‘Kişiye özel’ haber

Hepimizin ağzında aynı soru...

Haberin Devamı

Gazete ölüyor mu?

Bende bir cevap var.

28-30 Kasım’da Dublin’de yayıncılık üzerine global bir toplantı gerçekleşiyor.

Düzenleyen Google. Konulardan biri de habercilik.

Bana göre, gazetenin değil ama klasik gazeteciliğin ya da klasik haberciliğin bittiği gündür bu.

Dahası, gazetenin bitmesiyle klasik haberciliğin bitmesi arasındaki farkın anlaşılması açısından önemli bir toplantıydı bu.

O nedenle açıktan söylüyorum.

Ve “Kâğıt ölüyor” ilanına çelenk göndermiyorum.

Çünkü ben hâlâ Kâğıtta iş var” diyenlerdenim.

Dublin’deki toplantı çok şeyi anlatıyor...

En önemli başlık şuydu: “Kişiye özel haber dönemi”.

Evet, “kişiye özel haber”.

Bizim klasik dönemde de bir “özel haber” vardı. Çok değerliydi. Muhabirin parladığı bir haberdi bu. Çünkü kimsede yoktu. Gazeteye özeldi. Atlatmaydı.

Haberin Devamı

Ama Dublin’deki “özel haber” çok farklı...

Çünkü artık gazeteye özel” değil, “kişiye özel” haber sistemidir bu. Habercilikte atlatmanın çağ atladığı bir müjde gibi.

Şimdi artık okur neyi önemli görüyorsa, o okura özel haberin verildiği bir dünya geliyor.

Böyle bir gazetecilik...

İçeriğin kişiye özel” hale geldiği bir haberleşme...

Nasıl mı?

Anlatayım...

Haber, artık yaş gruplarına, ilgi alanlarına, cinsiyete, eğitim durumuna, meslek dağılımına, hatta haftanın hangi gününde verildiğine göre çok geniş bir ilgi yelpazesine hitap eder. 

Artık bu kadar geniş bir yelpazeyi bir kaç manşetle kapsayamazsınız.

Düşünün...

Sizce 19 yaşında bir üniversite öğrencisinin haber almaktaki önceliği nedir?

- Siyaset mi?

- Spor mu?

- O hafta vizyona giren film listesi mi? Oturduğu kent mi? 

- Sevdiği müzik grubundan bir yenilik mi? Yeni bir şarkı mı?

- Sevdiği ayakkabı markasında bir ucuzluk mu?

Bunun gibi onlarca soru var...

Bir emekli için de başka öncelikler var. Hatta o andaki ruh durumumuza göre haberler...

Özetle yeni okur” öncelik verdiği haber önüne gelsin istiyor.

Demek ki haber kavramı da değişiyor.

“Haber” artık “kişiye özel bilgi” haline geliyor.

Şöyle de sorabiliriz:

Bir denizci, sahildeki bir otel işletmecisi, tur operatörü, temel atma aşamasındaki bir inşaatçı ya da balayına çıkacak bir çift, açık havada uluslararası bir toplantı düzenleyen organizatör için ilk haber ne olmalı?”

Elbette meteoroloji...

Haberin Devamı

O zaman Bünyamin Sürmeli ve Gökhan Abur onlar için en önemli gazetecidir.

E peki şimdi siyaset kulislerinden önemli haberler veren gazeteciler ne oldu?

Onlar için de başka “okurlar” var elbette. 

Yaşları, konumları, zamanları, zevkleri, öncelikleri...

Bu örnekleri çoğaltabilirim.

Sonuç olarak artık biz “körü körüne haber” yapmayacağız.

“Ey okur! Senin için önemli olan bugün budur” demeyeceğiz.

Okurun önceliklerini bilerek “kişiye özel” güncel bilgi bankaları olacağız.

Elbette şu da var: Okur kendi önceliklerine göre haberi ya da yorumcuları belirleyebilir.

Bunun için de artık “abone sistemi” geliyor.

Rekabet işte şimdi başlıyor...

Kimin ne kadar abonesi var? Kimin ilgi coğrafyası kaç metrekare?

Haberin Devamı

Yani, “Ben çok futbol, az basketbol, biraz voleybol verdim. Oldu spor gazeteciliği” de bitiyor.

Sonuç olarak Dublin’deki bu toplantı yalnız gazeteciler için değil, okurlar için de müthiş bir dönüm noktasıdır.

Neden bizde tek satır haber olmadı anlamadım.

İlgili kişi mi bulunamadı? 

Yoksa meslektaşlarım mı ilgisiz?

NOT:

Belli ki artık biz size özel yazacağız. Ama siz de bize özel olacaksınız.

İyi hafta sonları...

Tabii bir de yalnız hafta sonu gazeteciliği başlarsa, kâğıdın tadına doyulmaz. 

 

Yazarın Tüm Yazıları