Paylaş
DÜNYA Bankası Başkanı James Wolfensohn Türkiye'nin mucize yarattığını söylüyor.
Doğrudur. Ekonomi yönetimi mucize yaratıyor.
ANAP'ın çok bilmişlerinin, DYP'nin profesörlerinin yıllardır düze çıkaramadıkları ekonomi ve kuramadıkları makro ekonomik dengelerin iyiye gittiği söyleniyor.
Bu mucize gerçekleştirilirken, bir başka mucize de, ekonominin alt katında gerçekleşiyor.
Çarşıda ve pazarda.
Enflasyon nasıl hesaplanıyor bilmiyorum ama ben her ay biraz daha yüksek su, elektrik ve telefon parası ödüyorum.
Pazara her hafta çıkşımda ya yüzde 5 daha fazla para harcıyorum, ya yüzde 5 daha az mal alıyorum.
Ortada çok ciddi bir çelişki var gibi duruyor.
Bu yüzden de ‘‘Mucize’’, ‘‘Başarı’’ gibi söcükler bana yalan geliyor.
Bir yandan da Dünya Bankası Başkanı'nın yalan söylemesi için bir gerekçe bulamıyorum.
Görünen o ki, düzelen ekonomik göstergelerin çarşı pazara yansıması için bir süre gerekiyor.
Bu süre içinde, sabit ücretliler ezilmeye devam edecekler.
O nedenle de aslında gerçeği yansıtan, ama henüz halkın gerçeği haline gelmeyen açıklamalar eleştirilecekler.
Bu durumda ekonomi yönetiminin yapması gereken, düzeldiği iddia edilen ekonomik dengelerin, bizim cebimizi ne zaman etkileyeceğini açıklamaktır.
Her hafta pazardan yüzde 5 daha hafif dönen biri olarak bunu beklemek hakkım.
Töre kültürü pompalayan diziler
TELEVİZYONLARIMIZDA, özellikle gençlerin izlediği iki dizi var. Biri Show TV'de, diğeri Kanal D'de.
İkisi de en çok izlenen diziler.
Ben bu iki dizinin de, Türkiye açısından sakıncalı olduğunu düşünüyorum.
Doğrusunu söylemek gerekirse, bunları izleyip anlayacak yaşta bir çocuğum olsa, izlemesin diye elimden geleni yaparım.
Özellikle Show TV'de yayınlanmakta olanı, gençlere tam kötü örnek.
Çeteler, kan davaları, kendi adaletini uygulayan insanlar...
Ve hepsi de kahraman.
Elde silah gezen yakışıklı çocuklar.
O çocuklara áşık güzel kızlar.
Ve kendini o karakterle özdeşleştiren on binlerce genç, hatta çocuk.
Televizyonlarda kahramanlaştırılan Çakıcı, Çatlı benzeri karakterler.
O karakterleri örnek alan, o karakterlere áşık olan gençlerimiz.
Belli bir ideolojinin, üstelik de o ideolojinin önderleri tarafından törpülenmeye çalışılan yanları, bu diziyle yüceltiliyor.
Töre anlayışı, töre ahlakı ekrandan pompalanıyor.
Bu diziyle, hukuk devleti değil, aşiret toplumu anlayışı gençlere iletiliyor.
Belki fazla karamsarım ama, çevremdeki gençlerin bunlardan olumsuz etkilendiğini ve olumsuz etkilendiklerinin farkında olmadıklarını görmek beni karamsarlaştırıyor.
Yüzde yüzü kadın olsun!
CHP'li kadınlar, partinin tüzük taslağında yer alan yüzde 25'lik cinsiyet kotasının yüzde 50'ye çıkarılmasını istiyorlar.
CHP'de belediye meclisi üyeliği, il genel meclis üyeliği, milletvekili adaylığı, il, ilçe, kurultay delegeliklerinde her iki cinsin en az yüzde 25 oranında temsil edilmesi esastır deniliyor.
Erkekler çoğunlukta olduğu için, bu durum yüzde 25'lik kadın kotası gibi algılanıyor.
Oysa kadınlar partiyi ele geçirse, kota erkekler için de geçerli.
Ancak CHP'li kadınlar, şimdi bu kotanın yüzde 50 olmasını, partide cinsiyet dengesinin kurulmasını istiyorlar.
Bence kadın erkek eşitliğini savunanlar için, hatalı bir çözüm.
Ancak Türkiye'nin şartları dikkate alınırsa, iyi bir öneri.
Üstelik CHP'nin ‘‘Erkek’’ yönetimlerle nereye geldiği belli.
Anası ağlayan partiyi, belki analar kurtarır.
Okul fiyatları ne olacak?
ÖĞRETİM yılı biterken, velileri yine korku sardı.
‘‘Özel okul ücretleri ne kadar zamlanacak?’’
Patronlar zam yaparken, enflasyon diyorlar. Devlet de yüzde 25'i aşmıyor. Kira artışı bile bu kadarla sınırlı. Kısacası müşterinin geliri, ortalama yüzde 25 artıyor.
Peki özel okullar ne kadar zam yapacak?
Yüzde 25 mi?
Yoksa daha fazla mı?
Yüzde 25 yaparsa sorun yok.
Evlerdeki ekenomik dengeler bozulmayacak. Daha önce velinin maaşının yüzde kaçı okula gidiyorsa, yine o oran korunacak.
Ama ya artış fazla olursa?
O zaman yandı ana babalar.
Milli Eğitim Bakanlığı'nın özel okul ücretleri konusunu şimdiden gündemine alması ve sınırlama getirmesi gerekiyor.
Çünkü son dakika gollerinde, okuldan alınmak zorunda kalan öğrencilerin durumu çok oluyor.
NE ZAMAN ADAM OLURUZ?
Kıskançlıktan çatlayanlar, hiç değilse Ali Şen kadar samimi olabildiği zaman.
Paylaş