Paylaş
Berlin’de Bild. Sonra Die Welt.
Zürih’te Blick.
Londra’da Financial Times, The Telegraph. The Times.
Avrupa’nın en başarılı, en çok satan ve en etkin medya markaları.
Ve biz;
Onların geleceğe doğru kurdukları “zihin haritalarını” dinliyoruz.
Sorularımız var:
- Dünya medyası nereye gidiyor?
- Biz neredeyiz?
- Yeni nesil medya, yeni nesil cihazlara, yeni nesil okur ve izleyenlere nasıl uyum sağlayacak?
- Yani geleceğe nasıl “download” olacağız...
Ya da;
- Kendimizi geleceğin neresine “indireceğiz”?
İşte böyle bir soruyla dolaştık Avrupa’nın ve adanın medya haritasında.
Baktım;
Artık farklı bir çağın eşiğindeyiz.
Yeni medya çağı... Ve bu çağ çok şeyi değiştirecek.
Mesela beklentilerimiz, algılama biçimlerimiz, öğrenme hızımız ve derinliğimiz.
Haber kavramı da değişiyor...
Nedir haber?
Bir siyasetçinin ne söylediğinden ya da bir depremin duyurulmasından ibaret değildir artık haber...
Haber sizsiniz. Sizin yaşadıklarınız, sizin hayatınız ve hobilerinizdir;
Gittiğiniz sinemadan lokantaya, tatil beldesinden konsere kadar önemsediğiniz her şeydir haber...
Çünkü interaktiftir...
Mesela sen;
Bir yazımda bana ateş püsküren, bir başkasında öven arkadaşım...
Sen artık yalnızca bir okur değilsin. Gönderdiğin yorumlarla, katıldığın sosyal medya platformundaki görüşlerinle sen de bu medyanın bir parçasısın artık...
Ortak düşünenlerin aynı eksende, aynı renkte, aynı estetikte ve inançta buluşanların oluşturduğu sosyal medya örnekleri gibi...
Dijital cemaatler yani...
Evet;
Televizyon seyrederken, reklam aralarında iPad’inden maç sonuçlarına bakan;
Uçaktan iner inmez, susuz kalmış bir insanın, gördüğü ilk çeşmeye koştuğu gibi o dijital haber alma tiryakiliğiyle telefonlarına hücum eden;
Bir pazar sabahı kahveyle gazete keyfi yapan;
İnternette belgesel seyredip uzaktaki arkadaşına tavsiye eden;
Beğendiği bir olayı filme alıp youtube’dan bütün dünyayla paylaşan;
Hatta bunun için özel filmler çeken arkadaşım;
Ve işte böyle bir dijital zincirin içinden bakarak;
Bir daha soralım:
Sen artık yalnızca bir okur musun?
Elbette değil...
Düşünceni ve tepkini göstermek için seçimden seçime oy atan bir seçmen de değilsin.
Dünyanın en büyük dijital meydanlarında toplanabiliyorsun. Diktatörleri devirebiliyorsun!
Siyasetçiden bürokrata, sporcusundan oyuncusuna kadar Twitter hesabından herkese ulaşıp tepkini verebiliyorsun.
Evet artık bu çağ;
Uzaktaki ve yukarıdakilerin gazeteler yapıp üzerinize gönderdiği bir çağ değildir.
Bir akıllı telefon ya da bir iPad’le dünyaya dokunduğun bir çağdır.
Okurların izleyici, izleyicilerin yorumcu, yorumcuların yazar olduğu interaktif bir düzenden söz ediyorum. Ve diyorum ki;
Siz artık;
Oturduğu yerden kabahati görüp eleştiren, başarıyı görüp öven birer okur değilsiniz.
Katılıyorsunuz çünkü.
Bu muazzam yeni medya düzeninde; okur-yazar; izler-izletir oldunuz.
Yani dijital bir ortaklığımız var artık.
Hoş geldiniz ve hoş bulduk...
Paylaş