Teke Tek

Fatih ALTAYLI
Haberin Devamı

Verdiyse o verdi sıkıysa hesap sor

Türkiye'de pek çok saygın kurum son 20 yıl içinde hızlı bir erozyona uğradı.

TEMA yalnızca toprak erozyonu ile uğraştığı için bu saygınlık erozyonu sürüyor.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel bu erozyonun önemli müsebbiblerinden biri.

Dün dündür bugün bugündür'le başlayan tutarlılık yolunda, verdimse ben verdimlerle ilerleyen Demirel'in son marifeti devlet sanatçılığı unvanlarını dağıtırken ortaya çıktı.

Bu unvan Türkiye'yi uluslararası alanda temsil etmiş ve evrensel saygınlığa sahip sanatçılarımıza verilen büyük bir onurdu.

Ta ki Demirel bu konuya el atana kadar.

Reisi Cumhur Hazretleri önceki gün yeni devlet sanatçılarımızı açıkladı.

Toplam 72 isim.

Neye göre seçildiği, hangi kriterle belirlendiği belli olmayan 72 isim.

Uluslararası olma özelliği taşıyan birkaç kişi var içlerinde.

Evrensel kabul görmüş olanların sayısı da o kadar.

Demirel tek bir hamleyle bu büyük onuru da yerle bir ediyor.

Cumhubaşkanı'nın açıkladığı liste daha çok Demirel'in ‘‘Top 72’’ listesi gibi.

En sevdiği sanatçılar.

Ancak devlet sanatçılığını getiren kriterler unutulmuş.

Demirel'in canı öyle istemiş.

Ne diyebiliriz ki?

Demirel bu... Canının istediğine babasından miras kalan Çankaya Köşkü'nün bahçesini, canının çektiğine devlet imkânlarını, ihtiyaç duyan dostlarına devletin paralarını, sevdiği sanatçılara da devlet sanatçılığını veriverir.

Sonra da, ‘‘Verdimse ben verdim’’ der. Biz de susarız.

Ne diyebiliriz ki? ‘‘Süleyman Bey verdiğin babanın malı mı ki, sorgusuz sualsiz veriyorsun? Ayıp değil mi? Böyle yaparak hak edip de alanlara ayıp etmiyor musun?’’ diye sormak haddimize mi?

Aleni nedir, adalet nerededir?

MAHKEMELERİMİZİN Necmettin Erbakan ile ilgili verdiği beraat veya takipsizlik kararları hep ilginç ama mantıksız ve hatta yasadışı nedenlere dayanıyor.

Erbakan'a daha önce hakkında açılan bir davada takipsizlik kararı isteyen DGM başsavcısının gerekçesi ‘‘zamanaşımı’’ olmuştu.

Oysa Anayasa çok açık bir biçimde, dokunulmazlık altında geçen sürelerin zamanaşımına sayılamayacağını belirtiyordu.

O günlerde bunu yazdım.

Karşılığında DGM Başsavcısı Cevdet Volkan beni dava etti.

Dava bitsin, Cevdet Volkan hakkında yazacağım daha çok şey var. Onları şimdilik bir kenara koyuyorum.

Erbakan, geçtiğimiz günlerde de yine hakkında açılan bir davada beraat etti.

Mahkeme heyeti beraati, ‘‘Erbakan'ın söylediği sözlerde suç unsuru vardır. Ancak bu konuşma aleni olarak yapılmamıştır’’ diye açıklandı.

Erbakan'ın aleni olarak söylemediği suç unsuru sözler 10 televizyon, 50 radyo kanalında kendi sesinden yayınlanmış.

Bütün gazetelerde birinci sayfadan duyurulmuş.

Erbakan bu sözleri söylerken yanında pek çok gazeteci ve kamera varmış. Ancak mahkeme bunları önemsemiyor ve ‘‘Suç unsuru olan sözler aleni olarak söylenmemiştir’’ diyerek kestirip atıyor.

Mahkeme heyetine sormak isterim, aleni nedir diye.

Şaka yapmıyorum. Alenen yapmak nasıl olur?

10 kamera, yüz gazeteci önünde söylenen ve televizyonlarda, gazetelerde yayınlanan sözler aleni değilse, aleni suç nasıl olur?

Bu ülkede kimi insanları kafasının içindeki fikirlerden dolayı yargılayacaksın, hapse atacaksın. Kimilerinin ise ortalık yerde açıkladığı fikirler suç içerse bile aleni olmayacak?

Nasıl iştir bu? Nasıl bir adalettir?

Ama ne bekliyoruz ki!

İşte Hürriyet'te bir haber.

Yargıtay 8. Ceza Dairesi üyesi Muhittin Mıhçak. Evinin inşaatını belediye desteğiyle sürdürüyor.

Sonra da Tayyip Erdoğan'ın lehine tek oy Mıhçak'tan çıkıyor.

İşte adalet...

Su küçüğün, hükümet büyüğün

DEMİREL'in hükümeti kurma görevini Ecevit'e vermesi DYP ve Fazilet'i kızdırdı.

Çünkü onlar sıranın kendilerinde olduğunu düşünüyorlardı.

Fakat Demirel'in sırasıyla, onların sırası farklı.

Demirel de görevi sırayla verdi. Ancak Meclis'teki çoğunluk sırasına göre değil, yaş sırasına göre.

En yaşlı lider Ecevit olduğu için ondan başladı.

Sonra sıra Kutan'a gelecek.

dördüncü yazı

Şaibe...

ÇİLLER şaibeli partilerin kuracağı hükümete ayak olmayacağını söylemiş.

Haklı...

Tansu Çiller şaibeli bir hükümette ayak değil, baş olur...

Onun siyasetteki lakabı Bayan Şaibe değil mi?

NE ZAMAN ADAM OLURUZ?

Adaletin yalnızca bir kadın ismi olmadığını anladığımız zaman.



Yazarın Tüm Yazıları