Biz de sinsi mi olalım yani

HATAY bombası Ortadoğu’dan gelmiştir.

Haberin Devamı

Ve bombanın yapısından çok Ortadoğu’nun yapısı önemlidir.
Çünkü Ortadoğu sinsi bir coğrafyadır.
Maskelidir. Aynasızdır. İzbedir.
Düello yoktur. Pusu vardır.
Kimse kendisi gibi değildir.
Masada diplomasi yoktur. Yüze gülüp, arkadan dolanma vardır.
Sahici olmak suçtur. Dostluklar güce ayarlıdır.
Çalışmaya, yaratmaya, bilime gerek yoktur.
Para petrolden, güç silahtan gelir. Silah ithal, sinsilik yerlidir.
Bağdat’ta her gün patlayan bombalar, bu sinsiliğin son dekorudur.
Mesela Beyrut... Her gün tecavüze uğrayan bir kadının, alın yazısından çıkmış bir müze gibidir şimdi. Orada dostluğun olmayacağı kadar, sinsidir düşmanlık...
Demokrasinin olmadığı kadar, sahiciliğin de eseri yoktur.
En büyük adalet “kim vurdu”ya gitmektir. Hatay’da patlayan bomba işte böyle bir geleneğin pususudur. Ve evet! Türkiye Mısır’da, Libya’da olduğu gibi Suriye’de de açıktan tavır almıştır. Diktatörlük yerine seçim demiştir. Peki şimdi bomba patladı diye, biz de sinsi olalım mı diyeceksiniz?

Haberin Devamı

O bombayı koyanlar kaç kişiyi öldürdüklerini biliyor mu?

Hatay’daki o faciaya geri dönsek. O ana gitsek.
“Bakış Açısı” filminde olduğu gibi defalarca ve her açıdan izlesek. Katillerin sokaklarda keşif yapışlarını. Bombaları yerleştirmelerini. Minibüsleri park edişlerini.
Ve patlama anını. Kaçışlarını...
Her açıdan izledikten sonra sorsak: “Acaba dün kaç kişiyi öldürdüklerini biliyorlar mı?”
Mesela sorgu sırasında “50 kişiyi öldürdünüz!” dense ne hissederler?
Ki eğer hisleri varsa... O kadar acı üzerinde... O kadar gözyaşı üzerinde... O kadar kan üzerinde... Acaba dün nasıl uyudular?
Ve eğer öğrendilerse, gösterin onları bize. Çünkü ben bu katliamı yapanların gözlerinin içine bakmak isterim. Soğumuş, donmuş, birer karanlık ölüm çukuru haline gelmiş gözlerine bakıp... İçimdeki acıyı bir katran halinde yüzlerine tükürmek isterim. Ve sonra siz...
Yani televizyonlardaki nöbetçi bilirkişiler, tartışmacılar.
Siz sonra bulursunuz, “Kim niye yaptırdı?” falan...

Bir şehir gözyaşıyla düşerken... Acaba Lucien Bey düşünmez mi?

Ne acı bir tesadüftür ki...
İzmir’in efsanesi, Altay’ın bombacısı... 1979-80 sezonunun gol kralı...
Mustafa Denizli... Rize’nin başında...
Karadeniz’den bir inciyi birinci lige çıkarırken...
Ne acı bir hatıradır ki...
Yıllarca top koşturduğu Ege’nin incisi yerlere düşüyor.
Kararıyor Körfez. Göz Göz gözyaşı oluyor...
Dün İzmir’in “göz”leri karardı.
Efsane Göztepe küme düştü. Bana göre üçüncü ligin de altına indi.
İzmir’in takımları için, Celal Bayar’dan Menderes’e, oradan Süvari’ye kemikler sızladı.
Ne Altay kaldı? Ne İzmir Spor...
Karşıyaka’nın da sevinecek hali yok. Bir şehir “göz”lerimizin önünde düşüyor.
Farkında mıyız? O inci eriyor.
Neyse ki Arkas’ın Türkiye şampiyonu voleybolu var..
“Acaba?” diyorum. Tuttuğunu parlatan Lucien Bey düşünmez mi?

Yazarın Tüm Yazıları