Paylaş
Acaba bir “kriz” çıkar mı diye sinsice izleyenler de olabilir...
Ya da...
Başbakan Erdoğan’ın Diyarbakır’da Barzani’yle buluşması yüzünden, Kürtler arasında “Bölgesel bir kriz çıkar mı” diye bekleyenler de...
Bense bunları değil... Dedikoduları değil...
Yalnızca Fatih’i merak ediyorum...
Fatih kim mi?
O zaman Fatih’in 1 yıl önce milletvekillerine, bakanlara, medyaya yazdığı şu metni okuyun...
Ama sakın üşenmeyin. Sıkılmayın...
Sabırla okuyun:
“İtfaiye memurları olarak her türlü zorlu koşulda yangında su baskını ve afetlerde toplum için canı pahasına 24 saat gece-gündüz demeden görev yapıyoruz. İtfaiye teşkilatlarının yapısı ve örgütlenmesi ile ilgili konuda iyileştirmeler, itfaiye hizmetlerinin dünya standartlarında profesyonelce sunulabilmesi ve personelin verimli olması için yardımlarınızı bekliyoruz.
Bildiğiniz gibi İtfaiye hizmetleri de hayat riski taşınan meslek grubu olan askeri ve emniyet hizmetleri sınıfları kadar zorlu bir meslek grubudur. Fakat ülkemizde halen itfaiyeciliğin meslek tanımı yoktur. İtfaiyeciler meslek olarak tanınmadığı gibi aynı değerde sosyal haklara sahip olmaları gereken emniyet ve askeri hizmetler sınıflarından, gerek eğitim gerek teçhizat gerekse emeklilik ve yıpranma gibi konularda sosyal güvenlik konularında geridedirler.
Örneğin 20 yaşında mesleğe atılan bir itfaiye erinin günümüz koşullarında 45 yıl boyunca emekli olacağı 65 yaşına kadar bu meslekte dinamik, kuvvetli ve azimle çalışması çok zordur. Fiziksel yıpranma nedeniyle 50 yaşlarını aşmış bir insanın itfaiye eri olarak ön planda çalışması gayet zordur. Maruz kalınan çalışma koşulları ve riskler personelin yıpranmasını hızlandırmaktadır. İtfaiye hizmetleri çalışanları için emeklilik yaşı 50 yaş veya 25 yıl hizmet şekline çekilmelidir. Bu sayede hizmet vermekten yoksun fiziksel gücü azalan personelin yerine yeni personeller gelerek birimin dinamik yapısı devam edecektir.
İtfaiye personelinin bir diğer sorunu da Genel İdari Hizmetler Sınıfı’na dahil olmasıdır. GİH sınıfı büro hizmetleri, dosya dağıtımı, mübaşir gibi hayati risk taşımayan işleri kapsamasına rağmen uygulamada itfaiyecilerde Genel İdari Hizmet sınıfına dahildir. “İtfaiye Teşkillerinin Kuruluş, Görev, Eğitim ve Denetim Esaslarına Dair Yönetmelik” hükümleri ile itfaiye teşkilatlarına verilen görevlere uygun değildir. İçişleri Bakanlığı’na doğrudan bağlı İtfaiye Genel Müdürlüğü tarzı bir teşkilatın eksikliği hissedilmektedir.
İtfaiyecilik, İçişleri Bakanlığı’na bağlı güvenlik hizmetleri sınıfında veya teknik hizmetler sınıfında yıpranma payı ve emeklilik gibi sosyal hakları tanınmış, eğitimi devlet tarafından verilen profesyonel bir meslek olarak yeniden planlanmalıdır. Yeni kurulacak İçişleri Bakanlığı’na bağlı İtfaiye Genel Müdürlüğü tarafından araç, teçhizat, eğitim konusunda tüm personeli profesyonelce donatılmalı ve itfaiyecilik Türkiye’de bir meslek olarak tanınmalıdır.
İtfaiyecilere de Emniyet ve Silahlı Kuvvetler’deki gibi hayati risk taşıyan bir iş yaptıkları için iş riski ve iş güçlüğü tazminatı verilmesi, itfaiyeciliğin bir meslek olarak tanınması, emeklilik yaşının düzenlenmesi, İçişleri Bakanlığı’na bağlı olarak İtfaiye Genel Müdürlüğü kurularak itfaiyecilerin araç-gereç teçhizatının tek merkezden profesyonelce sağlanması, denetlenmesi, hizmet sınıfının teknik hizmetler veya güvenlik hizmetleri sınıfında ya da itfaiye hizmetleri sınıfı adıyla yeni bir sınıfta toplanması amacıyla itfaiyeciler olarak sizden yardım bekliyor, bu yeni düzenlemeler konusunda teklif vererek, öncü olarak itfaiye teşkilatlarında çalışan tüm itfaiye emekçilerine en büyük desteği vermenizi bekliyoruz.
İtfaiye emekçilerinin haklarına duyarlı olacağınıza olan inancımızla yasa teklifinizi bekliyor incelemelerinizde çalışmalarınızda başarılar diliyorum.”
Fatih Mert Bakkaloğlu
Evet işte merak ettiğim Fatih bir yıl önce bunları yazmış.
Fatih, Çorlu’da itfaiye eri...
Önceki gün bir annenin çığlıkları üzerine, alevlerin arasına daldı.
Cehenneme dönmüş evde arkadaşlarıyla birlikte dakikalarca o çocuğu aradı.
Buldu ve 3 yaşındaki Yusuf’u alevlerin arasından aldı...
Dün Fatih’i aradım...
Dedim ki:
“Ne hissederek girdin alevlerin arasına...”
Cevap:
“Orada banyonun tavanı, üzerine çökmüştü. Kollarıma aldığımda, acaba yaşıyor mu diye sordum... O yüzden o kadar hızlı koştum ki dışarı. Bu kadar hatırlıyorum...”
Fatih kardeşim benim. Sen o kadar hatırlıyorsun da...
Ben seni hiç unutmuyorum.
Sevgili Fatih,
Bu kör sistem belki senin mesleğini tarif etmiyor ama...
Sen 3 yaşındaki Yusuf’un hayatını o kadar güzel tarif ettin ki...
O yüzden diyorum...
Kahraman illa cephede savaşırken olmuyor...
Her işte bir hayır vardır.
Sen bir yıldır itfaiyecilerin sesini duyurmaya çalışıyordun.
Kısmet bugüneymiş.
Sen Yusuf’u kurtardın ya. Belki de Yusuf bütün itfaiyecilerin sesi olur.
Umarım, başta Sayın Başbakan olmak üzere bütün Millet Meclisi, bir yıl önce attığın bu çığlığı bütün kalbiyle duyar...
Paylaş