Paylaş
Rahşan Hanım affeder miydi?
Okurlarıma afla ilgili görüşlerini sordum dün. Bu kadar faks geleceğini ben bile tahmin etmiyordum.
Sabah 08.00'den itibaren yağmaya başladı. Genel değerlendirmeyi cuma günü yapacağım. Çünkü okurlara fikirlerini bildirmeleri için 3 gün süre vermiştim.
Ancak gelen fakslar arasında inanılmaz fikirler var. Üstelik de emeklisinden işadamına, öğrencisinden bilim adamına kadar çok geniş bir yelpazede katılım oluyor. O yüzden yazılanlar çok değerli.
Biri şöyle diyor:
‘‘Kaynaşlı'da direksiyon başında uyuyarak 40 yolcunun ölümüne neden olan şoförü de affedelim. Adana'da kartondan evleri yapan müteahhitleri de affedelim. Çocuklara, kızlara ve kadınlara tecavüz edenleri de affedelim.’’
Bir diğeri ise Rahşan Ecevit'e çağrı yapıyor ve diyor ki: ‘‘Rahşan Hanım, isterseniz bu af konusunu evladı bir sapık tarafından hunharca katledilen Sayın Metin Sertoğlu'na sorun. Bakalım ne diyecek?’’
Sevgili Bener Akbaş da ‘‘Bir magandanın piknik yaparken vurduğu kızın anasına, balkonda otururken spor fanatiklerinin kurşununa hedef olan kadının kocasına soralım. Bakalım onlar affediyor mu?’’ diye yazmış.
Hele bir faks var ki, inanılmaz. Tecavüz kurbanı bir kadın okurumdan geliyor:
‘‘Fatih Bey, bana tecavüz eden kişi hâlâ hapiste. Şu an yargılanıyor. Ailesi gelip bana affetmem için yalvardı. Hatta büyük paralar bile teklif ettiler. Para için değil ama ailesinin durumunu görünce affetmeyi düşündüm. Ancak edemedim. Çünkü ağzım affettim dese, içim affetmiyor. Her gece rüyamdan korkuyla uyanıyorum. Her gün defalarca o günü yaşıyorum. Affedemiyorum. Hiçbir kadının böyle bir acıyı yaşamasını istemem ama soruyorum Rahşan Hanım'a. Benim başıma gelen onun başına gelse affeder miydi?’’
Ne dersiniz Rahşan Hanım, affeder miydiniz?
Bırakın onu, biri canınız gibi sevdiğinizi bildiğimiz Bülent Bey'in kılına zarar verse, affeder miydiniz?
Fakslara devam...
Sevgili okurlar, Af Yasası ile ilgili fikirlerinizi yollamaya devam ediniz.
Perşembe gününe kadar süreniz var. Hem düşüncelerinizi öğreniyoruz, hem de düşüncelerinizi geniş kitlelere ulaştırmanızı sağlıyoruz.
Gelen faksları değerlendirdikten sonra DSP Genel Merkezi'ne yollayacağım.
Eyüp Bey, ihale niye iptal edildi?
Geçtiğimiz günlerde Amerika'dan alınacak tütünle ilgili ihale yapılır.
İlk kez şeffaf olarak yapılan ihaleyi Export Leaf ile Hail Cotton adlı firmalar alır ve TEKEL'e son derece düşük bir fiyatla tütün satarlar. İki büyük tütün satıcısı Dimon ve Universal firmaları ise bugüne dek kapalı kapılar ardında tütün satmaya alışık oldukları için fiyatları yüksek bulunur ve ihaleden pay alamazlar.
Ancak ihale bu iki firmanın girişimleriyle iptal edilir.
Ve tekrarlanır.
Cuma günü sonuçlanması gereken ihalede ne olduğu ile ilgili bilgi henüz elime ulaşmadı.
Ancak iptal edilen ihale, Türkiye'nin milyonlarca dolar tasarruf etmesine vesile olmuştu.
Bu kez bir kazık atılıyorsa, hesabını soracağız. Zannederim benden önce de TEKEL'den sorumlu Bakan Eyüp Aşık sorar.
Çünkü bu işler onun bilgisi dışında yürütülmüş.
Teşekkürler değerli okurlar
Ford Otosan ortaklığının İzmit'te yapacağı yatırımla ilgili tartışmalar sürerken kalkıp yazdım:
‘‘Bu iş doğrudur. Yapılmalıdır.’’
Bir tarafta bedava verilen kamu malı, orman diye kıyamet koparılan bir arazi. Üstelik de tarım arazisi olduğu iddia ediliyor. Peşkeş iddiaları, soruşturma önergeleri...
Diğer tarafta dev bir yatırım...
Gazeteci olarak riskli bir durum. Aslında en iyisi görmezden gelmek. Yazma bekle...
Sonra duruma göre tavır al.
Öyle yapmadım. Doğru bildiğimi yazdım. Çok laf edilebilirdi. Bir meslektaşımın dediği gibi ‘‘Koçların adamı’’ yaftası yapıştırılabilirdi. Ama korkuyla gazetecilik yapılmazdı.
Ne PKK'dan, ne şeriatçı alçaklardan, ne de iktidarlardan korktuk.
İki tane satılmışın yapıştıracağı yaftadan mı korkacaktık?
Yazdım.‘‘Bu fabrika yapılmalı’’ diye yazdım.
Bir de benden sonra Ertuğrul Özkök yazma yürekliliğini gösterdi. Dün fabrikanın temelinin atıldığını öğrenince çok keyif aldım.
Doğru olduğuna inandığım bir işe destek vermiştim.
Ve benim için her şeyden daha değerli olan şuydu: Okurlarımın kimi fikrimi paylaşmış, kimi yanlış düşündüğümü söylemişti.
Ama bir teki bile ‘‘Satılmış’’ dememişti.
Bir yazar için bundan daha güzeli yok.
Bu güvenin gururu, satılmayacağımızın garantisidir.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ
Vaktimizi onun bunun kuyusunu kazarak harcamadığımız zaman.
Paylaş