Sayın Genel Başkanım; yıllarca beraber olduk. Yıllarca ayrı düştük. Ama şimdi bir kez kucaklaşmadan ayrılmak olmaz. Milletimiz de böyle bir kucaklaşma bekliyor.
Ulusumuzun birliği ve bütünlüğü için. Cumhuriyetimizin geleceği ve demokrasimizin esenliği için. Halkımızın dirliği, düzeni için. Türkiye’nin şerefi ve onuru için. Sayın Ecevit, Sayın Genel Başkanım artık ayağa kalkın. Milletçe kucaklaşmak istiyoruz...
TÜRK sosyal demokrat hareketinin iki önemli ismi; Ecevit ve Baykal.
CHP üzerinde başlayan ve bitmeyen mücadele, ayrılıklar, kurultaylar, bölünmeler... Son dönemde Ecevit-Baykal mücadelesi. Kırmadan, düzeyi düşürmeden süren o mücadele. Ve şimdi Bülent Bey bir hastane odasında yatıyor. Karaoğlan için bir defter açıldı. Sevenleri yazdı, kendisine haksızlık ettiğini düşünenler o defterde özür diledi.
Ama bir kişi var ki, o deftere hiçbir şey yazmadı. Çünkü haberi duyar duymaz gitmişti ve defter henüz açılmamıştı. Deniz Baykal’dan söz ediyorum.
DÜŞÜNME SÜRESİ İSTEDİ
Ve önceki gün bir sohbet sırasında Deniz Bey’e çok insani bir soru sordum:
- Sayın Baykal, siz gittiğinizde Ecevit için defter henüz açılmamıştı. Eğer o defter orada olsaydı ne yazardınız, çok merak ediyorum.
Deniz Bey bu soru karşısında biraz durdu. Elbette hemen bir cevap vermesini beklemiyordum. Yıllarca süren bir ilişki, ayrılıklar, mücadeleler kolay değil. Bu yüzden hemen devam ettim:
-Tabii buna hemen cevap vermenizi beklemiyorum. Çünkü duygusal bir durum da var. İsterseniz biraz düşünün ve bana öyle bir metin verin.
HÜZÜNLÜ BİR SESLE ARADI
Baykal, "Evet" dedi ve ekledi:
-Kolay değil Fatih... Biraz düşünüp seni arayacağım. Doğrusu benim için de kolay bir bekleyiş değildi. Türk solunun iki ismi. Ve böyle bir duygusal ortam...
Ve aynı gün, gece saat 23.30 sıralarında Deniz Bey aradı. Hüzünlü bir sesle "Bir şeyler karaladım" diye başladı. İşte Baykal’ın, Ecevit için açılan deftere yazacakları:
"Sayın Genel Başkanım;
Yıllarca beraber olduk. Yıllarca ayrı düştük.
Ama şimdi bir kez kucaklaşmadan ayrılmak olmaz. Milletimiz de böyle bir kucaklaşma bekliyor. Ulusumuzun birliği ve bütünlüğü için. Cumhuriyetimizin geleceği ve demokrasimizin esenliği için.
Halkımızın dirliği, düzeni için.
Türkiye’nin şerefi ve onuru için. Sayın Ecevit, Sayın Genel Başkanım, artık ayağa kalkın.
Milletçe kucaklaşmak istiyoruz..."
ECEVİT ALFABESİ
Evet, işte bir dönemin o müthiş beraberliğinin ve muazzam mücadelesinin sonunda Baykal’ın Ecevit’e yazdıkları. Dikkat ettim, Baykal "esenlik" ve "dirlik" gibi kelimeleri özellikle kullanmış. Yani "Ecevit alfabesi"nden kelimeler kurmuş. Ve en önemlisi Baykal, Ecevit’e "Genel Başkanım" diye hitap ediyor. Böylece Ecevit’i yalnızca DSP’nin değil, tüm solun onursal başkanı ilan ediyor.
Deniz Bey’in bu yazdıkları bana bir süre önce DSP Genel Başkanı Zeki Sezer’in şu sözünü hatırlattı:
-Sol partiler olarak seçimde işbirliği yapmalıyız.
Sezer bu düşünceyi iletirken Ecevit’in hastalanmadan önce bunu kendisine söylediğini açıklamıştı. Yani Ecevit’in de bir "kucaklaşma isteği" içinde olduğunu Sezer’in bu sözlerinden anlıyoruz. Peki Baykal’ın Ecevit için yazdıkları acaba bu kucaklaşmayı başlatabilir mi?