Paylaş
Üç kadının bütün sınırları aşarak kurduğu bir müjdeyi...
Üç kadının kan ve gözyaşını aşan umudunu...
Oralarda unuttuğumuz gülümsemeyi.
Belki de yıllardır içine kapatıldığımız o paslanmış zihniyetin sonuna geldiğimizin ilk sinyalini.
Bu üç kadın Erbil’de bir dernek kuruyor.
Adı: 2010 +
Kürdistan Federe Bölgesi Milli Eğitim Bakanı’nın eşi Nurgün Dizayi.
Türkiye’nin Erbil Başkonsolosu Aydın Selcen’in eşi belgesel yapımcısı Melis Birden.
Ve işkadını Ferda Cemiloğlu.
Derneğin ilk etkinliği için Türkiye’den modern dans sanatçısı Zeynep Tanbay’ı dans grubuyla birlikte Erbil’e davet ediyorlar.
Tanbay bugün Erbil’de sahne alıyor.
Ve işte bu haber beni öylesine heyecanlandırıyor ki.
Bunca kanın, gözyaşının, gerilimin, tuzağın, pusunun, ayak oyununun yaşandığı bir dönemde beni öylesine etkiliyor ki.
Derneğin öyle bilinen bir geliri de yok.
Mesela Türkiye’den “Kültür Bakanlığı destek verse” deniyor...
İşte bu heyecanla Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ı arıyorum.
Günay’la Afyon yolunda arabadan konuşuyoruz.
Erbil davetini ve derneği anlatıyorum.
O da çok heyecanlanıyor:
- Evet Fatih ben de bu olaya sonuna kadar destek veririm.
- Duyduğum kadarıyla Haldun Dormen’in sahneye Kürtçe koyduğu, “Çirokek Zivistane” yani “Bir Kış Öyküsü” adlı oyunu da davet etmek istiyorlar. Ama destek gerekiyor. Ne dersiniz?
- Geçen kış Sayın Dormen bana gelmişti ve destek vermiştim. Erbil için de veririz. Gerekirse oraya birlikte gideriz. Ben bu topraklardaki her türlü kültürün, dilin, uygarlığın, rengin yaşaması için her şeyi yaparım.
Umarım Bakan Günay’ın bu sözleri Erbil’deki 2010+’yı daha da umutlandırır, destekler.
NURGÜN HANIM
Nurgün Hanım, Bursalı. Eşi şimdiki Bakan Safin Dizayi, bir dönem Barzani’nin Ankara’daki temsilciliğini yapıyordu. Zorlu günlerdi.
Öfkenin, güvensizliğin ve nefretin kardeşliği kuşattığı günlerdi. Halkların değil, devletlerin konuştuğu günlerdi.
Ama bakın şimdi nereye geldik? Sarp dağlardan, kanlı vadilerden geçtik. Yavaş yavaş ellerimiz tetikten çekiliyor. Kollarımız açılıyor. Böyle olacak elbette.
Çünkü Bursa’dan Nurgün Hanım’ın Erbil’den Safin Bey’le kurduğu aşk, aslında 1000 yıllık kardeşliğin aşkıdır.
Her evde, her şehirde böyle bir aşk vardır.
Erbil’deki üç kadının “sınır ötesi yürekleri” umut vericidir.
O derneğe maddi destek olan Makyol’un sahibi Adnan Çebi’nin bu katkısı umut vericidir.
Zeynep Tanbay’ın bugün Erbil’de alacağı alkışlar önemlidir.
Türkiye büyük bir coğrafyadır. Tarihi büyüktür. Kökleri derindir. Kardeşliği sevgiyle, aşkla yıllanmıştır.
Sarı Gelin’den Ferhat’a, Karacaoğlan’dan, Ahmed-i’nin Mem-u Zin’ine kadar uzanan bir insanlık atlasıdır.
Bu yüzden Türkiye’nin Erbil’i kucaklaması anlamlıdır.
Çünkü hayatımızı kuşatan bu düşmanlığı, kanı, öfkeyi durdurmak için silahlara değil, insansız uçaklara, Süper Kobralara değil, Tanbay’ın dansına, Dormen’in repliklerine, Zara’nın, Neşet Ertaş’ın, Kubat’ın, Bingöl’ün sesine, Livaneli’nin, Nâzım’ın, K. İskender’in, Yaşar Kemal’in, Pamuk’un kelimelerine ihtiyacımız var.
Dormen’in Kürtçe oyununun Erbil’de sahnelenmesi bu kucaklaşmanın sembolüdür.
Umarım Dormen oyununu oraya taşır, biz de gider alkışlarız.
Paylaş