Paylaş
Etrafımız ateş çemberi.
Musul, Telafer...
Sınıra giden tanklar... Canlı bombalar...
Biliyoruz.
Güneyimizde emperyalist devletlerin yeni sınırlar çizme mücadelesi var.
ABD kendisine bağlı bir ‘kukla kara gücü’ peşinde.
Rusya, Suriye’de sonsuza kadar deniz üsleri alıyor.
Biliyorum.
Türkiye belki de şu anda sınırlarında en çok ateş olan dünyadaki tek ülke.
Kendi içinden gelen ve devleti kuşatmak isteyen ihanetle boğuşuyor.
Ama bunca ateş ve ihanet çemberi içinde, ben yine ‘Türkiye’ diyorum.
Çünkü...
Bu ateş çemberi içinde dünyanın en büyük organizasyonlarından birini yapan bir Türkiye var.
Evet, bugün İstanbul’un kapıları dünya denizlerine açılıyor.
Türkiye, dünyanın en büyük denizcilik organizasyonu IMO’yu Haliç’te topluyor.
Altınboynuz’da...
Daha önce yazmıştım.
Dünyanın bütün büyük devletleri, dünyanın bütün köklü kültürleri denizcilikte ilerleyen milletlerden gelir.
O nedenle önermiştim...
Türkiye’nin artık bir Denizcilik Bakanlığı olması gerekir.
DENİZCİLER HÜKÜMETİ
Dünyanın dört bir tarafından gelen uzmanlar, profesörler, denizciler; deniz ticareti, denizlerin korunması, tarihi ve geleceği üzerine panellere katılacak, sunumlar yapacak.
Başbakan Binali Yıldırım’ın denizci, gemi mühendisi olduğunu biliyoruz.
Ulaştırma Bakanı Ahmet Arslan da bir denizcidir. Eğitimini almıştır.
Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz Dünya Denizcilik Üniversitesi mezunudur.
KAPTAN SUAT HAYRİ AKA
Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka denizcilik fakültesi mezunudur.
Suat Bey için davetiyeye ne yazılmış biliyor musunuz?
‘Moderatör Kaptan Suat Hayri Aka.’
O kadar hoşuma gitti ki bu ifade.
Bence denizlerin en güzel makamıdır kaptanlık.
Sanıyorum bir devlet davetinde devlet makamlarının ötesinde ‘kaptanlık’ payesi ilk kez hepsinin önüne geçiyor.
İki gün sürecek bu panellere dünyanın en tanınmış denizcileri, bilim insanları, tarihçiler katılıyor.
Umarım izleme fırsatınız olur.
ÇALIKUŞU'NUN ZAFERİ
HİÇ lafı uzatmadan iki fotoğraf paylaşıyorum.
Birincisi Hakkâri Yüksekova’dan.
Bunca kana, gözyaşına rağmen, Kaymakam İbrahim Çenet müthiş bir mücadele veriyor.
İşte dağ köylerinden, terörist tuzaklarından, zorlu yollardan gelen öğrencileri topladıkları Ortaç Köyü İlkokulu...
Bu ilkokuldan kim bilir ne kahramanlar ne bilim insanları çıkacak.
Arkadaşlar, bu basket sahasının arkasındaki manzaraya iyi bakın.
Dünyanın gözü-kulağının olduğu çatışmaların sınırıdır burası.
Kan akar. Roket düşer.
Cilo Dağı’dır orası.
Irak ve İran sınırıdır.
Ben bu okulları yapanları... Orada ders verenleri...
Bu sahayı yapıp orada çocuklara futbol ve basketbol oynatanları...
Alınlarından öpüyorum.
Çünkü...
Dağların dibinden gelen bu fotoğraf, aynı zamanda bu ülkeye olan güvenin fotoğrafıdır. Roketlere, terörist tuzaklarına... Kan ve gözyaşına rağmen...
Umudun fotoğrafıdır...
Paylaş