Kelebek kadınlar

ÖNCE bir çift iri siyah göz girdi lobiye.

Sonra başlarında birer şalla diğerleri geldiler. Siyah, kahve, koyu yeşil renklerle.
Erkekler sessizdi ve az konuşuyorlardı.
Hızlı ve ürkek adımlarla odalarına çıktılar.
Az sonra havuza indiler. Ama başka biri olmuşlardı. Başka bir hayat.
Başka renkler. Beyaz, sarı, açık yeşildiler.
Başka bir çift göz. Başka bir yürüyüş, hafiften başlayan gülümsemeler. Sonra kahkahalar.
Kaldığım otelde gördüğüm bu inanılmaz değişimi her saniyesiyle izledim.
Uzaktan, tenha bir köşeden izledim. Sahnesi ve perdesi olmayan bir filme bakar gibi sessizce ve hiçbir şey yokmuş gibi izledim.
Duyguları bastırılmış bir insanın kendi bedeninden nasıl başka bir hayat çıkartabildiğini gördüm.
Tıpkı bir tırtılın kozasından bir kelebek gibi çıkışıydı bu. Açılan ve uçuşan bir kelebek.
Önce tedirgin, biraz ürkek bakışlar. Sonra karanlıkta el yordamıyla yürürmüş gibi birkaç adım...
Ve akşama doğru havuzdan gelen kahkahalar...
Gece daha da farklı.
Kadınlar makyajı baskıya karşı bir tılsım gibi yapıyorlardı.
Öylece izledim...
Kahkahalara, gülümsemelere, sarılmalara baktım. Havuzda, denizde çocuklarıyla eğlenen mutlu aile manzaralarını süzdüm.
Bazen göz göze geldim, bazen hemen yanlarındaki masada yemek yedim.
Ege’nin pek bilinmeyen bir tatil beldesinde gördüm onları...
İran’dan geliyorlardı.
Sanki gizli bir örgüt, bütün gerillalarını alıp tatile çıkmıştı.
Gelir gelmez başlarındaki örtüyü birer şal haline getirip güneşe çıkıyorlardı.
Sonra denize...
Sonra dalgaların arasındaki mutluluk. Anneler, babalar, çocuklar, nişanlılar.
Evet İran’dan, Ege’ye tatile gelen aileleri anlatıyorum. Kadınların saçlarını rüzgara ve denize bırakışlarını anlatıyorum.
Bu saklı tatili sessizce izledim.
Ve dedim ki;
- Ne olursa olsun, hangi ideolojiye ve inanca dayanırsa dayansın, hiçbir devlet baskı yapmamalı vatandaşına...
- Tanrı’nın günah işleme özgürlüğü bile verdiği insana, inanç ve ideolojinin kuşattığı devlet gücüyle baskı yapmak, aslında en büyük günah olmalı.
- Ne zorla kapattırmalı ne de zorla açtırmalı.
Ben onları böyle izlerken içimden bir soru yükseldi:
“İran’da boğazına kadar toprağa gömülüp taşlanarak öldürülme cezasına çarptırılan Sakine acaba şimdi ne yapıyor?”
Evet, nerdesin şimdi Sakine? Hangi çağdasın. Öteki dünyada cennete gitmek için bu dünyayı cehenneme çeviren erkeklerin yüzyılında.
İyi misin?
Kardeşim Sakine...
Yazarın Tüm Yazıları