Paylaş
Benim cevabım:
“Bizi saf zanneden Kremlin’in ‘kuşa bak’ modelini temsil ediyordu.”
Putin aklınca dikkati Boğazlara çekecek...
Montrö’yü akıllara getirecek...
NATO’nun İspanyol ve Portekiz savaş gemileri birer figüran olarak Boğaz’da sahne alacak.
Ve dünya burayla meşgul olurken...
Putin PYD üzerinden PKK’yı silahlandıracak.
Belki de ellerine birkaç füze verecek.
Biz Boğaz’daki füze kuklasıyla uğraşırken Putin, Ceylanpınar-Tel Abyad boğazında PKK’ya füze gücü sağlayacak.
Yoksa Putin ne diyor?
“Ticari ambargo ile yetinmeyeceğim ama askeri bir saldırı da olmayacak.”
Peki arada ne kaldı?
Arada terör kaldı.
Bu artık belli.
Putin, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde en önemli meselesi olan barış sürecini kaşıyacak.
Kandil’i tetikleyip Diyarbakır’da, Nusaybin’de sokaklara hendek kazma pervasızlığını kaşıyacak.
Esad’ın ve Rusya’nın desteğini alan Kandil yeri gelirse Öcalan’ı bile dinlemez.
Hesap bu...
İşte burada bir daha yazıyorum:
“Esad’ın Moskova ziyaretinde PKK mutlaka gündemdeydi.”
O nedenle diyorum ki:
“Boğaz’daki füzeli Rus askeri bir ‘kuşa bak’ taktiğidir.”
PEKİ NE YAPMALIYIZ
Benim çok daha duygusal bir önerim var.
Diyorum ki:
Acaba bir Rus savaş gemisi daha Karadeniz’den girdiğinde haber alırsak..
Sarayburnu’ndan başlayarak çift sıra halinde Boğaz’ın iki yakasına sıralansak...
Rus savaş gemisine doğru Türk ve Rus bayraklarını birlikte sallasak...
‘Barış’ diye haykırsak...
Halkların diplomasisi bazen devletlerin diplomasisinden daha duygusal ve daha etkilidir.
Şöyle bir manzarayı düşünebiliyor musunuz:
“Bir Rus savaş gemisi Boğaz’dan geçiyor...
Dünya şehri İstanbul... İmparatorluk mirası İstanbul...
Ve o İstanbul’un iki yakasına binlerce insan sıralanıyor...
Ellerinde Türk ve Rus bayraklarıyla bir insan zinciri...
O Rus savaş gemisine ‘Barış’ diye haykırıyor...”
Dünya bu fotoğrafı acaba ne yapar bilemiyorum...
Paylaş