Paylaş
Adı da THAAD (Terminal High Altitude Area Defense). Bu sistem hem atmosfer içinden hem de atmosfer dışından gelen balistik füzeleri engellemek için tasarlanan, orta ve yüksek irtifa hava savunma sistemi.
Soru şu: ABD bu yüksek irtifa hava savunma sistemini neden İsrail’e yerleştiriyor?
Bilinen cevap:
-İran 2000 kilometre menzilli füzeleriyle İsrail’i vurdu. Ve İsrail’in “Demir Kubbe” savunma sistemi delindi. Bu nedenle İsrail’i savunmak için THAAD getirildi. Ama bu açıklamanın derinlerinde çok farklı yorumlar da var.
Örneğin; Bir THAAD bataryası 90-100 kişi tarafından işletiliyor. İşte bu 100 kişilik birlik Amerikan askerlerinden oluşuyor. Yani...
İran’dan gelebilecek bir saldırı ABD askerlerine yönelirse bu ABD’nin doğrudan savaşa girme ihtimalini getiriyor.
Olur mu? Bana göre yalnızca bir gözdağı ama... Evet olur diyenler de çok.
2- İSRAİL VURDU ŞİMDİ NE OLACAK
İsrail yönetimi, üst üste yaptığı açıklamalarda İran saldırısına karşı “çok şiddetli” bir cevap vereceğini söylemişti. Dahası “Büyük sürpriz olacak...” ifadesi var. İsrail, İran’ı vurmadan önce ABD’den gelen bu THAAD füze sisteminin kurulmasını bekledi. Ve sistem kuruldu, ABD askerleri yerleşti. THAAD kurulduktan sonra İsrail, İran’ı vurdu. Vurmakla yetinmedi Suriye’ye de sıçrattı. İşte bu noktada Suriye’deki PKK/YPG bölgesi de gündeme geliyor.
Soru: Böyle bir savaş halinde oluşacak kaos sırasında PKK/YPG bölgede bir özerk devlet ilanına cesaret edebilir mi?
Elbette bu noktada ABD ve İsrail’in tutumu önemli olacaktır. Bütün işaretler ABD ve İsrail’in Suriye’nin kuzeyinde İran’a karşı böyle bir oluşumu desteklediği yolundadır. Cevap belli değil mi?
Sınırlarımızın ötesindeki bu “kaos ve savaş hali” bizi yine Devlet Bahçeli’nin yaptığı çağrıya getiriyor.
Yani iç cephe meselesine. Yani teröristbaşı Öcalan’ın muhtemel çağrısıyla Kürt hareketinin silahtan ve terörden arınıp arınmayacağı sorusuna.
En azından Türkiye’deki demokrat Kürtlerin Suriye’nin kuzeyindeki PKK/YPG’den ayrışıp ayrışmayacağına...
Önümüzdeki günlerde bu sorunun cevaplarını da arayacağız.
3- F-35 FARKI VE YENİ NESİL SAVAŞ
Bir başka mesele ise İsrail’in Irak ve Suriye’yi aşıp 2400 kilometre uzaktaki İran’ı F-35’lerle vurabilmesidir.
İlk gelen bilgilere göre İsrail F-35’leri, Irak ve Suriye’deki radarları vurarak İran’ın uyarılma ihtimalini de kör etmiştir. Çünkü F-35’ler çok yüksek irtifada uçarken birlikte uçtuğu jet motorlu SİHA’ları hedeflere yönlendirebilmektedir. Bir anlamda bir savaş uçağından çok bir “savaş harekât merkezi” işlevine sahiptir. Bu nedenle Irak ve Suriye’deki radarları bu SİHA’larla yok etmiştir. Aynı şekilde filo, İran hava sahasına çok yukarıdan girip yine SİHA’larla hedefleri vurup tek bir uçak kaybetmeden geri dönebilmiştir.
“Yeni nesil savaş” bu olmalı. Jetlerin havada “dog fighting” yaptığı günler geride kalmış görünüyor.
İşte “küresel savaş”ın bölgesel provası dediğim de budur... O yüzden sınırlarımızı yakından ilgilendirecek bu gelişmeleri derinlemesine izlemeye devam edeceğim.
Devlet Bahçeli’nin teröristbaşı Öcalan’a yaptığı çağrıyı;
Ve dün yazdığım “Tarihi Ayrışma” ( https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/fatih-cekirge/bahcelinin-cagrisindaki-tarihi-ayrisma-noktasi-42571698 ) başlığımdaki soru işaretlerine ek olarak; şu sorunun altını bir kez daha çiziyorum: İsrail’in İran’ı bombalarken Suriye’deki bazı tesisleri vurmasıyla Suriye’ye de sıçrayan “bölgesel savaş”, Suriye’nin kuzeyindeki ve ABD korumasındaki PKK-YPG oluşumuna nasıl etki edecektir?
TUSAŞ’a yapılan terör saldırısının izini de bu yorumlarla birlikte bu savaşın arka planında ve sınırlarımızın ötesinde arayacağız elbette.
Bu şekilde “küresel savaş”ın bölgesel provasını çözmeye çalışacağız.
Paylaş