Hürriyet’in İkitelli’sinden çıktılar. Berlin’de bir hayalin ofisini kurdular.
Erhan Acar, Haymi Behar, Onur Kabadayı... Boomads... Dünya blogger’larına uzanan bir gelir yaratma köprüsü... Dünyanın en etkili yayın kuruluşlarından ‘Bild Online’ ile ortaklık kurup, hayallerini açtılar. Dün Berlin’de işte bu hayalin imza törenini yaptık. Önce Boomads’in ofisini anlatmalıyım. Muhteşem bir giriş. Yüksek tavanlar... Yüksek pencereler. Cam ve metalden modern bir klasik. Dekoru ancak şöyle bir cümleyle anlatabilirim: “Bazen boşluklar o kadar doludur ki...” Sade ama etkileyici bir dekor. İmza törenine gelince... Erhan’la, Donata Hopfen’ın bir masada imza atışlarını görmeliydiniz. Sanki bir başka planeti kuruyorlardı. Bu yüzden aslında “tören” kelimesi karşılamıyor. Daha çok bir şölen gibi. Bir festival açılışı ya da... Çünkü bir hayalin sonucudur Berlin’de açılan ofis... Ve en önemlisi... Bu genç ekip ne yaptı diye soruyorsanız eğer... İlk cevabım şu olur: Slikon Vadisi’nde dinlediğimiz “garaj çocukları” efsanelerine, “Boğaz çocukları”nı eklediler. ‘Akılteri’ ihraç ettiler. Hayal ihraç ettiler. İstanbul’un üçüncü köprüsünü, Asya’dan Avrupa’ya böyle bir “dijital hayal”le kuruyorlar. Gayret ve heyecan da budur işte... Düşündüler, tasarladılar ve yarattılar. Bild’le birlikte Almanya merkezli dünyaya açılıyorlar. Bild Online’ın kaptanı arkadaşım Manfred Hart o kadar büyük bir özenle sarılmış ki projeye. Uzun bir yemek yedik. Saatlerce hayallerimizi paylaştık. Manfred çok tecrübeli bir gazeteci, yayıncı ve online kaptanı. Dahası hayallere saygısı var. İnternet gazeteciliği ya da gazeteciliğin geleceği üzerine o kadar çok şey konuştuk ve hatta dertleştik ki. İnternet üzerindeki akılterinin bedava okumayla nasıl boşa gittiğinden, blog yazarlarının gelir heyecanlarına kadar... Bütün bunları daha sonra uzun uzun tartışacağım. Boomads şölenine dönersem... O masada Bild ve ekibiyle bizim çocukları seyrederken içimden Vuslat Doğan Sabancı’yı aramak geldi. Neden mi? Böyle bir hayalin arkasında bütün kalbiyle duran genç bir patron olduğu için... Kolay değil. Almanya’da şirketler peş peşe iflas isterken. (Praktiker’den sonra dün de Loewe gibi muhteşem bir marka iflas istedi.) Avrupa kriz senaryolarıyla daralırken... Türkiye’den Berlin’e, oradan dünyaya böyle bir hayalin yatırımını yapmak vizyon ister. Dikkat ederseniz sürekli “hayal” diyorum. Diyorum çünkü... Hayalsiz bir toplum olabilir mi? Hayalleri yasaklanmış, kısıtlanmış, rüya bile göremeyen bir toplum düşünün... Hayal gücünüz yoksa zaten düşünemezsiniz. Çünkü görülmeyen her rüya, aslında bilinçaltında saklanan gizli bir kâbustur... Onu aşıyor işte bu ekip...