Bakanlar Kurulu için farklı bir izafiyet teorisi

Ama yazının başına otururken içimden bir dize yükseldi:
“Bugün pazar. Bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar...”
Bir Nâzım dizesiyle kopuverdim siyasetten...
Kongrelerden, kurultaylardan, polemiklerden, çok bilmiş yorumlardan, analizlerden, her satır arasından başka bir alfabe çıkarmaya çalışanlardan geçtim...
Ankara’da “Perde arkası bakışlı” kendimden de sıyrıldım.
Her hareketin, her sözün arkasında başka bir söz arayan meslektaşlarımın meslek aşklarından uzaklaştım.
Bir başka aşka geçtim.
Kafamı gökyüzüne doğru kaldırdım...
“Neredeyiz?” der gibi...
Sanki başka bir yüzyıla geçtim. Başka bir gezegene belki de...
Mümkünse sade bir gezegen...

HANGİ ZAMAN

“Zaman izafidir” ya...
Ona bir cümle de ben ekledim: “Zaman coğrafidir aynı zamanda...”
Öyle ya...
-Şimdi Büyükada’da Fıstık Ahmet’in lokantasındaki zamanla, Ankara’da kabinenin açıklandığı salondaki zaman aynı mıdır?
-Ya da Gökova’daki balıkçı “Kambur Tahir”in zamanıyla, CHP kurultayındaki delegenin zamanı aynı mıdır?
-Faturasını ödeyemediği için elektriği kesilen öğretmenin yaşadığı zamanla, Sarayburnu’nun ışıltısına doğru dalıp giden romantizm aynı zamanda mıdır?
-Gevaş’ın bir köy ilkokulunda geçen zamanla, Üsküdar Lisesi’nde geçen zaman aynı mıdır?
-Kandil’de “ölüm emri” bekleyen gençle, Lice’de bir karakolda sabaha karşı “tel boyu nöbeti” tutan gençler... Acaba hangi zaman dilimindedir?
-Filistin’de vücudunun yarısı yanmış bir çocuğun zamanıyla, Bodrum’da, Cannes’da denize giren çocuğun zamanı aynı mıdır?
-Üniversite mezunu işsiz kardeşimin içine düştüğü, “bunalım zamanı”yla, işyerinde can sıkıntısından bilgisayar oyunu oynayan kişinin zamanı aynı şekilde mi akar?
-Suriye’den gelen mültecinin kamplardaki zamanıyla, Kos Adası’ndaki zaman aynı mıdır?
Aynı hızla mı geçer oralarda zaman.
-IŞİD’in elindeki rehineler için geçen zamanı düşünün... Bizim için “1 saniye” o rehine hayatında bir ömür olabilir. Çünkü akrep ve yelkovan acıdan yapılmıştır o saatte.
-Köle pazarlarındaki Ezidi kızların zamanıyla, BM temsilcisinin New York’taki zaman dilimi aynı mıdır?
-Mesela vahşetin başkenti Musul’da zaman bir türlü geçmez. Bodrum’da ise “Ne çabuk akşam oldu” diye sorabilirsiniz
Saate bile bakmaz. Güneşin batışından hatırlarsınız günü.
Güneş orada da batar. Burada da...
Ya da...
-Kliması iyi ayarlanmış bir sinemada, muhteşem bir filmi seyrederken geçirdiğiniz zamanla...
Adı her söylendiğinde, boğazında bir hançer hisseden rehinenin geçirdiği zamanı düşünün..
Saatler, saniyeler, dakikalar aynı mıdır?
Aynı hızla mı akar?
Bir cevabınız var mı?
Yahu ben tam siyaset yazacaktım ki...
Tam 62’inci Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin üyelerini analiz edecektim ki...
Bir Nâzım dizesi aldı götürdü beni.
Farklı bir izafiyet teorisi çıktı. İnsana ve coğrafyaya ayarlı bir izafiyet teorisi.
O yüzden bir hükümet için şöyle diyebilirim: “Kim kurarsa kursun... Kimlerden oluşursa oluşsun.
Yeter ki insanın, her coğrafyadaki bütün zamanlarını hissedebilen bir kabine olsun!”

BÜTÜN KALBİMLE ALKIŞLIYORUM SİZİ

BÜŞRA Ün... Jülide Yıldız... Ayşegül Zararsız... Hakan Güngör... Neşe Aydemir...
Yeni haberim oldu.
ITF Samara Region Open Futures Turnuvası’nda inanılmaz bir başarı aldınız.
Sizleri Antalya’da tanımıştım. Bir tekerlekli sandalyeyle tenis oymamayı denemiştim.
Ne kadar zor gelmişti.
Siz şimdi şampiyon bir ekip olarak göğsünüzde gururla parlayan ay-yıldızlarla dönüyorsunuz.
Bravo size.
Ve elbette Bedensel Engelliler Spor Federasyonu Tenis Milli Takım antrenörü Soner Arıburnu...
Sana ve başkana selam olsun...