Testosteron; sperm üretimi, cinsel isteğin olması, sertleşmenin kalitesi, kas kitlesinin korunması, vücuttaki yağların orantılı dağılımı ve kırmızı kan hücresi yapımı gibi birçok hayati süreçte aktif rol oynayan en önemli erkeklik hormonudur.
Testosteron hormonunun fonksiyonları düşünüldüğünde testosteron seviyesinin ideal düzeyde olması ile erkek sağlığı arasında çok yakın bir ilişki bulunduğu net bir şekilde anlaşılabilir. Testosteron seviyesi dönemsel ya da kronik olarak azalabilir; bu azalmanın özünde yaşam tarzının etkisi de yaşın ilerlemesi de varikosel gibi testis fonksiyonlarına zarar veren fizyolojik bir rahatsızlık da olabilir. Nedenlerinin ve yol açtığı şikayetlerin çeşitliliği, testosteron düşüklüğünü detaylı değerlendirilmesi gereken sağlık sorunları sınıflandırmasına dahil eder.
Az önce de belirttiğim gibi testosteron, erkek bedeninin makine kusursuzluğunda sorunsuz bir şekilde işlemesi için gerekli hormonların başında gelir. Testosteron seviyesi ergenlik döneminde maksimum düzeye yükselir ve yaş ilerledikçe düşmeye başlar. Testosteron seviyesinin idealden az olması halinde erkekler birçok farklı sağlık sorununu eş zamanlı olarak yaşayabilir.
Testis yapısının zarar görmesi, testis iltihaplanmaları, uzun süreli ilaç kullanımı, hormon dengesizlikleri, varikosel problemi, sistemik ve genetik geçişli hastalıklar gibi nedenlerle erkeklerin testosteron seviyesi düşebilir. Testosteron azalırsa erkekler; cinsel isteksizlik, sperm üretiminde azalma, jinekomasti, sertleşme sorunu, kas kitlesinde azalma, saç dökülmesi, duygu durumu değişiklikleri ve kemik yoğunluğunun azalması gibi farklı şikayetlerle karşılaşabilirler.
Hem de fazlasıyla ! Özellikle cinsel fonksiyonların sağlıklı bir şekilde devam etmesi ve psikolojik problemlerin yaşanmaması için andropoz döneminde testosteron seviyesinin iyi olması beklenir. Testis fonksiyonlarının azalması ile karakterize olan andropoz dönemi, erkekte penise ait problemler nedeniyle de sertleşme sıkıntısının en yoğun olarak yaşandığı dönemdir. Bu problemlere bir de testosteron eksikliği eklenirse, erkek için çok da zor atlatılabilecek bir dönem başlayabilir. O nedenle yaşlanma sürecinde de testosteron ihtiyacı olduğu unutulmamalı ve ‘andropoz döneminde testosteron desteği’ ile ilgili androloji uzmanlarından destek alınmalıdır. Bu dönemde testosteron desteği ile ilgili dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, prostat kanseri şüphesinin olmadığından emin olunması ve PSA kontrolü yapıldıktan sonra destek tedavisinin planlanmasıdır.
Testosteron düşüklüğü tedavisi kişinin beklentileri, testosteron düşüklüğünün nedenleri ve testosteron düşüklüğüne bağlı olarak yaşanan semptomların şiddetine göre değişiklik gösterebilir. Testosteron düşüklüğü tedavisi kapsamında kişinin hayat tarzını değiştirmesi istenebilir, testosteron replasman tedavilerinin uygulanması gerekebilir ya da testosteron düşüklüğünün nedeni varikosel hastalığı ise varikoselektomi cerrahisine başvurmak tek seçenek haline gelebilir. Bu aşamada önemli olan testosteron düşüklüğü yaşayan hastanın genel sağlık durumuna, yaşına ve beklentilerine uygun tedavi alternatiflerinin belirlenmesidir.
Testosteron; sperm üretimi, cinsel isteğin olması, sertleşmenin kalitesi, kas kitlesinin korunması, vücuttaki yağların orantılı dağılımı ve kırmızı kan hücresi yapımı gibi birçok hayati süreçte aktif rol oynayan en önemli erkeklik hormonudur.
Testosteron hormonunun fonksiyonları düşünüldüğünde testosteron seviyesinin ideal düzeyde olması ile erkek sağlığı arasında çok yakın bir ilişki bulunduğu net bir şekilde anlaşılabilir. Testosteron seviyesi dönemsel ya da kronik olarak azalabilir; bu azalmanın özünde yaşam tarzının etkisi de yaşın ilerlemesi de varikosel gibi testis fonksiyonlarına zarar veren fizyolojik bir rahatsızlık da olabilir. Nedenlerinin ve yol açtığı şikayetlerin çeşitliliği, testosteron düşüklüğünü detaylı değerlendirilmesi gereken sağlık sorunları sınıflandırmasına dahil eder.
Az önce de belirttiğim gibi testosteron, erkek bedeninin makine kusursuzluğunda sorunsuz bir şekilde işlemesi için gerekli hormonların başında gelir. Testosteron seviyesi ergenlik döneminde maksimum düzeye yükselir ve yaş ilerledikçe düşmeye başlar. Testosteron seviyesinin idealden az olması halinde erkekler birçok farklı sağlık sorununu eş zamanlı olarak yaşayabilir.
Testis yapısının zarar görmesi, testis iltihaplanmaları, uzun süreli ilaç kullanımı, hormon dengesizlikleri, varikosel problemi, sistemik ve genetik geçişli hastalıklar gibi nedenlerle erkeklerin testosteron seviyesi düşebilir. Testosteron azalırsa erkekler; cinsel isteksizlik, sperm üretiminde azalma, jinekomasti, sertleşme sorunu, kas kitlesinde azalma, saç dökülmesi, duygu durumu değişiklikleri ve kemik yoğunluğunun azalması gibi farklı şikayetlerle karşılaşabilirler.
Hem de fazlasıyla ! Özellikle cinsel fonksiyonların sağlıklı bir şekilde devam etmesi ve psikolojik problemlerin yaşanmaması için andropoz döneminde testosteron seviyesinin iyi olması beklenir. Testis fonksiyonlarının azalması ile karakterize olan andropoz dönemi, erkekte penise ait problemler nedeniyle de sertleşme sıkıntısının en yoğun olarak yaşandığı dönemdir. Bu problemlere bir de testosteron eksikliği eklenirse, erkek için çok da zor atlatılabilecek bir dönem başlayabilir. O nedenle yaşlanma sürecinde de testosteron ihtiyacı olduğu unutulmamalı ve ‘andropoz döneminde testosteron desteği’ ile ilgili androloji uzmanlarından destek alınmalıdır. Bu dönemde testosteron desteği ile ilgili dikkat edilmesi gereken en önemli nokta, prostat kanseri şüphesinin olmadığından emin olunması ve PSA kontrolü yapıldıktan sonra destek tedavisinin planlanmasıdır.
Testosteron düşüklüğü tedavisi kişinin beklentileri, testosteron düşüklüğünün nedenleri ve testosteron düşüklüğüne bağlı olarak yaşanan semptomların şiddetine göre değişiklik gösterebilir. Testosteron düşüklüğü tedavisi kapsamında kişinin hayat tarzını değiştirmesi istenebilir, testosteron replasman tedavilerinin uygulanması gerekebilir ya da testosteron düşüklüğünün nedeni varikosel hastalığı ise varikoselektomi cerrahisine başvurmak tek seçenek haline gelebilir. Bu aşamada önemli olan testosteron düşüklüğü yaşayan hastanın genel sağlık durumuna, yaşına ve beklentilerine uygun tedavi alternatiflerinin belirlenmesidir.
Vazektomi, sperm üretim mekanizmasını etkilemediği gibi boşalma sırasında vücuttan meni atılmasını da engellemez. Vazektomi sonrası tek fark ejakülatta gebelik oluşturacak spermlerin bulunmamasıdır.
“Vazektomi nasıl yapılır?” hakkında bilgi aktarmadan önce normal şartlarda spermin yolculuğunun nasıl olduğu ile ilgili kısa bir açıklama yapmak istiyorum.
Spermler testislerde üretilir ve “epididim” adı verilen sarmal tüp yapılarında olgunlaşır. Epididimler, prostat bezine uzun bir tüp yapısı olan “vas deferens” ile bağlıdır. ‘Vas deferens’ ana sperm iletim kanalıdır ve içinde taşıdığı spermlerin mesane arkasındaki bez yapıları ve prostat bezinin ürettiği sıvılarla birleşmesi sonucu ejekülat oluşur.
Vazektominin temel amacı, meni ile spermlerin birleşmesinin engellenmesi olduğu için işlem sırasında vas deferens hedef alınır. Lokal anestezi altında bu tüp yapısının kesilmesi, bağlanması ya da bloke edilmesine dayanan vazektomi işlemi sonrası, erkeklerin menisinde sperm bulunma ihtimali %99.9 oranında ortadan kalkar.
Evet, vazektomi işleminin etkinliği %99.9 seviyelerindedir. Yine de çok ender de olsa vazektomi operasyonu sonrası erken dönemde kanal duvarına yapışık kalan spermler nedeniyle gebelik oluşma riskinden söz edilebilir. Bu nedenle vazektomi yaptıran erkeklerin “vazektomi sonrası dikkat edilmesi gerekenler” hakkında uzmanlardan kapsamlı bilgi alması gerekir.
Vazektomi, minimal invaziv bir işlem olduğu için genellikle çok ciddi post operatif komplikasyonlara neden olmaz. İşlemden bir hafta sonra, uzmanların da onaylamasıyla korunmalı olarak cinsel ilişkiye girilebilir. Dikkat edilmesi gereken en önemli unsurların başında meninin spermlerden tamamen arındırılması için yaklaşık 15 – 25 kere ejaküle olunması gerektiğidir. Bu süreçte doğum kontrol yöntemleri mutlaka kullanılmalıdır. Aksi takdirde istenmeyen gebelik oluşumları söz konusu olabilir.
Menide hiç sperm bulunmadığının net bir şekilde tespit edilebilmesi ve ek bir doğum kontrol yöntemi olmadan güvenle cinsel birliktelik yaşanabilmesi için vazektomi işleminden 8 – 16 hafta sonra spermiogram testi yapılması önerilir.
Erkek çocuk ebeveynlerinin ergenlik döneminde çocuklarını anlamaya çalışması kadar onların fiziksel gelişimlerini de yakından takip etmesi gerekir. Peki, ergenlik dönemindeki erkek çocuk ebeveynlerinin dikkat etmeleri gereken en önemli hususlar nelerdir?
Vücudun cinsel olgunluğa ulaştığı doğal bir periyot olan ergenlik döneminde beynin hipotalamus bölgesinde gonadotropin salgılatıcı hormon salınımı başlar. Bu hormon hipofiz bezinin folikül stimüle edici hormon (FSH) ve luteinize edici hormon (LH) salınımını tetikler. Bu hormonlar da erkeklerde erkeklik hormonu olarak bilinen testosteron üretimini başlatır. Ergenlik dönemi ile karakterize değişimlerin ardında da testosteronun etkisi bulunur. Testosteron seviyesinin hızla artmasına bağlı olarak erkek çocuklarda şu değişimler görülmeye başlar:
Ses Çatallaşır: Ergenlik dönemine giren erkek çocukların Adem elması belirginleşir, sesi derinleşir ve çatallaşmaya başlar.
Terleme Artar: Böbreküstü bezlerinin aktivitesinin artmasıyla birlikte özellikle kasıklarda ve koltuk altlarında terleme artar.
Cilt Değişimleri Başlar: Yine böbreküstü bezlerinin faaliyetlerinin artmasına bağlı olarak cilt yağlanır, akne oluşmaya başlar.
Kıllanma Görülür: Ergenlik döneminde testosteron salınımının artmasıyla birlikte hem yüzde hem de koltukaltı ve genital bölgede kıllanma başlar.
Sertleşme: Testosteron seviyesindeki ani artışla birlikte cinsel istek duyulmaya başlar. Aniden gelişen ereksiyonlar sonucu bu dönemde mastürbasyon yapma ihtiyacı hissedilebilir. Sabah sertliği ve uykuda boşalma deneyimi de bu dönemde sıklıkla görülür.
Bu yazımda erkekler özelinde yaşanan ve çocuk sahibi olmayı engelleyen üç temel unsur hakkında bilgi aktaracağım. Sertleşme problemi, inmemiş testis ve varikosel hastalığı özelinde detaylarla soru işaretlerinizi azaltmaya çalışacağım.
Daha önceki yazılarımda da değindiğim inmemiş testis problemi, erkek kaynaklı kısırlık nedenleri arasında en sık görülenlerden biridir. Doğum anında ya da doğumdan sonraki kısa dönemde testislerin skrotum adı verilen testis torbasına inmemesi ile karakterize olan inmemiş testis, tedavi edilmediği ya da tedaviye geç kalındığı takdirde ileri yaşlarda çocuk sahibi olma şansını azaltır. İnmemiş testis nedeniyle testislerin gelişimi ve sperm üretim mekanizması zarar görerek erkek kaynaklı kısırlık oluşumu tetiklenebilir. Konunun hassasiyeti gereği ebeveynlerin bebeklerinin gelişimini gözlemesi ve ilk 2 yıllık süreçte testisler skrotuma inmediği takdirde cerrahi müdahale seçeneklerini değerlendirmesi gerekir. Aksi takdirde erkek kaynaklı kısırlık başta olmak üzere ilerleyen yaşlarda testis kanseri oluşum riski de artabilir.
Normal yoldan çocuk sahibi olmak için tam bir cinsel birleşme sağlanmalıdır. Sertleşme problemi üst düzeyde olan ve bu sorunu kronik şekilde yaşayan erkekler cinsel birleşme sağlayamadıkları için maalesef normal yoldan çocuk sahibi olma ihtimallerini azaltırlar. Sperm kalitesinde hiçbir sorun görülmese dahi spermlerin vajina kanalından yumurtaya doğru yol alıp yumurtayı dölleyebilmesi için en önemli unsur cinsel birleşmedir. Sertleşme problemini kronik şekilde yaşayan erkekler androloji uzmanlarına muayene olarak sertleşme bozukluğu nedenleri hakkında bilgi almalı ve kendileri için önerilen tedavi yöntemlerini değerlendirmelidir.
Kimi zaman ilaç tedavisi, kimi zaman şok dalga tedavisi ve PRP uygulaması, kimi zaman ise penil protez cerrahisi ile sertleşme problemi ortadan kaldırılabilir. Psikolojik nedenlerle de ortaya çıkabilen ancak fiziksel sorunlar nedeniyle de görülebildiği için mutlaka sorgulanması gereken sertleşme problemi, damar kaynaklı sorunların habercisi olabilir. Bu nedenle sertleşme probleminin ihmal edilmemesi ve mümkün olduğunca en kısa sürede tedavi seçeneklerine başvurulması gerekir.
Yumurtalık çevresindeki toplar damarlarda meydana gelen varisleşme sonucu yumurtalıklarda kan birikimine, testislerde ısı artışına ve testis içerisinde daha fazla toksik maddenin birikmesine neden olan varikosel hastalığı testislerin fonksiyonlarının bozulmasına yol açar. Testis fonksiyonlarının bozulması ile birlikte testosteron ve sperm üretimini de etkileyen varikosel hastalığı, mikrocerrahi yöntemi ile tedavi edilerek hastanın sperm değerleri yükseltilebilir. Mikrocerrahi ile varikosel ameliyatı sonrası kişi sperm kalitesini arttırıcı özellikteki takviyeleri kullanarak ve yaşam tarzında pozitif değişiklikler yaratarak çocuk sahibi olma fırsatına kavuşabilir.
Testislerinin birinde ya da her ikisinde birden ağrı, hassasiyet, şişlik gibi belirtiler ya da testosteron salınımındaki azalmaya bağlı yan etkiler nedeniyle ereksiyon sorunları, uyku bozuklukları, kas kitlesinde azalma veya kronik yorgunluk şikayetleri yaşayan erkeklerin androloji uzmanlarına muayene olmaları gerekir.
Genetik faktörler, ilerleyen yaş ve yaşam tarzı gibi farklı nedenlerle erkeklerin sperm değerleri azalabilir. Sperm değerlerine etki eden fizyolojik bir rahatsızlık olmadığı takdirde tüketilen besinler sperm kalitesini yükseltebilir. Bu yazımda sperm kalitesini arttıran vitaminleri ve mineralleri içeren besinler hakkında bilgi bulabilirsiniz.
Yapılan bilimsel araştırmalar sonucunda sperm sayısını ve kalitesini yükselttiği gösterilen çinko minerali; istiridye, kümes hayvanları, kabuklu deniz canlıları, fındık, fasulye ve süt ürünleri gibi farklı besinlerde bulunur.
B vitaminleri grubunda yer alan folik asit tüketimi ve sperm sağlığı arasında güçlü bir bağlantı bulunur. Folik asit eksikliği yaşayan erkeklerde sperm DNA hasarı, sperm yoğunluğunda ve sayısında azalma görülme ihtimali artar. Ispanak, marul, Brüksel lahanası, kuşkonmaz, portakal, bezelye, fasulye ve tam tahıllı ürünler gibi gıdalardan folik asit alınabilir.
Merkezi sinir sisteminin sağlığını iyileştiren, DNA sentezinde görev yapan, bağışıklık sistemini güçlendirip kansızlığı önleyen B12 vitamini, sperm sağlığında da önemli bir rol oynar. Araştırmalar B12 vitamininin sperm hareketliliğini ve sayısını arttırıp sperm DNA hasarı riskini azalttığını gösterir. Bu nedenle günlük beslenmeye kırmızı et, yumurta, süt, yoğurt, kabuklu deniz ürünleri, balık ve kefir gibi B12 zengini gıdaların eklenmesi sperm kalitesinin arttırılması adına önem taşır.
Antioksidan özelliğe sahip olan C vitamini erkek fertilitesinde önemli bir etkiye sahiptir. C vitamini tüketiminin arttırılması ile spermlerin hem hareketliliğinin hem sayısının hem de şeklinin iyileştiği bilinmektedir. Domates, limon, Brüksel lahanası, patates, yeşil biber, brokoli, bezelye, karnabahar, portakal, greyfurt, mandalina ve roka gibi besinlerde bol miktarda C vitamini bulunur.
Sünnet zamanı ile ilgili detaylara geçmeden önce sünnetin, mutlaka steril ameliyathane koşullarında penis anatomisi özelinde uzmanlaşmış cerrahlar tarafından gerçekleştirilmesi gereken cerrahi bir işlem olduğunu belirtmek istiyorum.
Sünnetin yanlış yapılması durumunda ilerleyen dönemlerde erkeklerde ciddi problemler yaşanabiliyor. Sünnet hatalı ve ehil olmayan kişiler tarafından uygun olmayan ortamlarda gerçekleştirildiği takdirde maalesef peniste şekil bozuklukları, cinsel haz problemleri ve cinsel işlev bozuklukları oluşabiliyor. Kısa vadede ise Hepatit C, B ve HIV gibi virüsler nedeniyle ciddi sağlık problemleri ile karşılaşma riski artıyor. Bu nedenle siz sevgili ebeveynlerin konu hakkında duyarlı davranması gerekiyor. Hekim olmayan kişilere sünnet operasyonu için güvenmemeli ve hekim olmadığı halde sünnet yapan kişilerin yasal olarak suç işlediğini unutmamalısınız. Böylece çocuklarınızı sünnetin istenmeyen sonuçlarından koruyabilir ve çocuklarınızın sünnetin faydalarını yaşamasını sağlayabilirsiniz.
Sünnet her yaşta gerçekleştirilebilen bir cerrahi işlemdir, ancak çocuk psikiyatristleri 6 ay ile 6 yaş arasındaki dönemde sünnet yapılmasını cinsel kimliğin gelişimini göz önünde bulundurarak önermezler. Sünnet için en ideal zaman aralığına gelirsek, yenidoğan döneminin sünnet için en uygun dönem olduğunu söyleyebilirim. Bu dönemdeki bebeklerde düşük doz lokal anestezi uygulanarak sünnet gerçekleştirilir, yara bakımı oldukça kolay yapılır ve iyileşme çok hızlı olduğundan post operatif şikayetlerle nadiren karşılaşılır. Fakat yenidoğan dönemi sünnet için tercih edilmezse ebeveynlerin 6 yaş sonrasını beklemeleri daha doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu süreçte çocukların cinsel gelişimi tamamlanmış olur ve aynı zamanda aileler çocuklarına sünnet ile ilgili bilgilendirmeler yapabildiğinden çocuklarda psikolojik travma yaşanma ihtimali görülmez.
Sünnet yalnızca yenidoğan döneminde lokal anestezi ile yapılıyor; 6 yaş sonrası dönemde ise çocuklara uygun dozda genel anestezi uygulanıyor. Genel anestezi altında gerçekleştirilen sünnet operasyonları ailelerde endişe yaratabiliyor. Fakat sünnet öncesinde uygulanan anestezi çocuklarda sadece hafif bir uyku haline yol açıyor ve böylece çocukların işlem nedeniyle hiçbir ağrıyı hissetmemesi sağlanıyor. Operasyon öncesi çocukların genel sağlık durumları hakkında detaylı bilgi edindiğimiz için gerekli tüm önlemleri alıyoruz ve böylece risk faktörlerini minimize ediyoruz.
Toplumumuzda sünnet genellikle dini açıdan bir gereksinim olduğu için tercih edilse de bu operasyonun erkek sağlığı için faydalı olduğu gerçeği göz ardı edilmemelidir. Son yıllarda farklı dinlere inanan erkekler de sünnet operasyonları yaptırarak üreme sağlıklarını iyileştirmeyi tercih etmektedir. Sünnetin en önemli faydalarından biri erkeklerde idrar yolu enfeksiyonu oluşum riskini azaltmasıdır. Aynı şekilde cinsel yolla bulaşan hastalıklara ve penis kanserine yakalanma riskinin de sünnetli erkeklerde daha az olduğu yapılan bilimsel araştırmaların sonuçlarında gösterilmiştir.
Sonuç olarak, en değerli varlıklarınız olan çocuklarınızın sağlığını hafife almamalı, sünnetin cerrahi bir işlem olduğu gerçeğini göz önünde bulundurmalısınız. Ancak bu şekilde sünneti kutlanması gereken bir tören edasıyla karşılayabilirsiniz.
Testislerden birinin ya da her ikisinin doğum öncesi, doğum ve sonrası süreçte testis torbasına yani skrotuma inmemesi durumu olarak tanımlanabilen inmemiş testis, erkek kaynaklı kısırlık riskini arttırmasının yanı sıra testis kanserine yakalanma olasılığını yükseltmesi ile de önem arz eder.
Gebeliğin son birkaç ayında bebeklerde çeşitli değişimler görülür; bebeklerin gözleri açılır, kemikleri tamamen oluşur ve kilo alma hızları artar. Erkek bebeklerde ilk olarak böbreklerin altına yerleşen ve gelişimini sürdüren testisler doğum yaklaştıkça skrotuma doğru ilerlemeye başlar. Fakat bazı durumlarda testislerden biri ya da her ikisi birden skrotuma ulaşamaz; ya kasık bölgesinde ya da karın boşluğunda kalır. Doğum sırasında fark edilebilen bu gelişimsel anomali genellikle doğumdan sonraki süreçte düzelir yani testis ya da testisler skrotuma yerleşir. Ancak her inmemiş testis vakasında süreç aynı şekilde işlemez. Bu durumda testis torbasına ulaşamayan testislerin cerrahi olarak skrotuma yerleştirilmesi gerekir.
İnmemiş testis nedenleri tam olarak bilinmez. Bu nedenle inmemiş testis nedenlerinden ziyade risk faktörlerinden bahsetmek daha doğru bir yaklaşım olarak ön plana çıkar.
• Erken doğum,
• Genital bölge gelişimine neden olan kalıtımsal hastalıklar,
• Fetüs gelişimini etkileyen Down Sendromu gibi sağlık sorunları,
Son yıllarda infertil çiftlerin sayısının, erkek kısırlığı hakkında farkındalığın ve spermiogram ile ilgili merak edilenlerin artması nedeniyle bu yazımda sizlere “Spermiogram Nedir?”, “Spermiogram Nasıl Yapılır?” ve “Spermiogram Sonuçları Nasıl Değerlendirilmelidir?” konuları hakkında bilgi aktaracağım.
Erkek fertilitesini değerlendirmek üzere ilk aşama olarak uygulanan spermiogram; spermlerin hacminin, sayısının, hareketliliğinin ve şekillerinin değerlendirilmesini sağlayan bir test olarak tanımlanabilir. Özellikle çocuk sahibi olamayan erkeklerde kısırlığa yol açan faktörlerin belirlenmesi adına önemli bir işlevi bulunan spermiogram; hastane koşullarında alınan semen örneklerinin laboratuvarda analiz edilmesi ile gerçekleştirilir. Yalnızca erkek kısırlığının araştırılmasında değil; geçirilen hastalıklar veya cerrahi operasyonlar sonucunda testis fonksiyonlarının değerlendirilmesinde de uygulanabilen spermiogram öncesinde erkeklerin belirli kurallara uymaları gerekir.
Spermiogram testi sonuçlarının en doğru şekilde alınabilmesi için erkeklerin en az 2, en fazla 5 gün ejaküle olmamaları gerekir. Son üç ay içerisinde ateşi 39 dereceden fazla yükselen ve sperm kalitesine zarar veren ilaç kullanan erkekler, genel sağlık durumları ile ilgili bilgileri androloji uzmanlarına iletmelidir. Böylece gerektiğinde test tarihi ötelenip en doğru sperm analizi sonuçları alınması sağlanabilir.
Spermiogram sırasında test edilecek semen örneği hastane bünyesinde ayrılan özel odalarda mastürbasyon yolu ile elde edilir. Böylece semen numunesinin hızlı bir şekilde incelemeye alınması sağlanarak dış koşullardan etkilenmesi engellenebilir. Semen örneği alınırken ejakülatın mümkün olduğunca dikkatli bir şekilde verilen kabın içerisine konulması ve el ile temasının engellenmesi gerekir. Laboratuvara gönderilen semen örneğinin sonuçları 1 gün sonra açıklanır. Genellikle test sonuçlarından emin olunması için androloji uzmanları spermiogram testinin belli aralıklarla birden fazla kez uygulanmasını isteyebilirler.
İdeal Sperm Şekli: Sperm morfolojisinin değerlendirildiği ve spermiogram testi dahilinde uygulanan Kruger testi sonuçlarının normal olarak kabul edilmesi için toplanan spermlerin %14’ünden fazlasının sağlıklı bir şekle sahip olması gerekir. Spermlerin baş, boyun ve kuyruk yapılarında şekil bozukluğunun bulunması erkek kısırlığına neden olabilir.