Paylaş
Bağdat Caddesi'nde yarış yapan ‘‘serseri’’ taifesi, önceki gece yine kan döktü. Yolda kendi halinde giden bir otomobilin içindeki iki kişi, ‘‘Bağdat Caddesi P.çleri’’nin kurbanı oldu.
Bu cadde, özellikle de hafta sonlarında sürekli tehlike arz ediyor.
Birkaç serseri bu caddeyi yarış pistine çeviriyor.
Her an yanınızdan cayırtılar koparak bir otomobil geçiyor.
Kaza olması değil, olmaması mucize. Cadde her an birilerinin ölümüne neden olacak kadar tehlikeli bir yer. Bunu bilmeyen yok.
Hıncal Uluç bundan tam bir yıl önce İstanbul Emniyet Müdürü'nü uyarmış. Emniyet ve trafik şube müdürlüğü dikkate dahi almamış.
Çünkü Türk polisine göre trafik denetimi demek, kırmızı ışıkta sotaya yatmak, otoban girişlerinde 50 km yazan tabelanın altına radar kurup 60'la gidene ceza kesmek anlamına geliyor.
O trafik şube, Bağdat Caddesi'nde de denetim yapıyor.
Caddenin bitişindeki Kızıltoprak ışıklarda park edip, kırmızıda geçeni sağa alıyorlar. Koca cadde boyunca yapılan tek denetim bu. Bostancı'dan Kızıltoprak'a kadar başka bir şey yok.
Gerisi yarış pisti.
Hep söylüyorum. İstanbul caddeleri, dünyanın en güzel yarış pisti. Yarış pistlerinde kural var, sınırlama var, İstanbul sokaklarında yok.
TEM gün boyu Allah'a emanet.
Bir tek polis göremezsiniz.
E-5 diye bildiğimiz yol aynen.
Sonra trafik terörüne lanet.
Denetleyen olmazsa, elbette terör olur.
Onurlu bir istifa
DOĞRULARI yazınca, zaman zaman istemediğiniz sonuçlar elde ediyorsunuz. Halter Federasyonu Başkanı Savaş Ağaoğlu, en başarılı federasyon başkanlarından biriydi.
Türkiye halterde başarıdan başarıya koşuyor, olimpiyat, Avrupa ve Dünya Şampiyonları çıkarıyor.
Buna karşın, yazdığım bir yazı ve dikkatlere sunduğum bir olay yüzünden Federasyon Başkanı istifa ediyor.
Geçen hafta bu köşede, Halil Mutlu'nun milli formasındaki Kombassan reklamına dikkatleri çekmiş ve milli formanın satılık olup olmadığını sormuştum. Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Sevgili Fikret Ünlü hemen aradı. Milli takım formasına reklam alınmasının söz konusu olmadığı gibi, Kombassan'ın Halter Milli Takımı'na sponsor olmadığını belirtti.
Bakan Ünlü, hemen soruşturma başlattığını, gelen bilgilere göre söz konusu formanın milli forma değil, sporcu Halil Mutlu'nun kulübü Kombassan tarafından yaptırılan forma olduğunu söyledi.
Bakan Ünlü sadece ‘‘Kombassan’’ değil, aynı formada yer alan ‘‘Adidas’’ yazısının da milli formayı lekelediğini belirtti.
Bakan Fikret Ünlü, olayın federasyonun bilgisi dışında geliştiğini de anlattı. Daha Federasyon Başkanı Ağaoğlu aradı.
Mutlu podyuma çıkarken rezaletin farkına varıldığını, ancak rekor kıracak bir sporcunun moralinin bozulmaması için Mutlu'yla bir tartışmaya girilmediğini söyledi Federasyon Başkanı.
Ağaoğlu, olayın suçunun kendisine ait olmadığını, ancak sorumluluğu üstlendiğini belirtti. Halter Federasyonu Başkanı bu gelişmeler üzerine istifa etti.
Onurlu adammış doğrusu. Futbol Federasyonu Başkanı'na örnek olacak bir davranış. Umarım Bakan Ünlü, bu onurlu adamı tekrar Federasyon Başkanlığı'na getirir. Ne de olsa ilkelerin ve ulusal onurun, bir madalyadan daha önemli olduğunu öğrenmiştir artık...
Trafik suçuna idam cezası olabilmeli!
POLİS denetlemiyor diye polise kızıyoruz da, polis denetleyince ne oluyor sanki!
Şimdi polis denetlemediği halde, Bağdat Caddesi'nde iki gencecik insanı ölüme yollayan katil şoförle ilgili gelişmeleri hep birlikte izlemeye başlayalım.
Kazanın oluşu belli.
Opel sürücüsü bir başkasıyla yarışırken, kırmızı ışıkta durmuyor ve büyük bir hızla, kendisine yeşil yandığı için yandaki tali yoldan çıkan otomobile bindiriyor.
Çarpılan otomobilde iki kişi ölüyor.
Bu kaza mı?
Hayır!
Bu, tedbirsizlik sonucu ölüme sebebiyet vermek mi?
Hayır!
Bu açıkça cinayet.
Aynı şey ABD'de olduğu zaman suçlu kasten adan öldürmekten yargılanıyor.
Ömür boyu hapse mahkûm olanlar oluyor, 20 yıla mahkûm olanlar oluyor.
Çünkü olay cinayet.
Bakalım bizde ne olacak?
Savcı nasıl bir suç isnat edip, nasıl bir yargılama talebinde bulunacak.
Bu açık ve net cinayetin, tedbirsizlik sonucu adam öldürme kılıfına sokulup sokulmayacağını birlikte göreceğiz.
Ben savcı olsam, kazayı yapan sürücü hakkında ‘‘idam talebiyle’’ dava açar, ömür boyu hapse razı olurdum.
Ama biliyorum ki, iki kişiyi otomobilini bir silah gibi kullanarak öldüren bu katil, iki ay sonra aramızda olacak yine.
Üstelik de babasının bir galeriden alacağı yeni bir silahla.
Paylaş