Erdoğan Bayraktar’ın yaşattığı dejavu

Şu günlerde ‘dejavu’ kelimesini nasıl tanımlarsın diye sorsanız hiç tereddüt etmeden Toplu Konut İdaresi Başkanı (TOKİ) Erdoğan Bayraktar üzerinden derim.

Haberin Devamı

Tarifi zor kelimeler vardır.


Fransızca ‘önceden görmek’ fiilinin geçmiş zaman çekiminden türetilmiş ‘dejavu’ onlardan biri.


Tarifi zor insanlar vardır.


TOKİ Başkanı sıfatıyla yaptığı icraatlardan dolayı bana son bir haftadır yoğun bir dejavu duygusu yaşatan Erdoğan Bayraktar gibi.


Dilerseniz en baştan anlatayım.


Böylece ‘yaşanılan bir olayı daha önceden yaşamışlık duygusu’ olarak tarif edilen dejavu ile Bayraktar arasındaki ilişkiyi tüm tarif zorluğuna rağmen kolaylıkla anlatmış olurum.


Geçen yıl Mart ayında TOKİ 140 dönümlük Ataköy arazisinin satışı için gazetelere bir ihale ilanı verdi.


İlanı gördüğümde gözlerime inanamadım.


Çünkü TOKİ’nin mülkiyet satışı yapmak istediği arazinin büyük bir bölümünün üst kullanım hakkı, daha iki yıl önce Özelleştirme İdaresi Başkanlığı tarafından yine ihale yöntemiyle DATİ Holding’e zaten devredilmişti.

Haberin Devamı


Şadan-Metin Kalkavan, Fuat Miras, Gündüz Kaptanoğlu, Eşref Cerrahoğlu
gibi çoğunluğu denizcilerden oluşan işadamlarının oluşturduğu DATİ 200 milyon dolarlık bir bedelle Ataköy arazinin üst kullanım hakkını 2038 yılına kadar kiralamıştı.


Fakat ne hikmetse zamanında herkesin başarılı bulup alkışladığı bu ihaleden 2 yıl sonra TOKİ Başkanı Erdoğan Bayraktar kamuoyunun karşısına devletin başka bir kurumunun kiraya verdiği Ataköy arazisini satmak için çıktı.


Doğal olarak hepimizin aklına ilk ‘adrese teslim ihale mi yapılıyor?’ sorusu geldi.


Nitekim Referans 16-17 ve 18 Mart 2007 tarihlerinde ‘TOKİ’den Ataköy arazisi için adrese teslim ihale’ başlığıyla konuyu arka arakaya manşete taşıdı.


Hatta ben Başbakan Tayyip Erdoğan’a ‘bu ihaleyi iptal edin’ diye açık mektup yazdım. Çünkü ortada gerçekten de garip bir durum vardı.


Üst kullanım hakkı 33 yıllığına DATİ’ye kiralanmış Ataköy arazisini DATİ dışında bir başka şirketin ihaleye girerek alması mümkün gözükmüyordu.


Hangi aklı başında iş adamı 30 küsur yıl boyunca üzerine çivi bile çakamayacağı araziye 60 milyon YTL kira geliri karşılığı en az 500 milyon YTL verir?


Hiçbir iş adamı?


O halde TOKİ’nin durduk yerde zihinleri bulandırmaktan başka bir işe yaramayacak bu ihalesinin anlamı ne?

Haberin Devamı


Dedim ya doğal olarak herkesin aklına ilk gelen ‘TOKİ’nin derdi başka, ihale göstermelik burada esas amaç 33 yıllığına kiraya verilen araziyi cüzi bir bedelle temelli DATİ’ye satmak’ şeklindeydi.


Fakat DATİ yöneticileri ile yaptığım konuşmada onların da bu durumdan şikayetçi olduklarını gördüm.


Doğru yanlış DATİ yöneticileri ısrarla ‘bu ihaleye biz de karşıyız ayrıca esas bu işte biz mağduruz’ dediler.


Ve anladım ki Bayraktar zamanında Özelleştirme İdaresi’nin 200 milyon dolara üst kullanım hakkını devrettiği TOKİ’ye ait bu değerli arazilerden 30 yıl boyunca cüzi bir kira geliri elde etmektense, arazinin mülkiyetini satışa çıkarıp kısa vadede kurumunun kasasına yüklü bir para girmesini istiyor. Başka kişisel menfaat dedikoduları da var ama onları bir kenara bırakıyorum. Sonuçta TOKİ’nin elinde çok değerli bir arazi var fakat bu arazinin üst kullanım hakkı 2005 yılında devletin bir başka kurumu tarafından 33 yıllığına devredilmiş.

Haberin Devamı

Bu durumda sormazlar mı Bayraktar’a ‘iki yıl önce aklın nerdeydi? diye.


Sorarlar, nitekim biz Referans’ta ısrarla sorduk.


Fakat Bayraktar inat etti.


Kendisi dahil bu işe bulaşan herkesi şaibe altında bırakacak ihaleyi yapacağı son güne kadar esip gürledi. Bunun üzerine ben ihaleden iki gün önce Başbakan Erdoğan’a Referans’taki köşemden açık mektup yazdım.


Nitekim Başbakan gece geç saatte mektubumu okuduğunu ve gereğini yapacağını iletti. Ve ertesi sabah ihale yapılmadan birkaç saat önce ihaleyi bizzat iptal ettirdi.


Böylece her yönüyle tartışmalı ve şaibeli bir ihale engellenmiş oldu.


Daha doğrusu ben öyle zannettim.


Meğer Bayraktar tüm bu olan bitenden hiçbir ders çıkarmamış.

Haberin Devamı


Geçen hafta haber merkezinden arkadaşlar ‘TOKİ Ataköy arazisini 450 milyon YTL muhammen bedelle tekrar ihaleye çıkarıyor’ dediklerinde bir yandan duyduklarıma inanamadım diğer yandan ‘dejavu dedikleri bu olsa gerek’ dedim.

Sonra merak ettim aradan bir yıl geçti acaba yeni bir durum mu var.


Yoo, her şey geçen yıl yaşadıklarımızın aynısı.


Bir yanda TOKİ, diğer yanda DATİ.


Dedim ya şu günlerde dejavu’nun en kolay tanımı Erdoğan Bayraktar.


Bayraktar
şaka yapıyor olmalı diye düşündüm ama hiç de şakası varmış gibi gelmedi.


Ben de oturdum daha önce izlediğim Bayraktarlı dejavu filmini aynı sonla biteceğini bile bile Referans’ta aynı heyecanla tekrar izledim.

Haberin Devamı


Ne yalan söyleyeyim dün Bayraktar’ın yaptığı açıklamayı okuyunca hüzünlendim.

‘Adrese teslim ihale yapıyormuşuz gibi gösteriliyor. Kamuoyu vicdanını ikna edemediğimiz için ihaleyi iptal ediyoruz.’

İhale gerçekten de ikinci kez iptal edildi.


Fakat ben Bayraktar’ın bu işin peşini bırakacağını zannetmiyorum.


Ne de olsa DATİ’nin daha 30 yıllık sözleşmesi var. Bayraktar bu hızla giderse 2038’e kadar daha çok dejavu yaşarız.

Yazarın Tüm Yazıları