Paylaş
BU kadar mı çabuk çekilir silahlar.
Bu kadar mı çabuk kurulur ölüm tuzakları.
Bu kadar mı çabuk polis asker demeden o alçakça saldırı başlar.
Bu kadar mı çabuk verilir “Saldır, yak ve yık” talimatları..
Şurası açık...
Siyaset stratejik hata yaptıysa eğer...
Kandil rol icabı susuyormuş demek ki.
Eli tetikte bekliyormuş zaten.
Bu yüzden diyorum ki...
Kandil HDP’ye de süre vermiş.
Yani HDP bu kadar çok oy alınca, belli ki Kandil rahatsız olmuş.
Dağdaki güç ovadaki siyasete yenilecek diye korkmuş demek ki.
Evet şimdi daha iyi anlıyorum.
Kandil HDP’ye süre vermiş.
Bir hükümet kurulur da çözüm süreci ilerlerse diye korkuyormuş.
Ve işte bu yüzden daha ilk fırsatta hemen cinayetlere başladı.
Halk ölsün ki nefret yükselsin.
HDP’yi de çizdi böylece.
Çünkü demokrasi onların varlık nedenini ortadan kaldıracaktı.
Parlamenter mücadele dağdakini etkisiz hale getirecekti.
Şu geldiğimiz noktaya bakın.
Çözüm süreci... Dağdan indirme projeleri.
Akil adamlar...
Oslo süreçleri...
Öcalan’ın silahları bırakma ve barış çağrısı.
Dolmabahçe bildirisi.
Ne oldu şimdi?
Yeniden savaş günlerine döndük.
Terör günleri.
Gündelik lügatimizden uzaklaşan “sorti”ler, “alarmlar” geri döndü.
“Şehit”... “Operasyon”... “Baskın”... “Birlikler kaydı”... Sabaha karşı....
Geri döndüler...
Silah tüccarları... Uyuşturucu tacirleri...
Demokrasi düşmanları...
Irkçılık...
Geri döndüler...
Türkiye yeniden o “çıkmaz sokak”ın “mecburi istikameti”ne çeviriyor rotasını.
Şimdi çıkıp herkes “kabahat kimde” tartışmasına girebilir.
Yok hükümetin hatası...
Yok yabancılar “tezgâh kurdu”... PKK’nın oyunu...
Yok “Öcalan ne yapıyor?”
Peki şimdi ne olacak?...
PARLAMENTO GÖREVİ
Şimdi ‘kabahat kimde’nin zamanı değil...
Muhatap parlamentodur.
Ve millet iradesiyle oluşan bu parlamento...
Memleketin her yerinden yine “evlat acıları” gelirken, koalisyon için bilek güreşiyle vakit geçirmemelidir.
Sen-ben tartışmaları...
“Kim ne kadar bakanlık alır” hesapları yerine...
Memleket sevdası için özveriyle çalışacak bir hükümet kurulmalıdır.
Eğer kuramıyorlarsa... Yeniden seçim var... Tamam, o da mümkün...
Ama aynı zamanda millete “Sen iyi karar veremedin” demek gibi bir şey bu.
Milletvekilleri bu parlamentoda milletin sorumluluğunu taşıyorsa eğer...
Benim bu güzel memleketimin, bayrağımın, huzurumun, evlatlarımın sorumluluğu da onlarda.
O isimler susarsa...
BAŞINDAN beri izlediğim çözüm sürecinde Cumhurbaşkanı Erdoğan kadar Abdullah Gül ve Dengir Mir Mehmet Fırat’ın iyi niyetli çabaları vardır...
Hüseyin Çelik, Beşir Atalay çok uğraştılar...
Ve elbette Demirtaş, Sırrı Süreyya Önder... Ahmet Türk... Sırrı Sakık var... En önemlisi ve kim ne derse desin... Devletin çözüm sürecini paylaştığı Abdullah Öcalan var...
Acaba şimdi bu isimler ne düşünüyor?
Anamuhalefet kim olur
MHP anamuhalefet olmayı istiyor ya...
AK Parti-CHP anlaşır da...
HDP desteklemediğini açıklarsa...
O zaman anamuhalefet kim olur?
MHP’nin de HDP’nin de 80 vekili var...
Bir okurum yazmış...Bir milletvekili daha HDP’ye geçerse Bahçeli ne yapacak?
Bu soru komik gelebilir...
Ama gerçek...
Paylaş