Paylaş
CUMA günkü yazımda siyasetçileri eleştiren sivil toplum örgütü yöneticilerinin siyasetçilerden beter olduğunu yazmıştım.
Gerçekten de özellikle Ticaret ve Sanayi Odaları'nda yıllardan beri koltuğu kimseye kaptırmayanlar var. Oda başkanlığı yapan bir dostum arayarak, ‘‘Fatih çok haklısın. Öyle oda başkanları var ki, koltuklarından son 20 yılda sadece prostat ameliyatı için kalktılar’’ diyerek durumun vahametini anlattı ve bir liste yolladı.
Liste gençliğinde bahçesinde dinozor besleyecek yaşta oda başkanlarıyla dolu.
Birisi çok ilgimi çekti.
TOBB Ticaret Borsaları Ko nsey Başkanı Nejat Ekrem Basmacı.
Allah uzun ömür versin beyefendi cumhuriyetimizden yaşlı.
1920 doğumlu.
Yani 81 yaşında.
Bu yaşta Türkiye'deki 97 ticaret borsasının başkanlığını yürütüyor.
Allah ömür verirse daha da yürütecek gibi duruyor.
Basmacı dedenin tek rekoru yaş rekoru da değil. Nejat Ekrem Basmacı 1958'den beri İstanbul Ticaret Borsası'nın da başkanı.
Yani tam 43 yıldır.
Bizim çok kızdığımız Demirel DSİ'de memurken, Nejat Basmacı borsa başkanı.
O gitmez denilen Demirel gitti, Nejat Bey hálá borsa başkanı.
Nejat Bey borsa başkanı iken Menderes başbakan.
Basmacı'nın üzerine ara rejim dönemi hariç İnönü gelmiş, Demirel 7 defa gidip gidip gelmiş.
Ecevit gidip gidip gelmiş.
Özal gelmiş, Akbulut gelmiş, Yılmaz iki kere gelmiş, Tansu gelmiş, Erbakan gelmiş. Nejat Basmacı kıpırdamamış bile.
Tam 43 yıldır oda başkanı.
Sonra bunlar çıkıp siyasetçileri eleştirmiyor mu, güleyim mi, ağlayayım mı bilemiyorum.
Kazıklı mango
ESKİDEN olsa Büyükelçi İnal Batu'nun eşi diye tanıtırdım, şimdi sinema oyuncusu Pelin Batu'nun annesi diye tanıtacağım Nevra Batu'ya Pakistan'da yaşayan bir arkadaşı birkaç tane mango yollar. Mango dediğin bir meyve.
Tropik iklimde yetişir, ithal meyve furyasından beri ülkemizde de tanır olduk.
Nevra Hanım arkadaşının yolladığı mangoları almak için THY'nin Yeşilköy'deki kargo ofisine gider.
Mongalar küçük kutulardadır.
Nevra Hanım mangolarını alabilmek için oradan oraya koşturur.
Saatler süren uğraşlardan sonra mangolar Nevra Batu'ya teslim edilir. Ve önöne bir fatura konur.
THY, kargo ücreti Pakistan'da ödenmiş mangoların sadece teslimatını yaptığı için, hizmet karşılığı olarak 48 milyon liralık bir fatura çıkarır.
48 milyon lira yaklaşık 40 dolar eder. Dünyanın neresine giderseniz gidin pazarda tanesi en fazla 20 sent olan mangolar için Türkiye'de sadece ‘‘teslim hizmeti ücreti’’ olarak 40 dolar alınır.
Nevra Hanım tanesi yaklaşık 4 dolara dünyanın en pahalı mangolarını yer.
Afiyet olsun!
NOT: Yıllar önce Avusturya'dan bir arkadaşım bana Sacher'den pasta yollamıştı. Almak için gittiğim gümrükte pastaların değerinin yaklaşık 10 katı bir gümrük istenmiş, ayrıca da rapor talep edilmişti. Ben de gümrükçüye ‘‘Kutuyu açın bir bakayım’’ demiştim. Pastaları oracıkta yedikten sonra ‘‘Böyle mevzuatı yerim ben’’ demiş, boş kutuyu gümrük deposuna bırakmıştım.
Üretene kriz yok
TÜRKİYE üçüncü krizi konuşuyor. ‘‘Bir kriz daha gelecekmiş. Doğru mu?’’
Böyle soru mu olur!
Türkiye üretmedikçe, Türkiye katma değer yaratmadıkça kriz gelir, kriz gider.
Yıllardır 30 milyar dolar sınırında kalan ihracatı artırmak, verimliliği yükseltmek zorundayız. Kilosu 1 dolara pamuk satarak adam olamayız. Kilosu 10 dolara tişört satarak da olmaz bu iş. Ya kilosu yüzlerce dolara sanayi ürünlerini, ya kilosu on binlerce dolara yüksek teknoloji ürünlerini, ya da en iyisi kilo ile ölçülemeyecek bilgi ve marka satmalıyız.
Geçtiğimiz aylarda gittiğim Malezya'da tanıdığım birinden söz edeyim isterseniz.
Adı Suhaymi.
Bir köylü çocuğu.
Barakada büyümüş. Okumuş. IBM'de programcı olmuş.
Daha sonra IBM'den ayrılmış ve kendi şirketini kurmuş.
Yazılım üretiyor.
Büyük şirketlerin ilgilenmediği ‘‘Niş pazarlar’’ için yazılım üretiyor. Malezya'da Kuala Lumpur Havaalanı inşa edilirken, bu havaalanının bütün sistemlerini işletecek bir yazılım hazırlamış.
K.L. Havaalanı'nda bu sistem mükemmel çalışınca Suhaymi yazılımına pazar aramaya başlamış.
İlk müşterisi İstanbul'daki yeni terminal olmuş.
Şimdi ABD'de genişletilmekte olan Boston, Denver havalimanları, Güney Afrika'da Johannesburg Havalimanı'nın otomasyonlarının bilgisayar yazılımlarını hazırlıyor.
Suhaymi'nin sattığı malın kilo karşılığı yok.
Kuala Lumpur'daki binasında çalıştırdığı 600 Malezyalı gencin beyinlerinin içindeki bilgiyi ihraç ediyor.
Ve iddialı, ‘‘Dünyada bundan sonra yapılacak tüm modern havalimanları benim müşterim olacak’’ diyor.
Her yıl yaklaşık yüz binlerce mil seyahat ediyor.
Sürekli üretiyor. Sürekli pazarlıyor. Hálá zaman zaman konuşuyoruz. Daha ‘‘Malezya'da yine bir kriz olacakmış. Doğru mu?’’ diye sorduğunu duymadım.
Krizler ona vız geliyor.
Onun gibiler oldukça, ülkesine de!
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
En fazla ve en rahat ürettiğimiz şey dedikodu olmadığı zaman.
Paylaş