Paylaş
Yangında kedisini kurtaran, kedisi için hüngür hüngür ağlayan insan gibi insan….
Türkiye’nin yedi düvelle başı beladayken…
Ülkemizden sadece hapisteki gazetecilerin, sınırdaki tankların fotoğrafları dünyaya giderken…
İşte bir de bu fotoğraf gitti dünyaya…
Vicdanlı Türkiye’nin fotoğrafı…
***
Bir yaşlı adam, bir kedi.
Bir de gizli kahramanı var bu olayın.
***
Fotoğrafı Anadolu Ajansı'ndan İlhami Çetin çekti.
Önce Instagram’a “İbrahim Pekman” adlı bir Türk genci koydu o görüntüyü…
Sadece 616 takipçisi vardı…Ama Türkiye’nin insan yanını gösteren bu görüntüyü orada bırakmadı.
Wildlives hesabına ulaştı.
O 616 kişi 365 bin kişi oldu.
***
Sonra Yazminluv adıyla hesabı olan bir kıza ulaştı.
O genç kız koydu o videouyu kendi sayfasına…
Altına da İngilizce o yaşlı adamı ve kedisini yazdı…
Sayfasına hep hayvan fotoğrafları koyan genç bir kızdı…
18 bin takipçisi vardı…Koyduğu fotoğraflar 300 bilemediniz 500 defa görüntüleniyordu…
***
İşte o genç kız, videoyu Instagram'a koyunca ne oldu biliyor musunuz? Bir insanlık imecesi, bir medeniyet mucizesi oluştu…
***
Sonra ne oldu biliyor musunuz…
Amerika’nın en büyük talkshow’cularından Ellen de Generes bu videoyu onlardan alıp kendi hesabından paylaştı…
Böylece bu insanlık imecesini paylaşanların sayısı bir anda 10 milyona ulaştı…
***
Bayanlar baylar…
Hanımefendiler, beyefendiler…
Burası Türkiye…
Bakmayın o siz olup bitene…Kanmayın o geçici hoyratlıklara…
Burada güzel insanlar da yaşıyor…
Vicdanlı, merhametli, içinde hem insan hem hayvan sevgisi dolu…
Gerçek insanlar…
***
Çok teşekkürler İbrahim Pekman…Çok teşekkürler sevgili Yazminluv…Wildlives, Ellen de Generes….
Her kim iseniz, nerede yaşıyorsanız, ne yapıyorsanız…
Bu küresel insanlık imecesi için hepinize teşekkürler…
***
Kimse bu ülkenin yalnız ve hüzünlü insanının gerçek karakterini anlatmak için bu kadar büyük iyilik yapamazdı…
***
Bir yaşlı insan…Küçücük bir kedi…
616 takipçisi olan bir Türk genci…Ve genç bir kız…Ve bir dünya starı…
***
Bazen en büyük kahramanlık menkıbesini onlar yazarlar…
Gençliğimizde hayal edip de bir türlü doğru dürüst söyleyemediğimiz ‘Enternasyonal’i” dün en iyi bu insanlar söylediler.
YAKIŞIKLI FB’LİLER LİSTESİNDE BENİM ADIM DA OLACAK MI
DÜN, “Pazar günü en yakışıklı 10’unu açıklayacağım” diye yazdım ya...
Fenerbahçe içindeki bütün lobiler harekete geçti...
Herkes kendi adayını sokmaya çalışıyor...
Değerlendirme çalışmalarım bütün hassasiyetimle devam ediyor...
Bu arada şunu da açıkça söyleyeyim, başta Aziz Yıldırım olmak üzere yönetimden en küçük bir baskı yok...
Yani tamamen “fair” bir liste olacak...
Ayıptır söylemesi kendimi bile koymayacağım...
MİLLİ VE YERLİ HOCANIN ‘VATAN HAİNİ’ TARİFİ
AKADEMİK unvanı “Yard. Doç.” ve o şunu yazıyor:
“Özellikle fen ve teknik sahalarda yapılan ve buluş niteliği taşıyan araştırmalar devletimizin, milletimizin emrine verilmeden, patenti tescil edilmeden uluslararası şebekelerin çıkardığı dergilerde yayınlanmamalıdır. Bu bilgilerin yabancı güçlerin emrine verilmesi vatan hainliğidir.”
Bu iki cümlenin neresini düzelteceksin...
- Adam, herhalde hayatı boyunca uluslararası çapta bir akademik çalışma yapmamış ki nerede nasıl yayınlanacağından bihaber...
- Adam, hayatı boyunca patenti alınacak hiçbir buluşa imza atmamış ki patentin nasıl alındığını bilmiyor...
- Adam, sanki biri ona insanlara “vatan haini” damgası vurma ehliyeti vermiş gibi, elindeki mührü ona buna basıyor.
Allah aşkına nereden çıktı bütün bu akademik fanfinler şu son 15 yıl içinde...
MANOLO BLAHNİK İLE 2 ORTAK 1 FARKLI YANIMIZ
ÖNCEKİ akşam dünyanın bir numaralı kadın ayakkabısı tasarımcısı Manolo Blahnik’in hayatı ile ilgili bir belgesel izledim.
- O Giuseppe Tomasi di Lampedusa’nın romanı ‘Il Gattopardo”yu (Leopar) 20’nci yüzyılın en önemli romanı sayıyor.
Ben o romandan Visconti’nin yaptığı filmi, 20’nci yüzyılın en önemli filmlerinden biri sayıyorum.
- O artık yaş günlerini kutlamıyor, unutmaya çalışıyor, ben de mümkün olduğunca yalnız kalmaya uğraşıyorum.
- O bir kadın heykeli görünce önce ayaklarına bakıyor, bense göğüsleri, karnı ve kalçalarına...
BLAHNİK FİLMİNDEN İKİ ÇARPICI CÜMLE
- Fransızlar der ki: “Güzel olmak için acı çekmelisin...”
- Filozoflar der ki: “Bir gün mutlu olmak istiyorsan iyi yemek ye...”
KOCANIZ BİR AKŞAM SİZE PAT DİYE ŞUNU SÖYLERSE
DÜŞÜNÜN...
Kocalarınız iş ortağı...Uzun yıllardır evlisiniz ve siz de arkadaş olmuşsunuz... Bir akşam kocalarınız sizi yemeğe davet ediyor...
Sizin kocanız size diyor ki:
“Senden ayrılıyorum...”
İlk sorunuz ne olur? Çoğunlukla şu oluyormuş:
“Birisi mi var?”
Kocanız “Evet var” deyince siz de tabii olarak “Kim” diye soruyorsunuz...
Şu cevabı veriyor:
“İş ortağım...”
Yani sizinle masada oturan kadın arkadaşınızın kocası...
Jane Fonda ile Martin Sheen’in oynadığı ve “Friends” dizisinin yapımcılarının yaptığı “Grace and Frankie” dizisi işte bu sahne ile başlıyor...
Diziyi izlemeye başladım...
Dizide, yeni orta yaş kadın grubunu böyle ihtimallere hazırlayacak bilgiler olursa paylaşırım...
ERKEKLER BB’NİN EN ÇOK POPOSUNU MU SEVERDİ
CATHERINE Deneuve’ün başlattığı “Flört ille de taciz değildir” kampanyası güçleniyor.
“Anti-Me too” cephesine Deneuve’den sonra “Handmaid’s Tale” romanının yazarı Margaret Atwood katılmıştı...
Önceki gün itibariyle Brigitte Bardot da aynı kadroya katıldı...
“Erkeklerin bana ‘Popon çok güzel’ demesi hoşuma gidiyordu” lafı da herhalde kadın tarihinin duvarlarına yazılacak.
Ben Brigitte Bardot’nun her şeyini çok seviyordum. Güzelliğini, cinselliğini ve modernitesini...
Paylaş