Bu köprüye en çok kim sevinecek?

“İstanbul’dan İzmir’e 4.5 saat.”

Körfez bir köprüyle geçilecek... Ve sonra oradan İzmir’e kadar otoyol.

Bakan Binali Yıldırım’ın oradan sonraki projesi de turistlerin Selçuk Meryem Ana’ya otoyol ya da Menderes Havalimanı’ndan hızlı trenle gidebilmesiydi.

Şimdi köprü bitti...

Muazzam bir projedir bu.

Otoyol da devam ediyor.

Peki bu projeye en çok kim sevinecek?


“EGE SEVİNECEK...”

İzmir’den Çeşme’ye, oradan Bodrum’a ve hatta Gökova Körfezi’ne, Dalyan’a kadar uzanan Türkiye’nin en önemli turizm merkezleri sevinecek.

Daha açık bir deyişle...

Ben sevineceğim...

Urla’daki balıkçı sevinecek...

İzmir’de kendisini dışlanmış, taşralı hisseden tüccar ve esnaf sevinecek...

Türkiye sevinecek...

Bu köprü ve otoyolda çalışan müteahhit ve mühendisleri de kutluyorum.

Ve elbette bu köprü ve otoyolla, İstanbul’u Bursa’ya, İzmir’den de Aydın’a, oradan turizm beldelerine bağlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ulaştırma

Bakanı Yıldırım’ı kutluyorum...


AVRUPA'YA VİZE ÇIKACAK MI?

GÜN yaklaştıkça kimi görsem aynı şeyi soruyor:

“AB’ye vize almadan girebilecek miyiz? Yoksa yine bir parmak bal meselesi mi?”

Dün baktım, Financial Times, vize muafiyetini “tatlandırıcılı” diye yorumluyor.

Yani yine birtakım, “sulandırıcılar” konabilir ihtimali...

Önce kendi görüşüm...

Sonra en yetkili yerlerden aldığım cevaplar...

1) Yıllardır Türkiye’ye yapılan bu “ikinci sınıf muamele artık yetti”.

2) Sanki Türkiye’de herkes aç... Ve kapı açılır açılmaz oraya hücum olacakmış gibi bir algı yaratılması da yetti.

3) Bugün artık Türkiye’de, gezip görmeye para harcayacak insan sayısı Avrupa ortalamasında ya da üstündedir. Acenteler çarşaf çarşaf ilan veriyor. 500 Avro’ya bir haftalık tura katılacak insan sayısı daha da fazla olabilir.

4) Eğer, AB bir ayrıma giderse... Yani yönetici, öğrenci, işadamı vs. diye ayrırsa... Bunu kabul etmek mümkün değil. Bu aynı zamanda Türk vatandaşları arasında ikilik çıkarır...

4 Mayıs’ta açıklanacak rapor için Ankara’dan aldığım izlenim şu:

Kesinlikle bir sulandırma kabul edilmeyecek.
Geri Kabul Anlaşması’nın şartları dışında bir öneri de olmayacak.
Vize muafiyeti tam anlamıyla uygulanırsa, Geri Kabul Anlaşması geçerli olacak.


BAKAN GECE-GÜNDÜZ ÇALIŞIYOR

Ben bu konuyu araştırırken AB Bakanı Volkan Bozkır, Meclis’te nöbetçiydi.

Ay sonuna kadar çıkarılması gereken birkaç madde de tamamlanıyor.

Bu durumda top, AB’ye kalıyor.

Anlaşılan odur ki, Merkel iç kamuoyunda ciddi sıkıntıda.

Irkçı eğilimler artıyor. Partideki durumu da sıkıntıda.

Ancak bu vize serbestisinin bir “mülteci pazarlığı” gibi sunulması da çok rahatsız edici.

Çünkü Geri Kabul Anlaşması, mülteci olaylarından çok önce imzalanmıştı...

Umarım, 30 yıldır Kıbrıs meselesinden sözde soykırım baskılarına kadar her konuda önümüze getirilen ve artık son kullanma tarihi geçmiş bir konserve haline gelen bu “vize havucu” ortadan kalkar.