Paylaş
TÜRKİYE’nin Doğu Akdeniz’den Batı’ya doğru başlattığı “meltem diplomasisi” tatlı esintilerle devam ediyor.
Yıllardır kriz yaşadığımız Yunanistan’la yakınlaşma.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Atina gezisi.
Tatbikat fırtınalarının estiği Ege’ye, meltem rüzgarlarını getiriyor.
Özellikle Ege’de Türk ve Yunan jetleri arasında yaşanan “it dalaşı”na son verilmesi talebi etkili oluyor.
Ardından yakın adalara vize kolaylığı.
Geldik bugüne...
Önceki gün Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Mısır’a yaptığı ziyaret, bölgede enerjiden turizme, müteahhitlikten savunma sanayisine kadar yepyeni kapılar aralıyor.
Hatırlayacaksınız...
Yunanistan Türkiye karşıtlığı için Mısır, İsrail, Yunanistan, Fransa başta olmak üzere bir dizi enerji anlaşmaları imzalamıştı.
Buna karşı;
Ankara’nın Libya ile imzaladığı Akdeniz’de Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması çok önemli bir hamleydi.
Yine hatırlayalım;
Bu anlaşma sonrasında Türk savaş gemileri Libya ve Kıbrıs açıklarında defalarca Fransız donanmasına ait gemilerle burun buruna gelmişti.
Karşılıklı tatbikatlar yapıldı.
Sonuçta Türkiye hak ve menfaatlerinden taviz vermeyeceğini göstermiş oldu.
Ardından diplomatik temaslar başladı.
Suriye ile de perde arkasında temaslar sürüyor.
Yakında pozitif bir haber alabiliriz.
Özetle;
Doğu Akdeniz’den Ege’ye...
Oradan Batı Akdeniz ve Afrika’nın kuzeyine doğru bir “meltem diplomasisi” başladı ve sürüyor.
Böylece Ege ve Akdeniz’de yaşanan “diplomatik fırtınalar” diniyor.
Yerini tatlı tatlı esen melteme bırakıyor.
Dahası da var.
BEYOĞLU’NDAN TUNUS’A
Ve önceki gün Tunus Büyükelçiliğimiz için bir atama yapılıyor.
Beyoğlu eski Belediye Başkanı Misbah Demircan.
Misbah Demircan, Beyoğlu için yalnızca bir belediye başkanı değildi.
Değişik dinlerin bir arada yaşadığı, ibadetlerin saygıyla örüldüğü Beyoğlu’nda o kadar güzel toplantılar düzenliyordu ki...
Konsoloslar, değişik inançların temsilcileri orada toplanıyor, resmen bir beyin fırtınası yaşanıyordu.
Diplomasinin, dostluğun, inanç ve fikirlerin buluştuğu toplantılardı.
Her defasında bir konuşmacı olur soruları cevaplardı.
Doğrusu o toplantılardan çok yararlanmıştık.
İşte bu nedenle Demircan yalnızca bir belediye başkanı değildi.
Aynı zamanda insanlara dokunmayı bilen bir diplomattı.
Şimdi o yeteneğini ve sıcaklığını büyükelçi olarak Tunus’a taşıyor.
Ancak...
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bu atamasını yalnızca bir “vefa” duygusu olarak algılamamak gerekir.
Çünkü Demircan İlahiyat Fakültesi’nde okurken Arapça eğitimini yükseltmek için 5 yıl Tunus’ta Habib Burgiba Akademisi’nde dil eğitimi almıştı.
Yani hem ilişkileri hem de Arapçası kuvvetli bir büyükelçi olarak oraya gidiyor.
Eminim Tunus Dışişleri Bakanlığı ve Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said ile çok sıcak ve yakın ilişkiler kuracaktır.
Demircan daha önce Kültür ve Turizm Bakan Yardımcılığı’nı da başarıyla yapmıştı.
Bunu da eklersek, Türkiye ile Tunus arasında bir “kültür elçiliği”de oluşuyor demektir.
Tunus;
Libya, Cezayir, Fas, İspanya, İtalya, Fransa ekseninde Akdeniz’e çok hakim bir ülke olarak yeni dönemde önemli bir merkez haline gelebilir.
Özellikle Afrika ve Avro-Akdeniz ülkeleri arasında bir “makul merkez” olabilir.
Bu nedenle de böyle bir diplomatik merkeze Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçmişte yakın çalıştığı;
Klasik diplomatlığın ötesinde bir ismin atanması etkili olacaktır.
Evet, önümüzdeki dönemde Doğu Akdeniz’den Ege’ye, oradan Batı Akdeniz’e doğru başlatılan “meltem diplomasisi”nde yeni gelişmeleri izleyeceğiz.
Sonuçta;
İsrail’in bu katliamları durdurması dileğiyle;
Savaş gemilerinin değil;
Barış yelkenlerinin meltemle dolduğu bir Akdeniz’e doğru;
Umarım Türkiye’nin başlattığı bu “meltem diplomasisi” Akdeniz’e huzur getirir.
Paylaş