Paylaş
Bileğinizin hakkıyla çalışır. Kazanır. Yine parayı bulursunuz.
Ama bir şey var ki...
Onu parayla pulla alamazsınız. Kalptir o...
İyi kalp...
Fatih 28 yaşında. Soyadı Küçük ama kalbi o kadar büyük ki...
Ordu Üniversitesi’nde okuyor.
Boş vakitlerinde çıkıyor meydanlara, karakalem portre çiziyor.
Kazandığı parayı ne yapıyor biliyor musunuz?
Köy okullarının duvarlarına resim yapıyor.
Geçen 4 ayda 12 köy okuluna gitti. Kazandığı 6 bin lirayla okulların duvarlarını boyadı. Çocuklarla beraber resim yaptı.
Öğrencilerle birlikte cıvıl cıvıl bir hayatı okulların duvarlarına resmettiler. Kahraman denilince, şöhret denilince, akla dizi filmlerin geldiği bir dönemde...
Hayatın ta kendisinden gelen bu kalp için diyorum ki:
“Her şeyi bulabilirsiniz, ama karşılıksız sevgiyi, yardım etme ruhunu bulmak kolay olmuyor...”
Onun için Ordu’dan yükselen bu sesi alkışladım.
Federasyonlar ne iş yapar?
KIVANÇ Gür 15 yaşında. Samsun’da yaşıyor.
Geçen hafta gitti... Hollanda’da ‘Kule ve Tramplen Atlama Şampiyonası’nda ikinci oldu. Samsun neresi, Kule Atlama Şampiyonası neresi diye sorabilirsiniz. Ama hayır!
Anadolu’da o kadar yetenekli çocuk var ki...
Yelkende dünya derecesi yapanlar... Atletizmde olimpiyat şampiyonu olanlar...
Güreşte, boksta... Voleybolda ve birçok dalda Anadolu’dan o kadar yetenekli çocuk çıkıyor ki...
Ama nasıl?
Bir sistemle mi?
Spor eğitimiyle mi?
Hayır. Tamamıyla kendi çabalarıyla. Azimli hocalarıyla geliyorlar. Sonra sönüp gidiyorlar. Kalıcı olamıyor bu başarılar. Sonra doping başlıyor. Atletizmde, güreşte, halterde kıra kıra doping rekoru kırıyoruz. Bir haber geliyor. Mesela kayak için gittiğimiz şampiyonada yarışacak çocuk hocasını bulamıyor. Kayak Federasyonu’na soran yok. Binicilikte yine öyle.
Federasyonlar kim kime dum duma... Bir başarı ölçüsü yok.
Başarı da başarısızlık da aynı yerde duruyor. Her defasında yazıyorum. Öğrencileri sınav çemberine sıkıştıran bir sistemde...
Öğrencileri ödev yorgunu haline getiren bir sistemde...
Ortaöğretimden itibaren spor akademilerinin olmadığı bir eğitimde...
Başarılar yalnızca kişisel ve rastlantısal olur. Kalıcı olamaz...
Yetenekli çocuklar başarıyı dopingde ararlar...
Dünyaya rezil olup dökülürüz.
Şişli, küfür ve ahlak
VİDEOYU izleyene kadar inanamadım. Şişli Belediye Başkan Yardımcısı Emir Sarıgül meclis toplantısına geliyor. Yan sırada oturan Başkan İnönü’ye ana avrat küfrediyor. Başkan İnönü de “Evet, her toplantıda bana küfreder” diye doğruluyor. Bu nasıl bir iştir anlamadım. Yardımcısı küfrediyor. Tamam büyük suç. Ama küfrü yiyen başkan da hiçbir şey olmamış gibi belediyeyi kendisine küfreden yardımcısıyla yönetmeye devam ediyor. Gerçi Sarıgül yardımcılık görevini bıraktı. Ama yaşanmışlara akıl sır ermiyor. Bu nasıl bir siyasi ahlak ve siyasi disiplindir anlamadım.
Paylaş