplomasi uzaktan seyrederek olmuyor.
Uzaktan seyreden AB’nin pişmanlığını en üst düzeyde kim dile getirdi?
Yeni AB Dışişleri ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell...
“Türkiye ve Rusya önderliği almış durumdalar” sözünün anlamı budur...
Berlin’de Türkiye’nin ciddi bir ağırlıkta yer alması diplomatik açıdan tarihi bir sonuçtur.
BÜTÜN PARTİLER ANLAŞTI, KONU BİZİM PATİLER
GÜNLERDİR yazıyorum. Hayvan hakları yasası ne zaman çıkacak?
Hatta Meclis Başkanı Şentop açık yüreklilikle söylemişti:
“Bütçe görüşmesinden hemen sonra geliyor.”
Nihayet geldi.
Ve TBMM’de ilk defa bir konu üzerinde bütün partiler anlaştı. “Parti”lerin anlaştığı konu “pati”lerdi...
Paraya çevrilemeyen 2 yıl önerisi: Hayvanı işkence edip öldüren yaratıklara karşı bir caydırıcılık gerekiyor. Bu konuda AK Partili Komisyon Başkanı Mustafa Yel’den çok önemli bir öneri geldi. Kabahatler Kanunu’na göre caydırıcılık yürümüyor. Bu nedenle paraya çevrilemeyen 2 yıl ceza maddesi getirilmeli.
Getirilsin... Lütfen getirilsin...
BU OLMADI KEMAL BEY
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, “Rüşvet yedi” suçlaması yaparak bir büyükelçimizin atamasını eleştirdi. Ağır bir konuşmaydı. Hakaret vardı.
Prag büyükelçimiz Egemen Bağış...
Egemen Bağış, FETÖ kumpasında delilsiz iddialarla suçlanmış ve sonra hem yargıda hem TBMM’de aklanmıştı.
Bir ana muhalefet partisi liderinin görevde olan bir büyükelçi için bu ifadeleri kullanması, acaba o ülkede hem büyükelçimiz hem de Türkiye açısından nasıl bir etki yaratır?
Ortada delil var mı? Yok...
Bence yakışmadı... Ayrıca Bağış bakanlığı döneminde arı gibi çalışmış bir isimdir. Fasıl fasıl AB yolu açmıştır.
İşte bir örnek... Yer, Atina... Bağış, bir sivil toplum kuruluşunda konuşuyor.
Kurgulanmış bir soru geldi: “Kıbrıs’taki işgali ne zaman bitireceksiniz?”
Salonda buz gibi bir hava esti.
Bakan Bağış’tan sert bir cevap bekliyoruz. Ama muhteşem bir İngilizceyle öylesine esprilerle dolu bir cevap verdi ki...
Salon kahkahalara boğuldu. Soran da pişman oldu... Sordurtan da...
Bunun gibi Türkiye’nin haklarını zekice savunan onlarca örnek verebilirim.
Bağış’ı ve eşi Beyhan’ı iyi tanırım. O linç ve kumpas günlerinde çok acı çektiler. Birçoğunu paylaştım. Rüşvetle, haramla hiç alakası olmayan bir ailedir.
Ayrıca bir baba ve annedir. Çocukları var.
Lütfen biraz dikkat... Biraz saygı... Biraz empati...
Paylaş