Eğer dava gerekçesi Ermeni memursa çok ayıp

POLONYA AB müzakere sürecini kaç avukatla yürüttü biliyor musunuz?

Haberin Devamı

Tam 400 avukat...

 

Peki bizim AB Genel Sekreterliğimizde kaç avukat var?

 

1... Anlaşılmadıysa yazıyla yazalım:

 

Bir avukat...

 

Kısa süre önce bir sınav açıldı. Ve bir Ermeni kökenli vatandaşımız sınavı kazandı. Duydum ki, Ulaştırma Bakanlığı’nda görevli bir memur bu nedenle dava açmış. İdare Mahkemesi de sınavı iptal etmiş.

 

Şimdi içinde uzman AB hukukçularının da bulunduğu 42 personel bu nedenle alınamıyor.

 

Haberin Devamı

Eğer böyleyse gerçekten ayıp...

Yazık...

 

İKİNCİ YAZI

 

‘Hiç bu kadar kopmamıştık’

 

O ana kadar içinden kahkahalar geçen anılar anlatıyordu. Saçlarının kesimi... Yeni saç stilinin yarattığı tartışma...

Partinin gençleşme kurultayı... Bütün bunları gülerek anlatıyordu...

 

Ama tam o söze gelince durdu... Yüzündeki gülümseme dondu...

 

Deniz Baykal’ı ilk kez böylesine derin bir kaygıyla konuşurken gördüm:

 

“Kelimenin tam anlamıyla koptuk. İktidar partisiyle aramızda en ufak bir ilişki dahi kalmadı. Ben bunca yıldır siyasette hiç böyle bir kopukluk görmemiştim... İktidarla muhalefet hiç böylesine kopmamıştı.”

 

Deniz Bey, bir dost ortamında bütün içtenliğiyle söylemişti bunları...

 

Kimseye olan bir kızgınlık değildi. Daha çok içine düşülen durumdan duyulan bir sıkıntıyı anlatır gibiydi.

 

Haberin Devamı

Şule ve Adnan Bucak çiftinin evindeki bir akşam yemeğiydi...

 

İnsanı çileden çıkartan lezzetteki o yemekleriyle Şule yine bir Ankara klasiği hazırlamıştı..

 

Müjde-Ercan Karakaş, Fikret Bila, Semra-Bilal Çetin, Derya-Metehan Demir, Niyazi Erten, Hande Fırat...

 

Baykal bu sözleri söylerken herkesin yüzü gerilmişti...

 

Müjde derin bir nefes aldı... Bir espri yapar da bozar bu sessizliği diye bekledim. Olmadı...

 

Katılıp kaldık...

 

Yemekten sonra bütün gece bu sözleri düşündüm...

 

Milliyetçi Cephe dönemlerini, Demirel-Ecevit gerilimlerini. Mesut Yılmaz-Tansu Çiller ya da Özal-Demirel krizlerini...

 

Baykal “Hiç böylesine kopmamıştık” derken böyle bir karşılaştırma yapıyordu işte.

 

Haberin Devamı

Belli ki, Meclis’in birbiriyle konuşmadığı bir dönem var artık...

 

MHP’nin, İktidar partisine “MHP sıralarına 1 metreden fazla yaklaşırsan gör bak ne oluyor” diye yasak koyduğu bir Meclis...

 

Yani “yumruk mesafesi”nde bir genel kurul...

 

Polis baskınından yorgun düşmüş bir Barış ve Demokrasi Partisi... Bu yüzden kendisini bir türlü o Meclis’te hissedemiyor...

 

Toplumda giderek artan kamplaşmanın tetiklendiği bir Meclis var artık.

 

Kopukluk işte tam burada...

 

Peki bu durumda bu Meclis nasıl Anayasa değişikliği hazırlayacak...

 

Meclis’te böylesine derin ve keskin bir uçurum varken uzlaşma mümkün mü?

 

Elbette değil...

 

Bu yüzden tek çare kalıyor...

 

Referandum...

 

Haberin Devamı

Böylesine kamplaşmaların, “yumruk mesafesi”ne getirilen Meclis’lerin, derin kamplaşmaların ve kopmaların tek çaresi halka dönmektir...

 

Bir referandum olsa, en az 4 ay alır... (YSK’nın nasıl bir süre vereceği de belli değil.)

 

Referandumdan sonra genel seçime 10 ay kadar bir zaman kalıyor...

 

Bu da bir kış sonra seçim demektir..

 

Türkiye kendisini artık böyle bir seçim takvimine hazırlamalıdır. 

Yazarın Tüm Yazıları