Çıplak ayakla sınava yetişen şampiyon

Tartışma şu soruyla başladı: “Avrupa Salon Atletizm Yarışması’nda Türkiye neden madalya alamadı?”

Haberin Devamı

Suç kimde?

Aslında birçok dalda Türkiye olimpiyatlarda kalıcı bir başarı elde edemiyor.

Futbol dahil...

Dopingler... Kaybolan madalyalar... Çöken hayaller... Neden?

İşte bu soruların cevapları için bu pazar sizi bir zaman yolculuğuna davet ediyorum.

Şimdi 67 model kıyafetlerimizi giyip gelecekten geldiğimizi gizleyerek izleyelim.

Evet yıl 1967... Ve aylardan haziran...

Ankara 19 Mayıs Atletizm Federasyonu Binası’nda efsane başkan Naili Moran’ın odasındayız. Kapı çalıyor... İçeri genç bir atlet giriyor. Üç adımda umut vaat eden Aşkın Tuna. “Gel Aşkın” diyor Moran... “Sana bir haberim var...”

Tuna: “Evet Nail abi...”

- Hazırlan çarşamba günü Avrupa Milletler Kupası için Kopenhag’a gidiyorsun.

Tuna bir an öylece kalır. Hafiften terlemiştir. Ama... Ama...

Sıkılarak şöyle der:

Haberin Devamı

- Nail Abi, benim çarşamba günü sınavım var. 

- Ne sınavı yahu.

- Gümrük politikası... Pazartesi de sanayi muhasebesi...

Naili Moran bir an durur.

Allah Allah... Olur mu öyle şey. Sen Türkiye’ye madalya getireceksin. Ay-yıldızı göndere çektireceksin. Ben gider hocalarınla konuşurum...”

Ertesi gün, Naili Moran ve genç atleti Aşkın Tuna birlikte Beşevler’deki Ankara İktisadi Ticari İlimler Akademisi’ne giderler...

Çıplak ayakla sınava yetişen şampiyon


OKULDAKİ SAHNE

Atletizm Federasyonu Başkanı Moran hocaların bulunduğu odaya girer. Ve kendisinden emin bir açıklama yapar:

Aşkın milli takımda. Avrupa’da çok önemli bir yarışa katılacak. Umutluyuz. Yarışma hafta sonu. Acaba sınavını salı gününe alamaz mısınız?”

Naili Moran yarım saat sonra odadan dışarı çıkar: “Yahu bunlar sınavı ertelemiyor. En fazla seni cuma günü sabah 09.00’da sınava alabilecekler..”

BÖYLESİ TARİHTE GÖRÜLMEMİŞTİR

Evet arkadaşlar..

Şimdi final sahnesine geliyoruz...

Atletizm kafilesi çarşamba günü Kopenhag’a uçuyor. Aşkın Tuna da iki gün sonra cuma sabah 09.00’da sınava giriyor... Kâğıdı verip taksiyle Esenboğa Havalimanı’na son dakikada yetişiyor...

VE YARIŞ GÜNÜ

Tuna cuma günü geç saatte ancak milli takımın kaldığı otele geliyor.

Haberin Devamı

Ertesi sabah ilk yarış uzun atlama.

Bütün atlayışlardan sonra altın madalyayı alan 7 metre 20 santim atlıyor...

Tuna 7 metre 19 santimle ikinci oluyor.

ÜÇ ADIM 

Tabii herkes Tuna için asıl yarış olan üç adımı bekliyor. Bir bakıyorlar ki... Üç adım yarışı pazar günü saat 16.00’da...

Çıplak ayakla sınava yetişen şampiyon

Ama Aşkın Tuna’nın pazartesi sınavı olduğu için uçak bileti 17.00’ye alınmış.. Başka uçuş da yok.

Olacak şey değil..

Tuna ilk atlayışını yapıyor..

Faul...”

İkinci atlayışını yapıyor:

Yine faul...”

Bu sırada Türk milli takım hocaları kenardan Aşkın’a saati gösteriyor:

Tamam uçağı kaçıracaksın...”

Tuna işaret ediyor:

Hayır bu atlayışı da yapacağım...”

Atlıyor...

Ve 15.55’le yeni Türkiye rekorunu kırıyor. Tuna daha 3 hakkı olmasına rağmen pistin kenarında çantasını topluyor. Ve çıplak ayakla stadın bir ucundan diğer ucundaki kapıya koşuyor. Çünkü taksi orada...

Çıplak ayakla sınava yetişen şampiyon


SAHNE 2
HABERİ NEREDE ALDI

Takside üstünü değiştiriyor. Son dakikada uçağın kapısı kapanırken içeri giriyor.

Haberin Devamı

Tabii üzerinde üç adım kum havuzunun kumları var. Bacaklarında kapsulin kokusu...

Vuruyor kafayı uyuyor. Akşam İstanbul’a iniyor.

İç hatlara geçiyor. 

“Abi Ankara’ya uçacaktım..”

“Uçak doldu kardeşim. Seni ancak sabah erken göndeririz...”

Tuna o gece Yeşilköy Havalimanı’nda sabaha kadar sanayi muhasebesi dersinin sınavına çalışıyor. Tabii yorgunluktan yine gözleri kapanıyor. Sabahın ilk ışıklarıyla uyandığında doğru gazetelerin satıldığı büfeye gidiyor. 

Bir Milliyet gazetesi alıyor. 

Çıplak ayakla sınava yetişen şampiyon


SAHNE 3
TUNA ŞAMPİYON

Aşkın Tuna 15.55’le Avrupa Birincisi.”

Müthiş bir rahatlama... Altın madalyayı almış. 

Büyük bir keyifle uçağa biniyor. 

Kürsüye çıkamasa da ay-yıldızlı Türk bayrağını dalgalandırmış.

Haberin Devamı

Pazar akşamı eve büyük bir heyecanla giriyor. Onu her zaman destekleyen babası Rauf Bey ve Fitrat Hanım sarılarak karşılıyorlar.

Aşkın Tuna ertesi sabah sınav için okula gidiyor. Bir bakıyor ki okulun önünde bir kalabalık.

“Ne oluyor” demeye kalmadan Hürriyet gazetesi muhabiri soruyor:

Aşkın Tuna altın madalyayı alan tek Türk sporcusu oldun. Nasıl oldu anlatır mısın?”

Ertesi gün Hürriyet gazetesi Tuna’nın zaferini işte böyle duyuruyor.

“Pistten imtihana...”

53 yıl önce Hollanda şampiyondu, bugün yine Hollanda birinci. Bizde ne değişti?

SAHNE 4
ERTESİ YIL MADRİD

Çıplak ayakla sınava yetişen şampiyon

Aradan bir yıl geçiyor. Bu defa Madrid’de yarışlar var. Tuna orada da bir rekor kırıyor ama kürsüye çıkamıyor.

Haberin Devamı

Akşam yemeğinde Türk milli takımının bulunduğu masaya bir adam geliyor:

- Aşkın senden daha iyi bir derece beklerdim...

Tuna şaşırıyor:

- Elimden bu kadar geldi. Ama siz kimsiniz?

- Ben Danimarkalı bir spor yazarıyım, geçen yıl Kopenhag’da şampiyon olduğun yarışı izlemiştim. Üçüncü hakkından sonra, atlayışlarını yarıda kesip çıplak ayaklarla stadın bir ucundan bir ucuna koşuyordun. O sırada anons edilmişti. “Türk atlet sınava yetişeceği için erken ayrılıyor”...

Danimarkalı spor yazarı gülerek soruyor:

“Merak ettim o sınavı verdin mi?”

Tuna da gülerek cevap veriyor:

“Evet geçtim sınavdan.”

“Öyleyse kadehimi sana kaldırıyorum.”

SAHNE 5
GELDİK BUGÜNE

Evet arkadaşlar zaman yolculuğumuz burada bitiyor. 

Efsane üç adımcılardan Aşkın Tuna’nın 16.01’lik derecesi tam 24 yıl boyunca kırılamadı. Bugüne gelirsek...

Tam 53 yıl sonra aynı sorudayız.

Neden bizde kalıcı bir spor altyapısı yok.. Çünkü çocuğun eğitimiyle sporu buluşturamıyoruz.

7 yaşından itibaren başlaması gereken ve sonra dallara ayrılması gereken spor bir türlü eğitim sistemiyle örtüşemiyor.

Tamam bugün Spor Bakanı burslar veriyor. Güzel... Yatırımlar var güzel...

Amaaaa...

Yıllarca tenis sporuna gönül verdiğim için biliyorum. 

Bugün hâlâ kort kenarlarında çocukları tenis mi oynasın yoksa okula mı gitsin diye acı çeken aileler gördüm. Siz hiç dünyada hem doktor hem de olimpiyat şampiyonu gördünüz mü?

Hem mühendis hem de yüz metre birincisi... Hem profesör hem ATP şampiyonu...

Eğitimi küçük yaşta sporcu çocuğa göre ayarlamazsak...

Olmaaaaaz... Olmaaaaaz.

Yazarın Tüm Yazıları