Operasyon perde arkası

Ertuğrul ÖZKÖK
Haberin Devamı

Alaatin Çakıcı'nın Fransa'da yakalanması, polisin tesadüfen elde ettiği bilgilerden yola çıkarak ulaşılan bir sonuç mu?

Buna verilecek cevap, hayır...

Bu sonucun gerisinde, yaklaşık 8 aydır süren organize bir çaba yatıyor.

Çabanın başlangıç tarihi ise, Başbakan Mesut Yılmaz'ın geçen Aralık ayı sonunda Emniyet Genel Müdürlüğü'nde aldığı brifinge kadar uzanıyor.

Bu brifing, o dönemde Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı olan Kutlu Savaş'ın hazırlamakta olduğu Susurluk Raporu'nun çerçevesinde düzenleniyor.

Brifingde, Emniyet teşkilatının sorunları geniş bir şekilde masaya yatırılıyor.

Başbakan Yılmaz uyuşturucu kaçakçılığı ve organize suçlarla ilgili bir dizi soru yöneltiyor.

YILMAZ'IN GÜVENCESİ

Yılmaz, bu toplantıda Emniyet teşkilatına şu iki talimatı veriyor:

1- Türkiye uyuşturucu trafiğinin dışına çıkartılacak.

2- Kendi başına hareket eden ve devletten destek aldığı söylenen mafya gruplarının yurtiçi ve yurtdışı bütün bağlantıları çökertilecek.

Mesut Yılmaz bu toplantıda, devlet güçlerinin koordineli bir şekilde organize suç örgütlerinin üstüne gitmesi halinde sonuç alınmamasının mümkün olmadığını vurguluyor.

Yılmaz, bir anlamda Emniyet teşkilatı için çıtayı yükseltiyor ve ‘‘Hadi artık görevinizi yapın’’ mesajını veriyor.

Emniyet örgütü ise girişeceği mücadele için isteklerini sıralıyor.

Bu noktada, Başbakan'ın Emniyet örgütüne verdiği şu güvence de alınan sonuçta önemli bir rol oynuyor:

‘‘Uyuşturucu çeteleri ve mafyanın üzerine giderken, Emniyet örgütünü gerek siyasilerden gerek kamu görevlilerinden gelebilecek telkin ve baskılardan koruyacağım...’’

Yılmaz'ın bu sözleri kuşkusuz Emniyet örgütünün elini güçlendiriyor.

ÜÇ AY ŞARTI

Başbakan, Emniyet'e her türlü desteği verirken, bir şart öne sürüyor:

‘‘Üç ay içinde sonuçlarını görmek istiyorum...’’

Yılmaz, koyduğu hedef doğrultusunda Emniyet teşkilatını zaman baskısı altına alıyor.

Emniyet örgütü, bu toplantıdan sonra tarihinin en önemli organizasyonlarından birine girişiyor.

Emniyet örgütünün bu organizasyon için istediği maddi kaynak bizzat Başbakan Mesut Yılmaz tarafından sağlanıyor.

Bu noktada örtülü ödenek imkanları da kullanılıyor. Kaynak sorunu bir ay içinde hallediliyor.

Stratejinin ikinci ayağında, suç unsurlarının üzerine gidecek ekiplerin oluşturulması geliyor.

Ekiplerin oluşturulması 45 gün alıyor.

İlkbahara gelindiğinde, organizasyon tam anlamıyla sahada mücadeleye başlıyor.

Bu stratejide, Emniyet Kaçakçılık ve İstihbarat başkanlıkları arasında dörtdörtlük bir koordinasyon sağlanıyor.

Ancak, Emniyet'in kendi iç yapısında işbirliği sağlaması tek başına yeterli olmuyor.

KOORDİNASYON SAĞLANIYOR

Kutlu Savaş'ın Susurluk Raporu'nun en önemli tespitlerinden biri, devletin istihbarat birimleri arasındaki çatışma ve kopukluğun sona erdirilerek, yeni bir işbirliği mekanizmasının ortaya çıkarılmasıydı.

Rapordaki öneride de olduğu gibi, devletin en önemli istihbarat kurumu, Milli İstihbarat Teşkilatı da yapının içine çekiliyor.

Mesut Yılmaz, hem Emniyet, hem de MİT'e; aralarındaki soğukluğa son vererek, yakın bir işbirliğine girmeleri talimatını veriyor.

Bu talimat sonrasında MİT'in yeni Müsteşarı Şenkal Atasagun ile Emniyet Genel Müdürü Necati Bilican arasında yakın bir işbirliği ortamı oluşuyor.

Burada, Başbakan Yılmaz bizzat koordinasyonu üstleniyor.

Emniyet'in, Kaçakçılık ve İstihbarat başkanlıkları arasındaki işbirliği, ikinci eksende MİT'i de içine alacak şekilde genişletiliyor.

BAYBAŞİN’LE MEŞGULDÜK

Siyasi iradenin kararlılığı, devlet birimlerinin yakın işbirliğiyle birleşince, sonuçlar teker teker alınmaya başlanıyor.

Önce, Baybaşin çetesi çökertiliyor. Bunu birbiri ardına gelen diğer somut sonuçlar, örneğin Kürşat Yılmaz'ın yakalanması izliyor.

Başbakan, süreç içinde konunun takipçisi olduğunu sık sık Emniyet örgütüne hissettiriyor.

Örneğin, bir keresinde Yılmaz, Emniyet'e şu mesajı gönderiyor:

‘‘Çoktandır akşam haber bültenlerinde yakalanan yeni uyuşturucu çetelerine rastlamadım. Bir gevşeme mi var?’’

Bu mesaja, Emniyet örgütü bir hafta sonra Baybaşin çetesini ele geçirerek karşılık veriyor.

Çete çökertildikten sonra, Başbakan Mesut Yılmaz'a şu mesaj gönderiliyor:

‘‘Geçen hafta mesajınızı aldık, kusuru bakmayın biz Baybaşin'i yakalamakla meşguldük...’’

SESSİZ KAHRAMANLAR

Bu sonucun alınmasında önemli rol oynayan sessiz kahramanların da hakkını teslim etmek gerekiyor.

Sonuç kuşkusuz bir ekip çalışmasının başarısı.

Ancak bu ekip çalışmasında bugüne kadar kamuoyunda hiç tanınmayan, hep geri planda kalmayı tercih etmiş iki kişinin çabası yadsınamaz.

Bunlar, Emniyet İstihbarat Dairesi Başkanı Sabri Uzun ve Emniyet Kaçakçılık Dairesi Başkanı Emin Aslan.

Çakıcı olayı, Türk kamuoyuna şunu göstermiş olmalı:

Devlet gücünü göstermesini bildiği zaman, en güçlü çetelerin bile ayakta kalabilmeleri mümkün olmuyor.

Bunun için gerekli siyasi iradeyi sergileyen Başbakan Yılmaz'ın hakkını da teslim etmemiz gerekiyor.

Ortaya çıkan sonuçla birlikte Başbakan Yılmaz, Türk kamuoyunun önüne çeteler karşısında devlet gücünü seferber etmekte başarı sağlamış bir lider kimliğiyle çıkıyor.













Yazarın Tüm Yazıları