Paylaş
Türk yürüyüşü |
1980`lerde Ermeni terör örgütü ASALA`nın Türk diplomatlara yönelik saldırılarını kınamak amacıyla düzenlenen `Türk Günü Yürüyüşü` her yıl Mayıs ayının üçüncü haftasının sonunda yapılıyor. Sanatçı, belediye başkanı, bakan ve milletvekilleri ile binlerce vatandaşın katıldığı yürüyüş Manhattan'da 56. Sokak ile Madison Caddesi köşesinden başlıyor, Türkevi'nin ve BM binasının hemen yanındaki parkta son buluyor. |
POLONYA: 2005’te,
ALMANYA: 2005’te kabul etti.
VENEZÜELLA: 2005’te,
LİTVANYA: 2005’te kabul etti.
ŞİLİ: 2007’de,
URUGUAY: 1965, 2004, 2005 olmak üzere üç kez Ermeni soykırımı iddialarını kabul etti.
KIBRIS RUM KESİMİ: 1982 yılında soykırım iddialarını kabul etti.
ARJANTİN: Ermeni soykırımını tanıma tasarısı 1993, 2003, 2004, 2005, 2006, 2007’de gündeme geldi ve hepsinde de kabul edildi.
GALLER ve KUZEY İRLANDA: Ocak 2010’da İngiltere Parlamentosu’ndaki üyelerinin oyçokluğuyla kabul etti.
İşte budur karşımızdaki “sözde soykırım listesi”.
Budur çevremizdeki “soykırım kuşatması”...
Milyarlarca dolarlık ithalat yaptığımız ülkeler bunlar...
Düşünün ki, bir de Lübnan’da barışa yardımcı olmak için dışişleri bakanı defalarca Beyrut’a gitmişti...
Ya İtalya... Öcalan’ı saklayınca delirmiştik. Sonra ne oldu?
Unuttuk. Evet unuttuk... Bu kararları da unuttuk. Bağırdık, çağırdık. Sonra bu ülkelerin başbakanlarını, krallarını onurlarına yemek verip ağırladık...
Ne onu yap ne de bunu... Yani Dışişleri Bakanlığı’na şunu sormak yanlış mı?
“Madem ağırlayacaktın neden bağırdın, protesto ettin?”
İşte bu yüzden diyorum ki:
“Önümüzdeki bu liste aslında unutkanlığımızın listesidir”.
Peki şimdi bu liste karşısında ne yapacağız?
Önce ABD’deki büyükelçimizi geri çektik. Şimdi İsveç’teki büyükelçimiz dönüyor.
Peki bütün bu ülkelerden büyükelçilerimizi çekecek miyiz?
Ticarete gelince yüzümüze gülen bu ülkeler Türkiye’yi “soykırım”la suçluyor...
Peki bu acı ve ağır tablo karşısında bir ülke ne yapmalı?
Dünyaya küsmeli mi?
Gerekirse evet mi? Peki böyle bir yalnızlaşma nereye kadar gidebilir?
Ne zaman bir İtalyan ya da Fransız başbakanıyla görüşsek “AB için destek istedik” gibi bir manşet düşer önümüze...
Ne zaman bir Almanya ziyareti olsa hep aynı destek mesajı gelirdi... Özal’lı yıllarda Türkiye rotasını daha çok ABD ile ilişkilere çevirmişti. AB için sürekli destek mesajı geliyordu. Gittiğimiz her geziden bir “AB üyeliğine destek mesajı” çıkıyordu...
Demirel, Çiller, Yılmaz, Ecevit, hangi AB başkentine gitseler hep aynı mesajı aldılar: “AB kapısı aralandı. Destek var”.
Şimdi Hükümet’e yine, “destek fısıltıları” geliyor... İtalya Başbakanı “Merak etmeyin arkanızdayım” diyor... Yani aynı oyun değişmeden sürüyor... Bu durumda tek çare kalıyor. O da umursamamak..
O parlamentolardaki kararları yok saymak...
Bırakın oynasınlar...
Ama bir şey var ki o derhal yapılmalı: Her yıl New York’a yapılan o “komik yürüyüş” iptal edilmeli...
Milletvekillerinin, sivil toplum kuruluşlarının gidip 5’inci Cadde’de ellerinde bayraklarla yaptığı o “Türk yürüyüşü” artık bırakılmalı...
Ermeni diasporasına karşı lobilere harcanan o milyonlarca dolara yazık...
Paylaş