Allah’ım bu bizim küçük Ada’mız mı

1) Anneanne Nadire Kıt’a, gazetedeki fotoğrafı gösteriyorlar.

Haberin Devamı

Nadire Hanım, askerin omzuna başını koymuş çocuğu görünce tutulup kalıyor.

Allah’ım bu bizim küçük Ada’mız mı

Masmavi boncuk gözlü, altın sarısı saçlı bir çocuk.

Enkazdan yeni çıkartılmış ve başını bir askerin omzuna dayamış bakıyor.

Nadire Hanım gözyaşlarıyla soruyor:

- Allah’ım, bu bizim küçük Ada bebeğimiz mi?

- Evet evet, çok benziyor...

Bütün aile heyecan içinde.

Çünkü Hatay depreminde küçük Ada ile babası ve annesinden haber alınamamıştı.

Merve ve Haydar Mursaloğlu çifti küçük Ada’yla birlikte o feci depremde kaybolmuşlardı.

Hatay’ın Akevler Mahallesi’ndeki Iraz Apartmanı’nda yaşıyorlardı.

Allah’ım bu bizim küçük Ada’mız mı

Haberin Devamı

Ve her birimizin içini yakan o deprem gecesi mahalle enkaza dönmüştü.

Günlerce enkaz altında onları aradılar.

Bir ses, bir işaret... Ama yok. Cesetlerine bile ulaşamadılar.

Allah’ım bu bizim küçük Ada’mız mı

Umutlar tükenmişti.

Ateş düştüğü yeri yakmış, bütün aile perişan olmuştu.

Büyükanneler, dayılar, halalar, teyzeler, dedeler fotoğraflara bakıp gizli gizli ağlıyorlardı.

Ama hâlâ bir umut, inceden inceye kalplerde atıyordu.

Allah’ım bu bizim küçük Ada’mız mı

Ve işte önceki gün...

Basında çıkan deprem fotoğraflarını tarayan bir aile yakını, askerin omzunda bir küçük çocuk fotoğrafı görüyor.

Boncuk gibi mavi gözleri, altın sarısı saçlarıyla bir çocuk.

O kadar çok Ada’ya benziyor ki...

Aile fotoğrafın karşısında büyülenip kalıyor...

Anneanne gözyaşlarını tutamıyor.

“Allah’ım, ne olur bari yavrumuzu bize bağışla.”

- Acaba bu çocuk gerçekten Ada mıydı?

- O kadar çok benziyordu ki.

Defalarca fotoğrafları karşılaştırdılar. Bir daha, bir daha baktılar.

Bütün aile seferber oldu.

Haberin Devamı

Eğer askerin omzundaki o çocuk Ada’ysa nasıl bulacaklardı? Çalmadık kapı bırakmadılar.

Şimdi soru şuydu:

“Acaba askerin omzundaki çocuk şimdi neredeydi?”

Evet arkadaşlar...

Bir büyük tesadüfle ailenin gördüğü fotoğraf benim köşe yazımda yer almıştı.

Allah’ım bu bizim küçük Ada’mız mı

2) ASKERİN OMZUNDA MİLLETİN KOLLARINDA

O gün şöyle yazmışım:

“Sarılmış babasına sarılır gibi...

Askerin kollarında.

Yani milletin kollarında...

Böylesine muazzam bir felakette...

Böylesine büyük bir faciada...

Ben eminim ki bölgedeki askerimiz de polisimiz de depremin ilk anından itibaren elinden geleni yapmaya başladı.

İşte askerin omzundaki çocuğun bakışı budur arkadaşlar...”

3) NE OLUR YARDIM EDİN

Sonunda çaresiz kalan aile karar verdi. Ve bana ulaştılar. Şunu soruyorlardı:

Haberin Devamı

- Fatih Bey acaba köşe yazınızdaki bu fotoğraf size nereden geldi?

Fotoğraf yanlış hatırlamıyorsam MSB’den gelmişti.

Hemen Milli Savunma Bakanlığı basın müşavirliğini aradım.

Durumu ilettim. Sağ olsunlar anında araştırmaya başladılar.

Şimdi hep birlikte bir “ses” bir “cevap” bekliyoruz.

Allah’ım bu bizim küçük Ada’mız mı
Merve ve Haydar Mursaloğlu

4) KİMSESİZ ÇOCUKLAR

O günlere dönünce, özellikle Emine Erdoğan’ın enkazdan kurtarılan çocuklarla ilgili hassasiyetini hatırlıyorum. Özel olarak ilgilenmişti. Kaç çocuk ailesine kavuşabilmişti, bilemiyorum.

Ama şimdi buradan Emine Hanım’a da bir çağrıda bulunmak istiyorum:

- Hanımefendi lütfen yardımcı olunuz. Belki bir çocuğu ailesiyle buluşturabileceğiz. En kötü durumda bir anneannenin içindeki o zalim kuşkuyu kaldıracağız...

Çünkü o çocuk bulunursa...

Haberin Devamı

Ada olup olmadığı anlaşılacak.

Ama çocuk acaba hangi devlet kurumuna verildi?

Ya da bir aile yanına mı?

Elbette o fotoğraftaki çocuk Ada da olmayabilir.

Ama yine de bir umut işte.

Ve bana göre de çok benziyor.

Hatta bu köşeyi birlikte paylaştığımız editör Pelin Akaydın’a da sordum:

- Pelin bir de sen bak, benzemiyor mu?

- Gerçekten de çok benziyor...

Evet arkadaşlar... İşte fotoğraflar.

Siz de bakın karşılaştırın.

Askerin omzundaki çocuk Ada’ya benzemiyor mu?

Yazarın Tüm Yazıları