Uçtu uçtu Fly uçtu

TÜRKİYE'de iç hat uçuşlarında ‘‘özel şirketler’’ atağa geçti ve buna bağlı olarak bir ‘‘indirim’’ furyası başladı.

Dünya ölçeğinde komik denebilecek fiyatlara iç hatlarda uçmak mümkün olabilecek.

Ancak ben bu işin ‘‘nihai faturasının’’ Türkiye açısından kötü olacağından ürkmeye başladım. Bu ‘‘indirimli’’ uçuşlar, korkarım ki, sonunda bize ‘‘bindirim’’ olarak geri dönecek.

Çünkü son derece ciddi bir iş olan sivil havacılığın Türkiye'de ‘‘cılkı’’ çıkacak gibi duruyor.

Bu kanıya nereden kapıldığımı gelin size aktarayım. Türkiye'de ‘‘tarifeli iç hat uçuşu’’ yapabilmek için Ulaştırma Bakanlığı'ndan alınması gereken bir ‘‘işletme ruhsatı’’ var.

Bu işletme rahsatının da bir bedeli var. Geçmişte dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in kardeşinin de aralarında bulunduğu bir grup, bu ‘‘işletme ruhsatını’’ indirimli bir şekilde almaya çalışmış, benim bu konuyu köşeme taşımam sonrasında kızsak da, sevsek de ‘‘son derece namuslu’’ olduğu konusunda tek bir kelime edemeyeceğimiz Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz bu girişimi durdurmuştu. Ancak şimdi Ulaştırma Bakanlığı'nda bir ‘‘Enis Öksüz’’ olmadığı için bu gibi ‘‘özel’’ işlemler yapılabiliyor..

Nasıl mı? Anlatayım.

İndirimli uçuşlarda öncülük edeceğini söyleyerek ‘‘İç ve Dış Hatlarda Tarifeli Seferlerle Yük ve Yolcu Taşımacılığı’’ yapmak isteyen bir şirket var. Adı Fly Air. Şirket söz konusu ruhsatı almak için Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'ne başvurdu. Bu ruhsatın alınabilmesi için bakanlığın uyguladığı prosedür gereği 1 milyon dolarlık bir teminat mektubunun Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü'ne verilmesi gerekiyor.

Fakat her nedense Fly Air için bu uygulamada bir esnekliğe gidiliyor ve 1 milyon dolarlık teminat mektubunu bulamayan Fly Air'in 800 bin dolarlık teminat mektubu, eksik kalan 200 bin doları ise ‘‘senet’’ olarak vermesine izin çıkıyor. Bir devlet kuruluşu son derece gayri ciddi bir biçimde ‘‘hatır senedini’’ teminat olarak kasaya koyuyor.

Bu kararın altında genel müdürün, müsteşar vekilinin ve yardımcısının son olarak da Bakan ‘‘meşhur’’ Binali Yıldırım'ın imzası var. Siz bu işi yapan bir devlet kuruluşunun ciddiyetine inanır mısınız? Siz 200 bin dolarlık teminat mektubunu bile bulamayan bir şirketin milyonlarca dolarlık uçaklarla sağlıklı bir operasyon yapacağına güvenir misiniz?

Rusya’dan bir siyaset ticaret hikáyesi


DOLARIN geçen hafta ani yükselişinin nedeni olarak gösterilmesi dışında Türkiye'de çok yankı yapmadı ama komşumuz Rusya'daki Yukos Petrol Şirketi skandalı, dünyada epey tartışıldı.

Size bu konuyu biraz anlatayım, Türkiye ile ilgisi var ise siz değerlendirin.

Rusya 1990'lı yıllarda çok hızlı bir özelleştirme dönemi geçirdi. Bu dönemde Rusya'nın dev ama verimsiz şirketleri ‘‘sağlıksız’’ ama ‘‘hızlı’’ bir özelleştirme politikasıyla elden çıkarıldı.

Yukos Petrol Şirketi de bunlardan biriydi.

Yukos'un özelleştirilmesi Mikhail Khodorkovsky adında bir bürokrata verildi.

Khodorkovsky şirketi Batılı devlere satacak ve ülkeye gelir sağlayacaktı.

Ancak Khodorkovsky şirketi yabancılara satmadı. Şirketi teminat göstererek 300 milyon dolar kredi buldu ve Yukos'u kendisi ‘‘kapattı’’.

O dönemde ‘‘devlet mallarının’’ üzerine konmak Rusya'da çok modaydı ve bunlar kısa sürede büyük güç haline gelip Rusya'da ‘‘oligarşi’’ olarak adlandırılan kesimi oluşturdular.

Yukos Petrol kısa sürede bunlar arasından sivrildi ve milyarlarca dolarlık bir dev haline geldi.

Yeltsin döneminde bu şirketler alabildiğine hüküm sürdüler ve büyüdüler.

Bankalar, medya kuruluşları ‘‘oligarşi’’ denilen bu ‘‘yeni zengin’’ grubun elindeydi.

Putin başkanlık koltuğuna oturunca karşısındaki bu güçten rahatsız oldu.

Karanlık servet, ülkenin en büyük gücü haline gelmişti.

Bu güce karşı Putin mafyalaşmaya başlayan eski KGB elemanları topladı. ‘‘Siloviki’’ adı takılan bu grup Putin'in ‘‘Demir Yumruk’’u olacaktı.

‘‘Silovikiler’’ bu şirketlerin hükümranlığına yönelik baskı uygulamaya başladılar ve bu kuruluşların ‘‘ticaret’’ dışındaki alanlara girmemesini sağladılar.

Çoğu bu talebe uydu. Ancak Mikhail Khodorkovsky 8 milyar dolarlık şahsi serveti, ABD'de ve Avrupa'daki çevresine güvenerek Putin'in ‘‘Silovikiler’’ine boyun eğmedi.

Bir yandan Exxon Mobil, Chevron gibi devlerle ortaklık görüşmeleri yapıyor, bir yandan da Rusya siyasetine etki edebilmek için Duma'nın cebine rüşvet pompalıyordu.

Üstelik Putin'in politikalarını da sert biçimde eleştiriyordu. Putin bu tavrın örnek teşkil etmesinden, oligarşinin kendisine karşı ayaklanmasından ve Khodorkovsky'nin siyasete bulaşmasından ürktü.

Ve Putin'in eski KGB'ci Silovikileri 8 milyar dolarlık Khodorkovsky'yi kendi özel jetinin içinde yakalayıp bir hücreye attılar.

Putin böylelikle hem halkının parasını emen ‘‘ahlaksız’’ bir işadamından, hem de kendisine karşı oluşabilecek bir ‘‘paralı muhalefetten’’ aynı anda kurtuldu. Yukos'un yüzde 40 hissesine de devlet adına el koydu. Sonuçta bu işten Putin kárlı çıktı ama ‘‘fakir’’ Rus halkı da bir soyguncudan kurtulmuş oldu.

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?


Iraklı Kürtler komşularının ABD değil, Türkiye olduğunu unutmadığı zaman.
Yazarın Tüm Yazıları