PaylaÅŸ
Şaka bir yana dün Özyeğin Üniversitesi’nin resepsiyonunda bir araya geldiğim Hüsnü Bey, beni görür görmez heyecanla Finansbank’ın satışından önce Finansbank Russia adıyla faliyet gösteren Credit Europe Bank’ın  Rusya’nın hızlı balıklarına nasıl destek verdiğini ve kısa bir süre önce hazırlattıkları ‘hızlı balık’lı reklam kampanyasını aktardı.
Hüsnü Bey geçen yıl Referans’ın Hızlı Balık Jürisi’ndeydi.Konsepti ve ödül törenini çok sevmiş.O akşam bana ‘Türkiye’nin girişimci ruhu doğru destekleyecek bu tür organizasyonlara çok ihtiyacı var. Hayalim Türkiye’deki girişimci ruhu destekleyecek finans ve marketing konusunda uzmanlaşmış uluslararası niteliklte bir üniversite kurmak. Ve bu okulda teorik bilgilerin yanısıra sizin hızlı balık ödüllerini alan şirketleri öğrencilere ‘case study’ yani birer örnek vaka olarak çalıştırmak.’ demişti.
Ä°ÅŸte o hayali nihayet bu yıl Eylül ayında ÖzyeÄŸin Ãœniversitesi adıyla gerçekleÅŸiyor.   ÂDün kuruluÅŸ aÅŸamasını ve son hazırlıklarını tamamlayan ÖzyeÄŸin Ãœniversitesi’nin Ä°stabul Altunizade’de bulunan yeni binasındaydım. Bu yıl 210 öğrenciyle sıkı bir Ä°ngilizce hazırlık eÄŸitimine baÅŸlayacak ÖzyeÄŸin Ãœniversitesi’nin geçici binası alabildiÄŸine mütevazı Fakat eÄŸitim anlayışı ve kadrosu epey iddialı. Daha sohbetimizin başında Mütevelli Heyeti Ãœyesi Ömer Aras kulağıma eÄŸilerek ‘parayı baÅŸkaları gibi öncelikle binaya deÄŸil hoca ve öğrencilere harcayacağız’ diyor. Hüsnü Bey üniversite projesi için kendi adına faaliyet gösteren vakfa ilk adımda 40 milyon dolar ayırmış. 5 yıl içinde rakamı 100 milyon dolara çıkaracakmış. Hedefi 10 yıl içerisinde 10 bin öğrenci kapasiteli bir kampüs üniversitesi yaratmak.
Finansbank’ı sıfırdan kurup ilk 5’e sokmak 18 senesini almış. Özyeğin Üniversitesi’ni Koç, Sabancı, Boğaziçi, Bilkent ve Odtü gibi başarılı üniversitelerin arasında ‘ilk 5’e sokmak için o kadar beklemeye niyetim yok’ dedi. Bunun çok iddialı bir hedef olduğunun o da farkında. Fakat Türkiye’nin bence son yıllarda yetişmiş en hızlı girişimcisi olarak kısa sürede neler başarabileceğinin de farkında.Ayrıca başarılı iş adamlığının yanısıra uzun yıllar AÇEV’den Toplum Gönülleri Vakfı’na kadar bir çok kurumda gönüllü eğitim hizmeti verdi. Fakat esas önemlisi Özyeğin üniversiteye kısa vadeli ticari bir proje olarak yaklaşmıyor. Tam tersi bugüne kadar kazandıklarını vakfı üzerinden üniversite için harcayacağını söylüyor. Yani son dönemde Türkiye’de sayıları giderek artan astronomik rakamlı diploma dağıtan üniversitelerden biri olmaya hiç niyeti yok.
Hatta tam tersi, yaklaşık 24 bin YTL’yi bulan yıllık eğitim ücretinin ilk yıl ortalama %75’ini burs olarak öğrencilere vermeyi vaat ediyor. Anlayacağınız Hüsnü Özyeğin daha üniversiteyi kurmadan fırsat eşitliğine dayalı sürdürülebilir bir iş modeli geliştirmiş. %75 burs vaadi bırakın Türkiye’yi dünya standartlarının bile çok üstünde. Peki neden? Özyeğin Harvard’da burslu bir öğrenci olarak okuduğu yılları hatırlatıyor: ‘Eğitimimin önemli bir bölümünü burslu, borç alarak ve yaz kış çalışarak yaptım. İyi bir eğitim almış olmamın yaşamıma kattığı değerleri hiç bir zaman unutamadım.’
Özyeğin Üniversitesi’nde öğrencilerin performansına göre %100-75-50-25 burs alma şansları var. Daha da önemlisi gelişmiş ülkelerde çok yaygın olan öğrenim kredisini Türkiye’de ilk kez Özyeğin Üniversitesi hayata geçiriyor. Hem de standart mortgage faizi ile. Yani isteyen öğrenci eğitim için ihtiyaç duyduğu krediyi üniversitenin anlaşma sağladığı bankadan (ilk anlaşma Finansbankla yapılmış) ilerde çok uygun taksitlerle geri ödemek koşuluyla alabilecek. Ortalama 7 yıl geri ödemeli kredinin yaklaşık aylık taksidi 350 YTL’ imiş. Düşünebiliyor musunuz Türkiye yıllardır gelişmiş ülkelerde takır takır işleyen bu sistemi bir türlü kamu eğitimine uyarlayamadı. Böylece hem eğitimin kalitesi hem de eğitime ayrılan kaynak düştü. Tabii bir de mesele ideolojik sloganlarla ‘paralı eğitime hayır’ basitliğine indirgenince toptan kalite hepten unutuldu.
Doğrusu Hüsnü Bey’in daha işin başında bu sorunu akılcı ve ekonomik bir rasyonaliteyle çözmüş olmasını ben üniversite kurmasından daha önemli buluyorum. Çünkü bu model çok kısa zamanda hem diğer bankaları hem de diğer üniversiteleri harekete geçirir. Özyeğin Üniversitesi son yıllarda özel sektörün katkısıyla hızla gelişen eğitim alanında ne yenilikler getirecek hep birlikte göreceğiz fakat daha kuruluş aşamasında geliştirdiği iş modeli ile bence ‘avangarde bir üniversite’ olacağının sinyalini verdi.
Hüsnü Özyeğin gibi hızlı bir balığa da eğitimde öncülük yakışır.
Â
PaylaÅŸ