Paylaş
Şöyle diyorum:
“Yahu arkadaşlar, bize bir film seyrettiriliyor. Ama aynı perdede aynı anda iki film birden seyrediyoruz. Öndeki oyunla arkadaki replikler bir türlü tutmuyor.”
Nasıl mı?
İşte son iki örnek:
Rusya desteğindeki Esad güçleri İdlib’e doğru saldırıya geçti.
Türkiye, Rusya’yı uyardı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin’le görüştü.
Her görüşme sonrasında, Rusya “ateşkes sözü” verdi.
Son olarak Cumhurbaşkanı Erdoğan, resmen süre verdi.
“Rejim güçleri şubat sonuna kadar çekilmezse gereğini yaparız” dedi.
Ama bir baktık, rejim güçleri bırakın çekilmeyi, yine Rusya desteğinde en hassas nokta olan İdlib’in Serakib ilçesine girdi.
Yani, “Sen merak etme” dedikten sonra yine olan oluyor.
Peki niye aynı perdede aynı anda iki film birden seyrediyoruz?
Kuşkulandığım şey şu:
1) Türkiye haklı olarak bölgede bulundukça, Rusya Esad’dan daha fazla taviz kopartıyor. Hava ve deniz limanlarını sonsuza kadar bir anlaşmayla aldı. Şimdi stratejik alanlar var.
2) Acaba Rusya Esad’a bu şekilde yol vererek, Türkiye’ye karşı Şam’ın elini kuvvetlendirmeye mi çalışıyor? Pazarlık gücünü arttırıp Türkiye ile Şam’ı bir ortak noktaya çekmeye mi çalışıyor?
3) Türkiye her sözünü tutuyor. “Toprak bütünlüğü” diyor. “İnsana değer verelim” diyor. “Terörle mücadele” diyor. Ama bakıyoruz sahneye, aynı perdede iki film birden oynuyor...
RUM KESİMİNDEKİ ÖZEL MÜSTEŞAR
Benzeri bir durumu doğu Akdeniz’de yaşıyoruz.
Önceki gün Kıbrıs’ta kurulan beyaz perdedeki sahne şu:
Kıbrıs Rum kesimine ABD’den çok özel bir ziyaretçi geliyor...
ABD’nin enerji kaynaklarından sorumlu müsteşarı Frank Fannon.
Mr. Fannon yanına Rum enerji bakanını da alarak aynen şöyle diyor:
“Amerikan şirketlerinin faaliyetlerini genişletmeyi hedefliyoruz. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynaklarının geliştirilmesi konusunda Güney Kıbrıs, Yunanistan, İsrail ve ABD’den oluşan 3+1 oluşumu çok önemlidir. Enerji, işbirliği için katalizördür ve Birleşik Devletler, üst düzeydeki taahhütlerine bağlıdır.”
Peki, Fannon’un bu sözleri ile Trump’ın sürekli olarak “Türkiye değerli ortağımızdır” sözünü nasıl birleştireceğiz?
Dedim ya...
Perdenin önündeki filmle arkasındaki replikler birbirine uymuyor.
Aynı perdede iki film var. Birisi önünde, birisi arkasında oynuyor.
Artık aradaki zaman farkı da ortadan kalktı. Otuz iki tekmili birden oynatılıyor.
ENKAZDAKİ SESSİZ KAHRAMAN
DEPREMLER, facialar yaşandıktan bir zaman sonra, doğal olarak medyanın oradaki ağırlığı azalır. Kameralar çekilir, ajansların haber sayısı düşer.
İşte tam o günlerde gördüm.
Manisa Akhisar’dan bir fotoğraf...
Akhisar Belediyesi’nden bir kadın görevli nasıl da tutuyor gözü yaşlı kadının elini...
Yok, elini değil, kalbini tutuyor...
Arkadaşlar...
Bu enkazları fotoğraftaki işte bu sevgi kaldıracak.
BİR SESSİZ KAHRAMAN DA YABAN HAYATINDAN
Son zamanlarda jandarmamızdaki gelişmeleri hayretle ve hayranlıkla izliyorum.
Nereden nereye...
Jandarma denilince karakol, kelepçe, cop, Toros gelirken aklımıza...
Neler görüyorum.
İşte... Yozgat’ın soğuktan buz kesmiş dağlarında yaban hayvanlarına tohum ve ekmek bırakan jandarmamız...
İşte... Güneydoğu’da ev ev gezip yer sofralarında kadına şiddete karşı, çocuk gelinlere karşı devletin desteğini, medeni kanunu ve insan haklarını anlatan jandarma kadınlarımız...
İşte... Antalya’da bir köyde kaçak avlanmış bir yabankeçisini sırtına vurmuş, merkeze götüren o jandarmamız...
Ve işte, çığdan depreme her felakette yardıma koşan jandarma...
Tabii buraya kriminal başarılarını yazmaya kalksam yetmez. Kimi zaman mevsim işçisi kılığında katili yakalıyor... Kimi zaman maden mühendisi kılığına girip azılı çeteleri yakalıyor...
Beni daha çok çevre ve hayvan seven, milletin yardımına koşan kahramanlar ilgilendiriyor.
Jandarmadaki bu çağdaş değişimi alkışlıyorum...
Paylaş