Konuşmadan dinlemeyi... Susarak anlatmayı... Ve bir bakışla sevmeyi öğretti bana

Benimle tam 2 bin 250 mil gezdi.

Marmaris’ten Adriyatik’e...

Pandeminin en kızgın zamanında bastık yelkeni.

Bodrum, İstanköy hattından kuzeydeki Ege adalarına.

Oradan Atina’ya doğru dönüp yaklaşık 35-40 adayı gezdik.

Sonra Yunan anakarasını güneyden dönüp denizcilerin korkulu belası Methoni’yi bordaladık.

İyon Denizi.

Preveze’de leventlerimize arya sancak edip selam durduk.

Korfu’dan, İthaka’dan, Zakhintos’tan Arnavutluk kıyılarına doğru gece zifiri karanlıkta birbirimize sarıldık.

Yıldızlı gecelerin, yunuslarla yarıştığımız denizlerin yanında...

Nice sert havalar, yağmurlu fırtınalar, köpükleri üzerimizden uçan dalgalar gördük.

Hiç konuşmadı. Sızlanmadı. Ama o kadar güzel baktı, o kadar yoldaş oldu ki...

Canım kedim Sea.

Niye anlatıyorum bunları?

Rahmetli Sadun Abi, Miço için söylemişti:

“Hayvanın yoldaşlığını denizde anlarsın” diye...

Öyle de oldu arkadaşlar.

Konuşmadan dinlemeyi...

Susarak anlatmayı.

Bir bakışla sevmeyi öğretti bana.

Şimdi geriye doğru bakıyorum.

Ve şu hayvanlarımıza yaşattıklarımızı düşünüyorum.

Onlara çektirdiklerimizi görüyorum.

Ve soruyorum:

Ne yapmalı?

TARIM BAKANI KİRİŞCİ’YE ÖNERİMDİR

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Çevre Bakanlığı ile Tarım Bakanlığı’na görev verdi.

Bu güzel...

Ama mesele yalnızca barınak mı?

Elbette değil.

Şimdi bir hayvansever olarak kendi yaşadıklarımı da örnekleyerek birkaç öneride bulunuyorum.

Sırasıyla:

1) MAMA VE KDV: Mamalardaki KDV inmedikçe evcil hayvan beslemenin maliyeti çok yükseliyor. Belediyeler bile yetişemiyor. Birçok evcil hayvan sokağa bırakılıyor... KDV neden inmiyor? Bir lobi mi var anlamadık...

2) SAĞLIK GİDERİ: Bugün bir iç-dış parazit aşı en az 300 lira. Diğer gerekli aşıları da eklerseniz, bu rakam ciddi şekilde yükseliyor. Kısırlaştırma bedeli. Sağlık kontrolü. Veteriner giderleri, çok yüksek rakamlara ulaşıyor. Bakım ve sağlık masraflarına parası yetmediği için...

Ağlayarak hayvanlarını sokağa terk edenleri biliyorum.

Elbette veterinerlerin de çok büyük dertleri var.

3) PET DEVLET HASTANELERİ VE PET-SGK: İşte asıl önerim bu.

Mamalardaki KDV’nin inmesinin yanında...

İnsanlar için kurulu devlet klinikleri, sağlık ocakları neden evcil hayvanlarımız için yoktur?

Ben bir SGK’lı olarak devlete vergimi ödüyorsam...

Ve bakmakla yükümlü olduğum çocuklarım nasıl SGK imkânımdan yararlanıyorsa...

Baktığım can dostumun da belirli bir oranda benim SGK hakkımdan devletin kuracağı bu pet-kliniklerde yararlanması sağlanmalıdır. Çünkü bizler için onlar birer evlattır.

İşte buradan en yüksek sesimle:

Devletin kuracağı “Pet-klinik”leri öneriyorum.

Ve bu kliniklerde SGK/BAĞKUR geçerli olmalıdır diyorum. Mavi kart uygulamasını da hatırlatıyorum.

Barınak yapmakla bu mesele çözülmez. Önce hayvan sevgisi olanlara, onları yaşatma olanağı verin.

Evet arkadaşlar...

Gelin bu önerileri seslendirelim.

Umarım siyasi partiler seçim beyannamelerine bu önerileri almayı düşünürler.

Hatta umarım...

Tarım Bakanlığı seçimlere kalmadan bu önerileri düşünür...

NOT: Sevgili kedimle geçirdiğim 2 bin millik deniz yolculuğunda. 

Nasıl bir tutkuyla bağlandık birbirimize. Balıkları birlikte seyrettik. Rüzgârı dinledik. O denizden gelen onlarca kokuyu içine çekerken kim bilir neleri görüyordu...

Ege, Akdeniz, Adriyatik yolculuğunu onun ağzından bir dizi yazıyla anlatacağım.