Kılıçdaroğlu’nun ‘ortak bir gelecek hayali’ var mı?
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
“Her şey daha iyi olmak zorunda, çünkü İngiltere daha iyisini hak ediyor...”
İlk bakışta klişe gibi geliyor ama bu basit slogan 1997 yılında İngiltere’de seçimlerin kaderini belirledi. Tony Blair liderliğindeki İşçi Partisi bu slogan eşliğinde yayınladığı somut bir manifesto ile tarihi bir seçim zaferi kazandı. Yıllarca muhafazakâr sağ tarafından yönetilen İngiltere ‘Yeni Sol’la tanıştı. İdeoloji yerine ideallerin, yıkıcı muhalefet yerine yapıcı siyasi dilin egemen olduğu ‘Yeni Sol’ sadece İngiltere’de değil tüm dünyada yankılandı. Çünkü... Bir, seçmene akılcı bir biçimde somut çözüm yollarını gösterdi. İki, alabildiğine bölünmüş İngilizleri “ortak bir gelecek hayaline” inandırdı. ¡ ¡ ¡ Blair’in iktidarı döneminde bu hayali ne kadar gerçekleştirebildiği tartışmalı... Ama özellikle iktidarının ilk döneminde “ortak bir gelecek hayali” yarattığı ve bunu büyük ölçüde başardığı tartışmasız... Günlerdir Kemal Kılıçdaroğlu’nun arkasına aldığı rüzgârı “ortak bir hayale” dönüştürüp dönüştüremeyeceğini anlamaya çalışıyorum... Geçen hafta Ankara’da kendisiyle yüz yüze konuştum. Açık söyleyeyim, bir ışığı var... Kafasında parça parça birtakım projeler de var... Ama henüz “ortak bir gelecek hayali” kurgulayabilmiş değil... ¡ ¡ ¡ Elbette hüküm vermek için erken... Bu yüzden dün grup toplantısında yoksulluğu nasıl önleyeceğini maddeler halinde anlattığı konuşmasını yine benzer bir beklenti ile izledim. Yoksullukla mücadele için Aile Sigortası Kurumu oluşturacağını açıkladı. “Geliri belli bir rakamın altında olan aileler, kaynak aktarılarak devletin koruması altına alınacak...” Bunu daha önce de söylemişti. Dünkü konuşmasında önerinin içini doldurmaya çalışmış... Sigorta sistemi en iyi bildiği konu... Ama bence hâlâ ‘kaynak’ sorusunun cevabı yeterince somut değil... “Kaynak var. Devletin içindeki 10 kuruluş harcamaları yapıyor zaten. Çözüm yapılan kaynak savurganlıklarını önlemek ve var olan kaynakları akılcı kullanamak...” ¡ ¡ ¡ Türkiye’nin sosyal güvenlik sisteminin şu haliyle çok büyük açıklar verdiği ve sürdürülemez olduğu aşikâr. Ama daha somut bir aksiyon planı açıklamak yerine “Ben bu kurumları daha akılcı yöneteceğim” demenin yetersizliği de aşikâr... Dünkü konuşmasında Kılıçdaroğlu çok önemli bir tespitte bulundu. “AKP çözüm üreten parti kimliğinden uzaklaşmış, sorun yaratan parti haline gelmiştir. Sorun çözmeyince de baskı yaratmaya başlamıştır...” İki sebepten çok önemli bu tespit... Bir, bugün sorun yaratan bir parti görünümünde olsa da AK Parti’ye geçmişte çözüm üreten parti olarak hakkını veriyor. Gerçekten de AK Parti özellikle 2002-2007 arasında şu ya da bu oranda seçmeni “ortak bir gelecek hayaline” inandırdı ve oylarını arttırdı... İki, Kılıçdaroğlu geçmişte “gerginlik yaratmak üzere muhalefet yapmakla” suçlanan CHP’yi artık “çözüm üreten bir parti” konumuna taşıyacağının sinyalini verdi... Nitekim hem Başbakan’a yaptığı davet, hem de açılım konusunda gösterdiği yapıcı anlayış yeni CHP’nin ilk işaretleri... ¡ ¡ ¡ Ama ben hâlâ Kılıçdaroğlu’ndan “Nasıl bir Türkiye hayal ediyor” onu anlatmasını bekliyorum... Hele de iktidar partisi son iki senedir ‘ortak hayal’ peşinde koşmak yerine “Güç bende istediğim hayali istediğim şekilde gerçekleştiririm” hayaline kapılmışken... “Her şey daha iyi olmak zorunda” anladık ama nasıl?