Paylaş
Çünkü demokratik olmak demek, önce pozitif olmak, hoşgörülü olmak demektir.
Böyle bakınca “özgürlük” denilen şey de, “kanunlarla” sağlanacak kadar matematik bir şey değildir. Daha çok bir duygudur.
Özgürlük bir kültürdür. Bir hayat tarzıdır.
Düşüncenin saf halinin her maddede şekil bulabildiği bir enerjidir özgürlük.
Bu yüzden demokratikleşmeyi ve özgürleşmeyi, birilerinin diğerlerine verdiği bir “bonus” gibi görmek, özgürlüğü anlamamak demektir.
Çünkü özgürlük ve demokrasi yalnızca yasalarla, tüzüklerle olmuyor.
Hissettikçe serpilip gelişiyor.
O yüzden Başbakan Erdoğan demokratikleşme paketini açıklamadan önce, ben zaten “alkışımı” hazırlamıştım.
Çünkü demokrasi için atılacak her adım, alınacak her karar, başlatılacak her süreç özgürlük katsayısında bir çabadır.
Değerlidir. Alkışlarım. Desteklerim.
Elbette eksikler bulunacaktır.
Mesela Alevi vatandaşlarımızın beklentilerini biliyoruz.
Türk Ceza Yasası’nda düşünceye yönelik ve şiddet ayrımının netleştirilmesine yönelik beklentileri biliyoruz.
Toplumun her kesimindeki beklentileri, doymaz bir istekle yükselen bireysel özgürlük aşkını biliyoruz.
Elbette Meclis’teki görüşmelerde bunlar da gündeme gelebilir.
Diğer siyasi partiler bu paketin eksikliği yerine, kendi önerilerini getirebilirler.
Devletin resmi dili meselesinden birçok temel tartışma noktasına kadar anayasal talepler de gelebilir.
Önemli olan diğer partilerin de buna katkı yapabilmesidir.
Çünkü özgürlük ve demokrasi yalnızca AK Parti’nin meselesi değildir.
YETENEK SİZSİNİZ JÜRİSİ GİBİ OLMAK?
Yani diyorum ki...
AK Parti’den gelen bu demokratikleşme paketini, bir “yarışma jürisi” gibi puanlamaya kalkışmak, demokrasinin kendisiyle uyuşmaz.
Bu yüzden, “Hadi bakalım AK parti açıkla demokratikleşme paketini, biz de puan veren jüriyiz” gibi bir zihniyet, demokratik yaşamın kendisine aykırıdır.
Kimse demokrasinin ve özgürlüğün “yetenek sizsiniz jürisi” değildir.
Toplumun bu kadar çok kamplaşıp gerildiği bir ortamda, demokratikleşme gibi ağır bir konunun toplumsal mutabakata erdirilmesi kolay değildir.
Ama çok değerli bir çabadır.
İlkokullardaki o tuhaf andın kaldırılması; x, q, w harflerinin kullanımının serbest bırakılması...
Siyasi parti seçim barajlarından özel okullardaki seçmeli dil eğitimine ve başörtüsünün serbestleştirilmesine kadar çok değerli öneriler var.
Ama ben bütün bunların ötesinde, yıllardır darbe anayasaları ve ara rejim uygulamalarıyla yönetilen bir toplumda, böyle bir demokratikleşme sürecinin, bir demokratikleşme paketiyle devam ettirilme çabasını önemsiyorum.
Keşke sivil bir anayasayı da bütün kamplaşmalardan, ben ve öteki ayrışmalarından, dil, din, ırk, etnik köken kutuplaşmalarının uzağında, herkesin ötekini hoşgörüyle dinleyebildiği, kendi dilini ve kültürünü, inancını yaşayabildiği bir zeminde yapabilsek...
Olur mu?
Bu demokratikleşme paketi bendeki bu umudu artırdı...
Önemli ve öncelikli olan da budur. Vesselam...
Paylaş