Paylaş
Bir “23 Nisan neşesi”yle düşünmek...
Bir hatırlatma daha çok.
Erivan’da gezdiğim sokakları...
Viyana’da Ermeni keman dehası genç Aram’dan dinlediğim doğaçlama “Sarı Gelin”i düşündüm.
Ve sonra geriye doğru sordum:
Tarihi bir ders olarak mı düşünelim, yoksa ezeli bir
kırbaç mı?
ŞU İSİMLERİN GÜZELLİĞİNE BAKIN
Aslında siyah-beyaz bir gülümsemedir bizim için bu topraklardaki Ermeni vatandaşlarımızın zenginliği...
Tonton ve sevimli halleriyle Nubar Terziyan’ı...
Çocuklarımızın düşlerine doğru akan o kahkahasıyla Adile Naşit’i...
‘Bediaaa’sıyla Vahi Öz’ü...
Kötü adam Kenan Pars’ı...
Turgut Özatay’ı...
Hüzünlü tebessümüyle Sami Hazinses’i ve Toto Karaca’yı yıllarca izledik.
Hiç farklı ve öteki olduğunu düşünmeden kâh neşeyle kâh kızgınlıkla seyrettik onları.
Sanatçı Bimen Şen, Asu Maralman...
Soyadını Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün verdiği Kemani Nubar Tekyay müzikleriyle...
Atatürk’ün yakın dostu İğneciyan...
Gazi’nin Şam’da yaşamını kurtaran Garabed Tombalyan...
Osmanlı orduları başhekimi Sarkis Garabetyan...
Kafkas cephesinde kahramanca çarpışıp yaralanan, sonrasında Gazi Mustafa Kemal tarafından Türk Dil Kurumu başuzmanlığına getirilen Agop Martanyan...
İngilizlerin Bandırma Vapuru’nu Gazi’ye bildiren, sonrasında TBMM’de ilk gayrimüslim milletvekili olarak yer alan Berç Keresteciyan...
Ay-yıldızlı bayrağımızı dalgalandıran Garbis Zakaryan...
Milli sporcularımız Harutyan Artan, Zarep Kalpakcıyan, Sarkis Güllap...
1912’de kendi imkânlarıyla gittikleri Stockholm Olimpiyatları’nda kazandıkları madalyaları milletimize armağan eden Vahram Papazyan ve Mıgırdiç Mıgıryan...
Sizler unutulur musunuz?...
Bu zenginlik unutulur mu?...
Cumhuriyet’in temelinde yatan bu duygular, bu kahramanlıklar, bu dostluklar unutulur mu?
İşte böyle tarihimiz var.
Ben bu tarihi hatırlatmayı, bir konuşmadan aldım.
Diplomat olan yeğeni Ermeni teröristler tarafından katledilen bir devlet adamının konuşmasıdır bu.
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, 13 Kasım 2013’te Jamanak gazetesinin kuruluş yıldönümünde yaptı bu konuşmayı.
İntikam duygularından arınmış bir hoşgörünün konuşmasıdır bu.
Terörü ve insanı birbirinden ayıran bir konuşma...
DERS GİBİ
Masada Ermeni papazın duasıyla açılıyor konuşmalar.
Ve Çiçek şöyle bitiriyor sözlerini:
“Türkler de Ermeniler de o dönemde çok büyük acılar yaşadılar. Bizlere belki travmatik bir tarih bırakıldı. Bunu bir kavga konusu yapmadan geçmişle yüzleşmek bizim görevimizdir. Birbirimizin halini, derdini anlayabilmeli, uzlaşı diliyle konuşabilmeliyiz.”
Gül devreye girdi, Başkan konuştu
ADANA’da “tuhaf bir protokol krizi” yaşanmıştı.
Soru şuydu:
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü törende konuşacak mı konuşmayacak mı?
Adana Borsası’nın 100’üncü kuruluş yıldönümü töreninde herkes konuşuyor, bir tek Başkan konuşmuyordu.
Bu “tuhaf protokolü” yazınca Türkiye’nin her yerinden tepkiler geldi.
Ama sonunda, hoşgörü ve olgunluk kazandı.
Başkan, tepki gösterip gerginliği arttırmak yerine, “Cumhurbaşkanımızı elbette karşılayacağız” diyerek olgunluk gösterdi.
Daveti yapan Borsa Başkanı özür diledi.
Ve Cumhurbaşkanı Gül devreye girdi.
Başkan’a protokolde konuşması için yer verildi...
Dikkat edin; olay MHP’ye yapılan bir haksızlık olarak çatışmaya dönüşebilirdi.
Ama olmadı.
Olgunluk kazandı. Adana kazandı. Siyaset kazandı...
Paylaş