Derin bir nefes alın ve...

ÖNCE şunu söylüyorum...

Haberin Devamı

Ben senin o küfürlerini yemiyorum arkadaş...
Tescilli Erdoğan düşmanlığının ‘zehirli okları’nı, hakaretlerini ciddiye almıyorum.
Neymiş?...
Ben nasıl olur da, ‘Marmaray’ı övermişim.
Nasıl olur da, Keban’dan Karadeniz’e ulaşan yolları, Asya’dan Londra’ya ulaşan demiryolunu anlatırmışım.
Nasıl olur da Siirt’te izlenimlerimde, “İbre Erdoğan’dan yana gösteriyor” dermişim.
‘Tükürük hokkası’na çevirdiğin Twitter’dan ne kadar hakaret edersen et.
Sendeki nefretin körlüğü beni etkilemez...
Doğru bildiğim neyse onu yazmaya devam ediyorum.
İşte o yüzden, senin küfürlerinin, tahriklerinin ötesinde, o sade ve vicdanlı seçmene diyorum ki...
Anadolu’nun tertemiz evlatlarına diyorum ki...
Hangi düşünceden olursan ol...
Nefretin çıkmaz sokağından uzakta, ‘dijital küfürbazları’ hiç ciddiye almadan.
‘Twitter cellatları’nı bir an olsun bir kenara bırakarak...
Kendinle baş başa kal ve o küfür hatlarının fişini çek...
Pazar sabahı derin bir nefes al...
Bir elin vicdanında, bir elin oy pusulasında sandığa git...
Hayırlı olsun...
Vesselam...

BU SEÇİMİN SİSTEM AÇISINDAN ÖNEMİ

Günlerdir yaşanan gerçek şudur:
Seçimin bütün dinamiklerinin ötesinde.
Adayların nitelik yarışı dışında, bir de model farkı var...
Model açısından iki temel anlayışın seçimi yapılıyor...
BİRİNCİSİ: Tayyip Erdoğan...
Cumhurbaşkanı seçilmesi halinde yeni bir yönetim modeli öneriyor. Bir anlamda yarı başkanlık sistemi. Halk tarafından seçilmiş cumhurbaşkanının aslında icraatın en üstünde ve içinde olmasını hedefleyen dinamik bir Cumhurbaşkanlığı sistemidir bu. Ki yarı başkanlık sistemi bana da doğru geliyor. Çünkü halkın seçtiği cumhurbaşkanını ‘sorumsuz yetkisiz’ bir onay makamı olarak görmez.
İKİNCİSİ: CHP-MHP adayı Ekmeleddin İhsanoğlu’nun temsil ettiği klasik, tarafsız, icraatsız, Cumhurbaşkanlığı modelidir. Elbette saygı duyulmalıdır.
Adayların bireysel kimlikleri, başarıları, yetenekleri, özellikleri ötesinde, bu seçimin sistem açısından temel farkı budur.


Neden Erbil’e gelince bombalama başladı?

IŞİD günlerdir kan döküyor, kafa kesiyor.
Telafer’den Musul’a kadar önüne geleni katlediyor. Kadınları cariye yapıyor. Erkekleri kurşuna diziyor.
Türkmenler yerinden yurdundan oluyor.
Ve bütün bunlar olurken dünya seyrediyor. ABD askeri bir hareket sinyali vermiyor...
Ve ne zaman ki IŞİD Erbil’e dayanıyor.
O zaman ‘kırmızı çizgi’ başlıyor. ABD havadan vuruyor...
Neden?
Çünkü Erbil Irak’ın gizli başkentidir.
Bağdat kadar önemlidir.
Körfez Savaşı’nda Kürtler ABD’ye destek vermiştir.
Ve bugün Irak’ın birliği Barzani-Talabani ikilisinin kurduğu dengeyle ayakta durmaktadır.
Eğer Erbil düşerse...
Kuzey Irak Kürt Özerk Bölgesi ya da fiili devleti düşerse, Bağdat düştü anlamına gelir.
Bu da Irak resmen dağılıyor demektir.
Yeni içsavaşlar... Yok olan petrol... Kaos...
Ortadoğu’ya yayılacak bir mezhep savaşı... Etnik çatışma...
İşte o yüzden, yüzlerce kilometrede kan akarken ses çıkmadı.
Ve Erbil’e 45 kilometre kala bombalar yağdı.
Çünkü Irak ve Ortadoğu için Bağdat neyse Erbil odur...

Yazarın Tüm Yazıları