Paylaş
Hafızalar nasıl renklendi.
Sonuçta siyah-beyaz bir fotoğraftı.
Genel başkan seçilen Ecevit karşısında İsmet Paşa’nın ayağa kalkıp önünü iliklediği o siyah-beyaz fotoğraf...
Demokrasi tarihimize nasıl bir renk oldu.
Dedim ya...
Aslolan “nezaket”tir...
Demokratik saygıdır...
Terbiyedir.
Dün bunu yazınca bakın nasıl bir kucaklaşma oldu.
Sabahın ilk ışıklarında Ankara’dan Yavuz Donat aradı:
“Fatihciğim, İnönü’nün Ecevit karşısında ayağa kalktığı o kurultayı ben de izledim. Salon ‘örgüt, örgüt, örgüt’ diye inliyordu. Anlamıştık Ecevit’in kazanacağını. Çünkü delege kazanıyordu. Demokrasi kazanıyordu. İlhami Soysal’la kurultaydan çıktık, birer simit alıp gazete bürosuna kadar yürümüştük... Tam bir nezaketti. Güzel günlerdi.”
Yavuz Abi bir de espri yaptı:
“Ankara gazeteciliğinin muhtarı değiliz boşuna...”
Sonra mesajlar başladı...
Hepsini almak istedim. Hepsini okuyun istedim.
Yetişebildiğim kadarıyla aktarıyorum.
Okuyalım da bu ülkede bir demokratik tarih olduğunu bilelim istedim.
Sırasıyla aktarıyorum:
Ahmet İsvan: “Sayın Çekirge, bugünkü ‘Siyah-Beyaz Fotoğraf’ yazınızı zevkle okudum. O günleri ve o kurultayı yaşayan ve hem İsmet Paşa’ya büyük saygı duyup, hem bağrına taş basarak ona karşı oy kullanan bir delege olarak hem kurultayı hem duygularımı “Başkent Gölgesinde İstanbul” kitabımda anlatmaya çalışmıştım. Ekteki bölümü kitabımdan kopyaladım ve ilgileneceğinizi umarak size gönderiyorum. Saygılarımla...”
Ahmet İsvan’dan bir özet:
“Ecevit’in kazandığı o kurultayın sonunda İsmet Paşa, ceketinin düğmelerini ilikledi, ihtiyar adımlarıyla Ecevit’e doğru yürümeye başladı. Paşa’nın gelmekte olduğunu gören Ecevit, ona doğru yürüdü ve orta yerde buluştular. Paşa, kurultayı kazanan oğlu yaşındaki Ecevit’i kutladı ve yerine döndü. Bu tarihî olaya tanık olan delegelerden ağlayanlar, alkışlayanlar, heyecandan birbirlerine sarılıp, beraberlikten güç arayanlarla doluydu kurultay salonu. Yani o zamanlar CHP’de genel başkanı kurultayda oy gücüyle değiştirmek mümkündü. Hem de Garp Cephesi Komutanı, Lozan kahramanı, Atatürk devrimlerinin başbakanı, Milli Şef, İkinci Dünya Savaşı’nda Türkiye’yi ateş dışında tutan, vatan kurtarmış, devlet kurmuş İsmet Paşayı!... Biz delegeler isim isim ayağa kalkarak yüksek sesle verdiğimiz oylarla gerçekleştirdiğimiz demokrasinin heybeti karşısında büyülenmiş gibiydik.”
* * *
Orhan Ertanhan: “Fatihciğim, Orhan Ertanhan ben. Bugünkü yazını aklım ve beynimle destekleyerek okudum ve çok mutlu oldum. İşte tam da bu noktada gerekse siyasilerin gerek medya mensuplarının -gerçi bugün yazıp çizen ve TV’lere çıkıp konuşanların kaçı gerçek medya mensubu onu tartışmak lazım ya...- kesip başuçlarına asmaları ve her daim okuyup unutmamaları gereken bir yazı. Sevgili Altan Abimle çalışma, rahmetli İnönü’yü ve rahmetli Ecevit’i de çok yakından tanıma şansım olduğu için çok mutluyum. Bir meslektaşım ve dostum olarak da seninle gurur duydum. Sevgiyle yanaklarından öperim.”
* * *
Mehmet Gümüşçü: “Geçmiş zaman olur ki hayali cihan değer. Sayın Çekirge, yazınıza konu olan fotoğrafı ilgi ile izledim. O fotoğraf Sayın Ecevit’in henüz genel başkan olmadan önce, İsmet Paşa’nın istemi üzerine toplanan kurultaya aittir. CHP nin gerek olağan gerekse olağanüstü kurultaylarının delege kartlarının hiçbirisi delegenin resmini içermez. Bu kurultaya özgü resimli kart düzenlenmiştir İsmet Paşa’nın “Ya ben ya da Ecevit” dediği parti meclisine güven oylaması amacı ile yapılan ve İsmet Paşa’nın aleyhine sonuçlanan 5. Olağanüstü Kurultay’ın Kayseri delegesi olarak çok iyi anımsıyorum.
Bu kurultaydan bir süre sonra İsmet Paşa genel başkanlıktan ayrıldı. Toplanan kurultayda Ecevit’in genel başkanlığı oylandı. Kabulü müteakip Ecevit kurultay salonuna girdi. İsmet Paşa eşi Mevhibe Hanımefendi ile kurultay başkanlık divanına nazaran sağ tarafta özel olarak konan iki koltukta oturuyorlardı. İsmet Paşa ayağa kalktı, ceketini düğmeledi, bekledi; o sırada Ecevit durumu fark ederek Paşa’nın yanına geldi. Tokalaştılar. İsmet Paşa esas duruşta bekledi, genel başkanı yerine yerleşince koltuğuna oturdu. Salonda herkesin gözü doluydu, yer yer hıçkırarak ağlayanlar vardı. O seslerin izi aradan geçen bunca zamana rağmen kulaklarımdan hiç silinmedi. Ata yadigârı, Lozan kahramanı, demokrasimizin banisi, büyük devlet adamı İsmet İnönü’nün manevi huzurunda bir kez daha saygı ile eğiliyorum.”
BUGÜNÜ ANLAMAK
Şimdi soranlar olabilir:
“Acaba ben bu ‘demokratik nezaket meselesi’ni neden aktarıyorum?”
Neden mi?
İhtiyacımız var da ondan arkadaş...
Saygıya, nezakete, demokratik terbiyeye ihtiyacımız var da ondan.
Yoksa Twitter’dan hakaret yağdıranların, küfre batanların, önüne gelene saldıranların, sahte belge düzenleyenlerin ülkesi değiliz biz.
Bir bağımsızlık tarihimiz var.
Bir demokrasi tarihimiz var.
Terbiyemiz, geleneklerimiz var.
Bu memleketin tertemiz çocukları var.
Geleceğimiz var.
Vesselam.
Paylaş