Ertuğrul Özkök: Türkiye bir ihtilal yaşıyor

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, önceki akşam İstanbul'da, işadamı Kadir Has'ın evine davetliydi.

Fatih Altaylı'dan dinledim.

Davete katılan bazı işadamları, HADEP'li il başkanlarını Çankaya'ya davet ettiği için, Cumhurbaşkanı Demirel'e teşekkür etmişler.

Bu görüşe ben de katılıyorum.

ÜÇ CEPHE

Çünkü Cumhurbaşkanı'nın geçen haftaki sürpriz Çankaya kabulü, Güneydoğu sorununun çözümünde atılmış en önemli adımlardan biridir.

Türkiye'de son üç dört haftadır çok ilginç ve önemli bazı gelişmeler oluyor.

Gelin şunun adını bütün açıklığı ile koyalım.

Türkiye, üç dört haftadan bu yana adı konmamış muazzam bir devrimi yaşıyor.

İddia ediyorum.

Bu devrim, 24 Ocak Kararları kadar önemli, 1980'lerdeki yapısal dönüşüm kadar derin ve etkilidir.

Devrimin üç cephesi var.

Birincisi Güneydoğu sorununun çözümü yolunda ilk defa gerçek bir umut ışığı doğuyor.

Adı konmamış, ilan edilmemiş bir çözüm programı adım adım uygulanıyor.

İşte bu tarihi olayın kronolojisi:

Öcalan'ın idam kararının açıklanmasından hemen sonra Başbakan Ecevit şu açıklamayı yapıyor:

‘‘İdam olayını zamanın teskin edici etkisine bırakalım.’’

ÇANKAYA İHTİLALİ

Bunun arkasından Cumhurbaşkanı Demirel, şu çok önemli mesajı veriyor:

‘‘Öcalan'ın idam olayı, son yıllarda önüme gelen en hassas meseledir.’’

Bunun hemen arkasından Başbakan Ecevit devreye giriyor ve şunları söylüyor:

‘‘Bu sorunun çözümünde herkes kendi üzerine düşeni yapsın.’’

Daha bu sözlerin etkisi sona ermeden tekrar Cumhurbaşkanı Demirel devreye giriyor ve Çankaya'nın kapısını HADEP'li belediye başkanlarına açıyor.

Oradaki mesaj da çok açıktır:

‘‘Benim muhatabım seçilmiş olan sizlersiniz. Dağdaki çeteci değil.’’

Yeni zihniyet devriminin ikinci cephesi, adı konmamış bir demokratikleşme sürecinin başlamasıdır.

Bunun da ilk işareti yine Cumhurbaşkanı tarafından veriliyor.

Çankaya'da durup dururken, ‘‘Bugün Refah Partisi'nin kapatılmasını gerektiren durum yok’’ diyor.

Bu sözlerin anlamı da açık.

Cumhurbaşkanı ‘‘Fazilet'in kapatılmasını gerektirecek bir şeyin olmadığını’’ söylemeye getiriyor.

Bunun arkasından hükümet devreye giriyor. Parti kapatma zorlaştırılıyor.

TÜRBAN İHTİLALİ

Bu da Fazilet ve HADEP'in önünün açılması anlamına geliyor.

Daha onun etkisi geçmeden bu defa türbanlı çocuklara af gündeme getiriliyor.

Yeni zihniyet devriminin üçüncü cephesi ise ekonomik ve sosyal.

Çağdaş uluslararası ekonomik ilişkilerin gerçeği olan tahkim, neredeyse rekor bir katılma ile Meclis'ten geçiyor.

Sosyal güvenlikteki kara deliğin kapatılması için cesur adımlar atılıyor.

Bunları alt alta yazdığınız zaman 1990'ların son dönemine damgasını vuracak büyük bir politika ortaya çıkıyor,.

Bu; her cümlesi, her adımı, her jesti ile, ‘‘çok ince’’ bir ‘‘derin devlet’’ siyasetidir.

Adımları büyük bir maharetle atılmaktadır.

Adımları atanlar, çok uzun bir siyasi tecrübenin rantını ülkenin hizmetine sunmaktadırlar.

Bu derin politikanın iki temel aktörü, Cumhurbaşkanı Demirel ile Başbakan Ecevit'tir.

DERİN BARIŞ

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ise TBMM siyasetindeki yeniliğine rağmen, ruhundaki devlet anlayışını bütün ciddiyetiyle bu politikanın hizmetine vermiştir.

Bunun adı, derin devletin, halkının kendine küskün bölümü ile de barışmasıdır.



Yazarın Tüm Yazıları