Paylaş
Aselsan’da mühendislerin esrarengiz ölümleri üzerine sorular sorduk.
“Yok bir şey, çocuklar bunalım geçirdi” dediler.
Ama dün bir baktım, FETÖ soruşturmaları nedeniyle tutuklanan eski Savcı Murat Demir mahkemede şaşırtıcı şeyler söylüyor.
Murat Demir, 2011’de Aselsan’daki mühendis ölümlerini soruşturan savcıdır.
Bakın mahkemede ne diyor:
“Aselsan’da çalışan mühendislerin ölümü ile ilgili soruşturmayı 2011 yılından itibaren yürütmeye başladım. Bu dosyada, ölen mühendis Hüseyin Başbilen’in intihar etmiş olamayacağına dair raporu dosyaya koydurdum. Yine Hüseyin Başbilen’le ilgili adli tıptan rapor talep edip bu raporun dosyaya girmesini sağladım. Bu dosya ile ilgili aktif şekilde çalışırken tayinim çıktı. Dosya elimden alındı. Bu dosyada bazı şüpheli durumların ortaya çıkmasının engellenmesi için tayinimin çıkartıldığını düşünüyorum. Bu tayinimde yine FETÖ örgütünün mensuplarının rolü olduğunu düşünüyorum.”
Şu cümleyi bir kez daha yazıp altını çiziyorum:
“Mühendis Hüseyin Başbilen’in intihar etmiş olamayacağına dair raporu dosyaya koydurdum. Yine Hüseyin Başbilen’le ilgili adli tıptan rapor talep edip bu raporun dosyaya girmesini sağladım...”
Peki ne olacak şimdi?
Eski savcı Demir’in bu ifadesi üzerine alternatifleri sıralarsam:
1) Savcı Aselsan soruşturması sırasında FETÖ tarafından tayini çıkartıldığını söyleyerek, kendisinin FETÖ’cü olmadığını ispat etmeye çalışıyor. Kendisini kurtarmak için böyle söylüyor olabilir...
2) Acaba neden onca yazı yazdığımız halde savcı bu konuda o günlerde tek kelime etmedi?
3) Dosyadaki o rapor ne oldu?
Adli Tabip’ten gelen rapor ne diyordu?
4) Acaba savcı Demir dosyanın bir soruşturmaya dönüşmesini engellemiş olabilir mi?
5) Her durumda dosyada Başbilen’in intihar etmediği yolunda bir rapor olduğu ortaya çıkıyor. Bu da dosyanın yeniden gündeme gelmesine neden olabilir.
BAŞBİLEN MUAMMASI
Hüseyin Başbilen önemli projeler üzerinde çalışıyordu.
- Uzak mesafede daha etkili keskin nişancı tüfeği... Milli Tank Projesi ve F-16’nın nişan sistemleri üzerinde çalışıyordu.
Başbilen, arabasında boğazı ve bileği kesilmiş olarak bulunmuştu. İntihar üzerinde durulmuştu. Ancak savcı Demir’in bu ifadesiyle dosyada farklı bir rapor olduğu ortaya çıkıyor..
Bir süre önce Aselsan’da bir FETÖ soruşturması açılmış ve bazı isimler gözaltına alınmıştı...
KIYILARDA YETKİLİ KURUM ÇOK AMA YETKİYİ KİM KULLANACAK?
DÜN sahillerdeki gelişmeleri aktarmıştım.
İmar Kanunu’nun 32’nci ve 42’nci maddelerinin işgalciler lehine boşluk yarattığını yazdım.
Şimdi bir başka nokta.
Sahillerle ilgili o kadar çok kurum var ki. Vatandaş işlemini hangisinde tamamlayacağını bilemiyor.
Kararı kim verecek. Birisi verse diğeri olmaz diyor. Sonunda top ortada kalıyor. Sonuç mahkeme...
Özel çevre, kültür varlıkları, belediyeler, valilik, Çevre Bakanlığı...
Belediyelerin kıyı kenar çizgisi yapma yetkisi yok. İmar yetkisi yok. Çevre bakanlığı yetkili. Ama yıkım için belediyelere görev verilmiş.
Yıkım görevi yüklenen belediyelerin denetim ve yıkım için karasal ve deniz altyapısı yok. Bütün bunlar yeni bir düzenlemeyi gerektiriyor.
TATİL HAYALİ DEPREMİ YENDİ, BODRUM UÇAKLARI FUL
TELEVİZYONLAR saatlerce yayın yaptı.
Deprem... Tsunami... Korku...
Sele kapılan arabalar, batan tekneler.
Zangır zangır titreyen duvarlar. Yıkılan tavanlar.
Koşan, kaçan insanlar.
Geceyi sokakta geçiren insanlar.
Ve en önemlisi “Bodrum boşalıyor” haberleri...
Ama dün baktım Atatürk Havalimanı’ndan yine peş peşe Bodrum uçakları kalkıyor.
Hem de nasıl..
Ful. Hatta fazladan bilet satıldığı için tartışmalar bile var...
İnsanlar güle oynaya Bodrum’a gidiyor...
Yani...
Tatil hayali, deprem korkusunu yenmiş...
SON 24 SAATTE YAŞANANLAR
Paylaş