Paylaş
MUSTAFA Denizli'nin telefondaki sesi çok neşeli. İlk iki maçtan sonra televizyonlarda basın toplantısında izlediğim Denizli gitmiş, yerine bambaşka bir insan gelmiş.
Konuşurken gözümün önüne 1998 yılında Fransa'yı dünya şampiyonu yapan antrenör Jacquet Aimee geliyor.
JACQUET'NİN RÖVANŞI
O gün Fransa'daydım.
Fransa şampiyonluk maçını kazandıktan sonra düzenlediği basın toplantısında, kupa öncesi kendini yerden yere vuran basına karşı muzaffer bir komutan edasıyla konuşuyordu.
Gerçekten de Fransız basını kendisine büyük haksızlık yapmıştı.
O gün Jacquet Aimee'nin yüzündeki ifadeyi hiç unutmuyorum.
Haklı çıkmanın verdiği o rövanş duygusu, yüzüne tamamen hákim olmuştu.
O rövanşını böyle aldı ve sessizce köşesine çekildi.
Dün konuştuğum Mustafa Denizli de aynı havadaydı.
Kendisi aleyhine ağır yazılar yazan basın mensupları için kullandığı ifadelerde hiçbir sansür yapmıyordu.
Önce yadırgadım.
Ama sonra o insanın günlerdir yaşadığı psikolojiyi düşündüm.
Ağır bir stres altında bir hafta geçirdi.
Galatasaray çıtayı ve beklentileri yükseltmişti.
O nedenle herkes ‘‘İtalya'ya neden yenildin’’ diye hesap soruyordu.
Böyle bir cehennem sınavından geçen insanın, kendisine bu kadar ağır bir stresi yaşatan insanlar hakkında birkaç kelime konuşmasını normal karşılamak gerekir diye düşündüm.
Ne de olsa bu da bir stres atma yoludur.
Denizli'ye şu suçlama yapıldı:
‘‘Neden antrenman maçı oynatmadın?’’
Tabii ilk iki maçın sonuçlarına bakıp bu soruyu sormak kolay.
Ama bir başka senaryo düşünelim.
ANTRENMAN HÜSRANI
Türk Milli Takımı, maç öncesi üç-dört antrenman maçı oynayıp da bunları kaybetseydi, bunun moraller üzerinde negatif etkisi olmaz mıydı?
Evet işin bir de bu yanını düşünmek lazım.
Denizli, ‘‘Biz antrenmanı kupa maçlarında yaptık’’ diyor.
Arkasından gülerek şu espriyi yapıyor:
‘‘Dikkat ettiniz mi, antrenman maçı yapan takımların hepsi evine dönüyor.’’
Gerçekten de maçlar öncesi antrenman maçı oynayan birçok ülkenin takımı kupa sırasında döküldü ve finale kalamayıp geri döndü.
HER YİĞİDİN...
Demek ki antrenman maçı oynamak başarı için yeterli değil.
Ayrıca her teknik adamın kendine ait yöntemleri de olabiliyor.
Mesela, 1998 Dünya Kupası'nda Brezilya teknik direktörü, takımını maçtan önce sahaya çıkartıp ısındırmadı.
Oysa öteki takımlar yarım saat önceden çıkıp ısınma hareketleri yapıyordu.
İlk iki maçın yarattığı havadan sonra çocukları nasıl motive ettiğini sordum.
Maça çıkarken onlara neler söylediğini merak ediyordum.
Şu sözleri söylemiş:
‘‘Arkadaşlar ya yeni bir yol bulacağız, ya yeni bir yol yapacağız.’’
Bu sözleri Hannibal'den almış.
Kartaca'nın ünlü komutanı, bu sözleri nerede söylemiş bilmiyorum.
Ama İtalya'da ve İspanya'da yaptığı sayısız savaşlardan sonra Gebze'nin Diliskelesi yakınlarında zehir içerek hayatına son veren bu ünlü komutanın sözleri, önceki gece Türk milli takımının soyunma odasında yankılandı.
Denizli hem yeni bir yol buldu, hem de yeni bir yol inşa etti.
Sonuçta Türk Milli Takımı'nı, şimdiye kadar hiçbir zaman geçemediği bir huduttan geçirdi.
Eski Cumhurbaşkanı Demirel'in sık sık kullandığı bir söz vardır:
‘‘Hiçbir şey zaferin yerini tutamaz.’’
Sonuçta Denizli önceki akşam itibarıyla Türk Milli Takımı'nın muzaffer teknik direktörüdür.
Sohbetimizin sonunda Tugay meselesi açılıyor.
Tugay'ı oyundan çıkarmasını şu cümlelerle ifade ediyor:
‘‘Doğru bir karardı, ama geç alınmış bir karardı.’’
Yani Tugay'ı oyundan çıkarmakta geciktiğini kabul ediyordu.
İKİ KOÇ
Ben başından beri aynı şeyi düşünüyorum.
Mustafa Denizli ve Fatih Terim, Türk futbol antrenörlüğüne ‘‘Koç’’ zihniyetini getiren iki büyük hocadır.
Ve benim inancım odur ki, her ikisi de, dünyanın her yerinde teknik direktörlük yapabilir.
Taktik ustası büyük komutan
ANİBAL olarak da bilinen Hannibal (MÖ 247-183) bütün çağların en büyük askeri önderlerinden biri sayılan Kartacalı komutan. Romalılar'ın en büyük düşmanıydı. Romalılar'la savaşmak için karadan İspanya üzerinden Güney İtalya'ya sefere çıkıp Pireneler ve Alpler'i aşması, tarihe ‘taktik ustası’ olarak geçmesine yol açtı. Hannibal, Roma üzerine yaptığı seferlerde ağır savaş makineleri olarak filleri kullanmasıyla ün yaptı. Filli askeri birlikler Romalılar'ı hezimete uğrattı. Ancak bu başarıları sürekli olmadı. Sonunda yenilen Hannibal, düşmanlarının elinden kurtulabilmek için kendini zehirledi.
Paylaş