Gül o açıklamayı masada okudu

DOSYALAR tamamlanıp tekrar çantalara konduktan sonra Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, masadaki zile basıyor.

Haberin Devamı

Az sonra Basın Başdanışmanı Ahmet Sever elinde bir kâğıtla içeri giriyor... Sever kâğıdı Cumhurbaşkanı Gül’e veriyor ve salondan ayrılıyor...

Cumhurbaşkanı kâğıdı Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’na okuyor.

Gül’ün okuduğu o metin, toplantıdan sonra kamuoyuna yapılan işte o açıklamaydı... Açıklama o masada onaylandı. Yani o kısa metin bu mutabakatın okunarak ilanıydı. Şimdi zirveden sonra Ankara’nın derin kulislerine düşen soru ve cevapların izini sürelim.

Örneğin şu soru: 

*  Genelkurmay Başkanı zirveden hangi psikolojiyle ayrıldı?

Bendeki cevap:

- Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ büyük oranda rahatlamış olarak ayrıldı. Ancak birilerinin TSK üzerinden oynadığı oyun ve tuzaklar konusundaki endişe henüz geçmedi. Yalnızca Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın “TSK’nın yıpratılmasına izin verilemez” sözleri etkili oldu...

Öteki soru:

Haberin Devamı

*  Kuvvet komutanları neden 4 gün gözaltında tutuldu. Neden savcılığa davet edilmedi de sabah erken saatlerinde evlerinden alındı? Bu manzara orduyu yıpratmıyor mu?

Cevap:

- Genelkurmay Başkanı bu görüntüyü ve duyulan rahatsızlığı dile getirdi. Yani soruşturma durdurulsun ya da kesilsin gibi yargıya müdahale isteyen bir talep yok. Yalnızca bir yöntem sorunu vurgulanıyor. Bu talep anlayışla karşılanıyor.

Bir başka soru:

*  Balyoz planı Genelkurmay tarafından da soruşturuluyor. Bu noktada  dönemin Genelkurmay Başkanı  Org. Hilmi Özkök çok kritik bir rol oynuyor. Balyoz planı Genelkurmay karargahından bağımsız mı yapılmıştır? Hiyerarşi dışında mıdır? Özkök de ifade verecek mi?

Cevap:

- Sanıyorum önümüzdeki günlerde Org. Özkök’ün de söyleyecekleri olacaktır. Belki de tanık sıfatıyla ifade söz konusu olabilir. Bu noktada şunu söylemek gerekiyor. O dönemde Özkök kendisini psikolojik olarak sıkışmış  görüyordu. Örneğin Kıvrıkoğlu görevi Özkök’e bırakırken, Kara Kuvvetleri Komutanı olması beklenen Org. Edip Başer’i, Özkök’e sormadan emekli etmişti. Yerine ise emekli olması beklenen Aytaç Yalman getirilmişti. Bu olay bile o dönemdeki sıkıntıyı gösteriyor... Bu açıdan Hilmi Özkök’ün darbe planları için “Var da diyemem yok da. İstenirse ifade veririm” sözünün önemi artıyor.

Haberin Devamı

OR’AYA KADAR MI?

Soru:

*  Savcı orgeneralleri “Kaçma ve delil karartma ihtimalleri yok” diyerek bıraktığına göre görevde olan amirallerin kaçma ihtimali mi vardı da tutuklandılar?

Cevap:

- Bu sorunun şiddeti giderek artıyor. Ama buna zirvedeki mutabakatın neden olduğunu düşünmek kesinlikle yanlış.

Son olarak, Erdek’teki Deniz Birliği’nde yaşanan “çirkin parola” meselesi var...

*  Bu parola rezaleti askeri disiplin ve hiyerarşi açısından iğrenç bir skandal. Peki bu konuda yalnızca bir astsubayın tutuklanması mantıklı mıdır?

Cevap:

- Gündemdeki bu soru da gerilimi tetikleyen bir unsur... Elbette bu olay hiyerarşik olarak değerlendirilmelidir.
Evet, kulislerde izini sürebildiğim soruları böyle özetleyebilirim.

Zirvenin sonucuna  gelince;

Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’yla böyle bir üçlü zirve yaparak tam zamanında ve doğru bir karar almıştır. “Gözaltı yöntemlerinin” orduyu yıprattığı, yargının ve yürütmenin  keskinleştiği bir dönemde zirveden böyle bir mutabakat çıkması, giderek içimizi karartan bu gerilim açısından tam bir ferahlama olmasa da umut verici bir gelişmedir...

Yazarın Tüm Yazıları