Paylaş
21 saatlik bir uçuştan sonra Buenos Aires Büyükelçiliğimizde akşam yemeği...
Masaya bakıyorum, parlamentodaki her partiden milletvekili var...
Başlıkta ne demek istediğimi anlatmak için önce milletvekillerini tanıtmalıyım...
Mithat Sancar: HDP Mardin Milletvekili (TBMM Başkanvekili).
Rümeysa Kadak: AK Parti
İstanbul Milletvekili (TBMM kâtip üye).
Fatma Kaplan Hürriyet: CHP
Kocaeli Milletvekili (Kâtip üye).
Halil Özcan: AK Parti Şanlıurfa Milletvekili (Meclis İdare Amiri).
Erkan Haberal: MHP Ankara Milletvekili (Meclis İdare Amiri).
Revza Kavakcı Kan: AK Parti
İstanbul Milletvekili (Parlamentolar
Arası Türk Grubu Başkanı).
İbrahim Halil Oral: İYİ Parti Ankara Milletvekili.
Yemek öncesi konu yurtdışındaki toplantılara geliyor. Yani milletvekillerinin Türkiye’yi temsil ettiği toplantılar.
Örneğin Avrupa Parlamentosu... Ya da Avrupa Konseyi...
Sohbetin başında o toplantılarda “Parti değil, Türkiye önplanda olmalı” görüşü bir anda kabul görüyor.
Sonra doğal olarak sohbet yerel seçimlere geliyor.
Bir an, Meclis’teki o sert tartışmalar, kavgalar geliyor gözümün önüne...
“Milletin vekillerine yakıştı mı bu görüntüler” dediğimiz o anlar...
Ama bu masa o kadar farklı ki...
Herkes saygılı.
Düşünceye saygılı. İnsana saygılı.
Mesela bir vekil seçim sonuçlarının yaratacağı etki konusunda fikrini söylüyor.
Diğerinin hoşuna gitmese de şöyle karşılıyor:
“Evet, ama bir de şu açı var...”
Genellikle cümleler şöyle başlıyor:
“Bence öyle değil çünkü...”
“Sizi anlıyorum ama şu sakıncası var...”
“Bana göre o sonucu çıkartmak yanlış çünkü...”
“Kesinlikle katılmıyorum. Belki şöyle düşünmekte fayda var...”
“Belki sizin aksinize ama ben de şöyle akıl yürütüyorum...”
Bu örnekler böyle uzayıp gidiyor...
İşte böyle bir masa...
Bir iyi niyet ve demokrasi masası...
Siyasetin medeni hali...
Egolar değil, öfke değil, duygusallıklar değil, mantık ve fikirler konuşuyor.
Onlar sohbet ederken iki gazeteci olarak Fatih Altaylı ve ben zevkle izledik.
Dünyanın öteki ucunda, farklı partilerin temsilcilerini böyle bir medeniyet çizgisinde görmek çok iyi oldu.
Dedim ki acaba bu yasama döneminde o eski kavgalı, yumruklu toplantıları geride mi bırakıyoruz?
Belki de yeni sistemde yürütmenin Meclis’ten alınması, parlamentoda yalnızca yasamanın kalması bu kavgaların da bitmesi anlamına geliyor...
Tabii burada önemli bir faktör daha var.
Binali Yıldırım...
Esprileriyle, sahici ve dost yaklaşımıyla havayı hemen bir sohbet ortamına çeviriyor.
Bu geçiş döneminde TBMM Başkanı olması bu açıdan çok değerlidir.
Umarım dünyanın öteki ucunda oturduğumuz bu “meclis masası” yeni dönemin minyatür bir gerçeği olur...
Paylaş