Gezi Parkı’ndan dünya demokrasi bahçesine

AVRUPA Haber Koordinatörümüz Celal Özcan son dönemlerin en önemli röportajlarından birisine imza attı...

Haberin Devamı

Alman Sosyal Demokrat Partisi (SPD) Genel Başkanı Sigmar Gabriel’le özel bir sohbet yaptı...
Dünya sol hareketini ve demokrasi tarihimizi çok yakından ilgilendirecek bir konuşmadır bu... Detayları Hürriyet’teki haberde okuyacaksınız...
Ve en önemlisi,
Bu konuya girerek sakın Gezi’den, o demokratik hak çıkışından uzaklaştığımı sanmayın...
Tam tersine Gezi’yi bir gezgin gibi dünyanın demokrasi bahçesine açıyorum...
Evet Taksim’de demokratik bir hak arandı.
Bir anarşi değildi... Ve polis çok ağır saldırdı. İçler acısıydı.
Ve ertesi gün ben Beşiktaş’tan Taksim’e giden o insanları gördüm. Gençler, yaşlılar...
Masum bir kalabalıktı... İçlerinde başörtülüsü de vardı, mini eteklisi de...
Ama gözlerde bir tek şey vardı...
O da haksızlığa uğramış bir halkın tepkisi...
Dikkat ettim... Kendileri gibi olmayan kimseye, hiçbir araca saldırmadılar. Vitrinleri kırmadılar... Yakmadılar... Yalnızca yürüdüler... Alkışladılar..
Bu yüzden masumdular... Halktılar...
Ve yürüyüşleri, demokrasinin yazı tahtası olan protesto hakkının kullanılmasıydı...
Hükümet de bunu gördü, gereğini yaptı... Polisi çekti... Meydanı halka açtı...
Olgunlaşmış bir başarıdır bu...
Ama sakın bu olgunluğu siyasetin “zafer naralarıyla” kaosa çevirmeyin...
Öğrenilmesi gereken ise şudur...
Demokrasi yalnızca seçim sandığından ibaret değildir...
Sivil toplum kuruluşlarının gündelik talepleri, tepkileri olabilir.
Ve en önemlisi...
Artık sosyal medya var... Dijital dünyanın sanal mitingleri sokağın gerçeğine taşabiliyor...
Eğer dünyanın öteki ucundan Madonna, “Türkiye’de halka yapılan şiddet dursun” diye mesaj atıyorsa...
Başka bir dünyadayız demektir artık...
Ve işte tam buradan başlıyorum dünyanın demokrasi bahçesindeki “Gezi”ye...
SPD Lideri Gabriel’den gelen üç başlık dikkatimi çekiyor...

Haberin Devamı

1) SOSYALİST ENTERNASYONAL’İN SONU YENİ DEMOKRASİ TARİFİ: İLERİCİ BİRLİK

Dünyada sol kendisini yeniden tarife çalışıyor. Türkiye’de bu henüz yeterince anlaşılmadı...
Bizde daha çok, toplumsal çözümler yerine, lokal duygusallıklar ve ulusalcı bir gelenekçilik üzerinde yoğunlaşıyor...
Bu da bir savunma refleksi gibi gözüktüğü için statükocu bir yapı veriyor.
Ama bakın Alman Sosyal Demokrat Partisi’nin genel başkanı ne diyor:
“15 yıldır Sosyalist Enter-nasyonal’i demokratikleştirmek istiyoruz. Buraya Mübarek gibi kişiler üyeydi. Fildişi Sahilleri’nden Laurent Gbago bile Sosyalist Enternasyonal üyesiydi. Nikaragua’da Sandinistler bir zamanlar demokratik devrimci bir hareketti. Bugün  yolsuzluk içindeler... Bu yüzden Sosyalist Enternasyonal’in benzin istasyonu kapanmıştır...”
Bütün bunları hatırlattıktan sonra devam ediyor:
“Bugün İlerici Birlik için 80 ülkeden yeni oluşuma imza geldi”.
Celal
soruyor:
- Peki CHP’den bir cevap gelmedi mi? CHP de desteklemiyor İlerici Birliği...
- Ama CHP, kuruluş konferansına katıldı.
Gabriel’in bu sözleri CHP’nin dünya sol hareketinin girdiği yol ayrımında kendisini nasıl tarif edeceği açısından çok önemli...
Gezi Parkı’ndan çıkıp dünya demokrasi bahçesine gezi yapmak dediğim de işte budur.

Haberin Devamı

PAPANDREU GİTSİN

Gabriel’in sözlerindeki en ilginç mesaj ise Yunanistan’a gidiyor... Yunanistan’daki sol parti yeni birliğe imza vermiş. Ama genel başkanı Papandreu hâlâ Sosyalist Enternasyonal’in başkanı...
Gabriel bu durumun da Papandreu açısından üzücü olduğunu söylüyor. Ve açıkça “Papandreu Sosyalist Enternasyonal’den gitmelidir” diyor...

2) GEZİ’YE POLİS MÜDAHALESİ ÜRKÜTÜCÜYDÜ

Alman Sosyal Demokrat lider, siyasetçi ve halk arasındaki dengeye de önemli bir yorum getiriyor.
Önce Türkiye’de son dönemde yapılan demokratikleşme çabalarını övüyor...
Ancak Gezi olaylarında polisin müdahalesini ise, “ürkütücü” olarak değerlendiriyor.
Sonradan öğrendim ki, Gabriel Taksim olaylarıyla ilgili yorumunun özellikle yazılmasını istiyor. Düşünün ki, Avrupa’nın son yıllardaki en büyük üç ihalesini yapmış olan bir şehir...
2020 Olimpiyatları’na aday bir şehir aniden böyle bir “imaj tutulması”nı yaşıyor...
Buradan herkese çıkaracak ders var...

Haberin Devamı

3) KILIÇDAROĞLU’NUN ESAD BENZETMESİ

Celal soruyor:
- CHP Genel Başkanı’nın Türkiye Başbakanı Erdoğan’ı Esad’a benzetmesine ne diyorsunuz?
Gabriel cevap veriyor:
- Kılıçdaroğlu öyle bir kıyaslama yaptıysa, asla adil değil. Başbakan Erdoğan’ı muhalefet partisi olarak Türkiye’de eleştirebilirsiniz, ancak Erdoğan özgür seçimle işbaşına gelmiştir...
Bu cevap yaşarken tarif etmeye çalıştığımız demokrasinin anlaşılması açısından önemli bir çizgidir.
Siyasetin “turnusol”unu tarif etmiştir... Yani halktaki tepkiyi oya çevirme ölçüsünü.
Alman Sosyal Demokrat Partisi Genel Başkanı’nın mesajları üzerine yazmaya devam edeceğim...
Dünyadaki geziden Taksim’deki Gezi’ye gelirsek...

Haberin Devamı

‘NEDEN YAZMIYORSUN KARDEŞİM’

Önce kızım Eylül soruyor. Sonra okurlar...
“Medya neden bunları yeterince yazmıyor?...”
Bak dün gece 23.35’te
İnönü Stadı’nın önündeyim, ağır gaz yedim. Bir yanımda çocuklar gaz altında alkışlıyor. Diğer yanımdaki bir çocuk annesine cevap veriyor: “Anne gelemeyeceğim, buradayım.”
Garip olan şudur ki İnönü Stadı’ndan Taksim’e doğru polis hâlâ gaz sıkıyor.
O gaz sıktıkça benim aralarında bulunduğum çocuklar kelimenin tam anlamıyla “gaza geliyor.”
Oysa birilerinin çıkıp bu insanlara bir şeyler anlatması gerekiyor.
Bu tür tepkilere gaz sıkıldıkça tam içinde bulunduğum ve yaşadığım tepkilerin gazı artıyor.
Şimdi soru şu: “Türkiye bunu hak ediyor mu?”
Yanımdaki çocuk bağırıyor:
“Aman kafana dikkat et abi gaz kapsülü geliyor.”
Sevgili okurlar, inanın şu anda gaz altındayım ve gördüğüm manzara şu:
“Türkiye demokrasisi bir şekilde bu gazı, nefreti ve kamplaşmayı aşmalıdır.”
Ve saat şu anda 23.41 polisler gaz sıktıkça etrafımdaki çocuklar daha fazla gaza geliyor.
Şu anda Taksim Meydanı’ndayım sabaha kadar bu insanları seyredeceğim ve devamını yarın yazacağım...

Yazarın Tüm Yazıları