Paylaş
İngilizce “Kuru kalmak” gibi bir anlamı var ama asıl manası “İçki içmemek”...
*
Aralık ayı içki ayıdır.
Genellikle ocağın ilk haftası da devam eder...
Sonra “Bir duralım” duygusu basar insanı...
Ama istim üzerinizde, hız almışsınız, hatta sırılsıklamsınız...
Bir de 65 plus eve kapatılmışsınız...
Nasıl duracaksınız?
GQ dergisi 4 adımlık bir “Dry Kalma rehberi” yapmış.
BİR: İçki şişelerini gözünüzün ve aklınızın uzağında tutun. Yani şişeleri göz önünden kaldırın.
*
İKİ: Kendinize bir “Dry badisi” bulun. Yani sizinle birlikte ocak sonuna kadar içki içmemeye karar vermiş bir arkadaş. Böylece hem hesap verebilir durumda olun, hem de birbirinizi karşılıklı denetleyin.
*
ÜÇ: Kendinizi alkolsüz içkiyi de sevdiğinize inandırın. Dünyada alkolsüz içki çok ve alkolsüz kokteyller çok çeşitlendi. Onlarla oyalanın.
*
DÖRT: Alkolsüz içki güncesi yazın. “Dry kalma çabanız ve deneyiminizi” her gün yazarak, “Bu başarımla rol modeli olacağım, başkalarına da yol göstereceğim” diyerek çabanıza erdemli ve insani bir boyut katın.
*
VE ARTI 1: TÜRKİYE’DEN KATKI: Evdeki bütün içki şişelerini atın. Akşamüstü canınız içki istediğinde alabilecek ne AVM ne Tekel bayisi bulabileceğiniz için en tehlikeli saatleri atlatırsınız.
VE ARTI 2: ŞAHSİ KATKI: Mümkün olduğunca erkenden Netflix, Digitürk, BluTV, GAİN, EXXEN ne bulursanız karşısına geçin. “Sadakatsiz, Yasak Elma” gibi dizileri kaçırmayın.
Unutmayın en kritik saatler akşamüstüdür... Onu atlatın...
ORAYA DAHA DA GİTMEDEN GİTMEK İÇİN İYİ BİR FIRSATTI
ÖNCEKİ gün Davos’un yeni açılan Intercontinental otelinin zarar nedeniyle kapandığını okudum.
Aklıma her yıl gittiğimde kaldığım Schatzalp Oteli geldi...
Alman yazarı Thomas Mann’ın “Büyülü Dağ” kitabını yazdığı bu otel, hayatımın son 20 yılında çok önemli bir yere sahipti...
Peki bu yıl Davos ne olacak?
Cevabı Intercontinental otelinin kapandığının açıklandığı gün, Avrupa Ekonomik Forumu Kamusal İlişkiler Direktörü Adrian Monck verdi.
Aynı gün, bu yılki Davos programını gönderdi. Ben de size Davos’tan son haberleri aktarayım.
*
Davos her yıl olduğu gibi bu yıl da 25 Ocak günü başlıyor ve 29 Ocak’a kadar devam edecek.
Ama bu yıl “online” olarak yapılacak.
Üstelik kadrosu da çok kuvvetli... Cumhurbaşkanı Erdoğan yıllarca önce Davos için “Daha da gitmem” demişti...
Ama şimdi gitmeden orada olmak imkânı vardı...
Üstelik de Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne açılım yapmayı, dış politikasında “Dost arttırıp düşman azaltma” diplomasisine döndüğü şu günlerde iyi bir platform olabilirdi...
*
Geçen yıl Davos’a katılamamıştım.
Ama bu yıl online kayıtlarımı yaptırdım.
Yine renkli taraflarıyla izleyeceğim...
Oraya gitmeden biraz Schatzalp havası almak iyi gelecek bana...
ONLİNE DAVOS’UN BU YILKİ A TAKIMI
Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping.
Hindistan Başbakanı Narendra Modi.
Japonya Başkanı Yoshihide Suga.
Fransa Devlet Başkanı Emmanuel Macron.
Almanya Şansölyesi Angela Merkel.
Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen.
İtalya Başbakanı Giuseppe Conte.
İspanya Başbakanı Pedro Sanchez.
Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis.
İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu.
Ürdün Kralı Abdullah el ibn Al Hüseyin.
MET-JET-SET’İN EN GENÇ ÜYESİNİN ÖLÜMÜ İLAÇTAN
“MET-JET-SET” de ne diyebilirsiniz...
New York’ta Metropolitan davetlerine katılan jet sosyete olarak tarif edebilirim...
Özellikle Metropolitan galalarına davet edilmek önemli bir şeydir...
İşte bu davetli listesinin en genç üyesi sayılabilecek bir kişi, Harry Brant 24 yaşında öldü...
Ölüm nedeni “Kazaen aşırı doz”...
Ama uyuşturucu değil, reçeteli bir ilacın aşırı dozda kullanılması.
Meğer ilaç bağımlılığı varmış...
Hangi ilaç olduğu açıklanmadı.
*
Kimdir Harry Brant derseniz, aslında kimlerdir demek lazım.
Çünkü o ve kardeşi Peter M. Brant “gelecek nesil jet sosyete” olarak tanınıyordu.
Onlara “It boy” diyorlar...
Yani İngilizcede erkekler için kullanılan “He” ifadesi yerine hayvanlar ve canlılar için kullanılan “It” ifadesi ile anılıyorlar.
Çünkü bir nevi cinsiyetsiz moda ikonu bu çocuklar...
Bazıları onları Andy Warhol’a benzetiyordu...
Çünkü trend setter kardeşlerdi...
Kendilerine ait bir nevi Post-Punk modanın taşıyıcılarıydı...
*
Zengin bir ailenin çocuklarıydılar ve 24 yaşında New York’un bütün partilerinin A sınıfı davetli listesindeydiler...
*
Memleketin bunca meselesi varken bu ne lüzumsuz bilgi diyebilirsiniz...
Haklısınız...
İMTİYAZSIZ, KAYNAŞMIŞ, SINIFSIZ BİR 65 PLUS KAÇINCI SIRADADIR
65 plus bir TC vatandaşıyım.
Bu ülkede benim gibi
7 milyona yakın insan var.
Normal bir vatandaş olarak evimde aşı sıramı bekliyorum...
Evde aşı sırasını bekleyen bir 65 plus olarak bendeniz.
Hiçbir imtiyaz istemiyorum... Normal sıram ne zaman gelirse o zaman aşı olacağım.
Ama tabii tahminen bana ne zaman sıra geleceğini de bilmek istiyorum.
Ne var ki, ne okuduklarım, ne dinleyip seyrettiklerim şu soruma bir cevap vermiyor:
İmtiyazsız, kaynaşmış, sınıfsız 65 plus vatandaşlara ne zaman aşı sırası gelecek...
Gerçi henüz Çin mi, Amerikan/Alman mı, İngiliz mi karar veremedim...
Karar versem de imtiyazsız, kaynaşmış, sınıfsız bir 65 plus olarak bana hangisi nasip olur bilmiyorum...
O nedenle derdim sadece aşı sırası...
Hiç olmazsa ortalama bir zaman...
ONU YILIN 20 İNSANINDAN BİRİ SEÇMEKTE NE KADAR HAKLIYMIŞIM
BENCE dünün en umut verici haberi, dünyanın önde gelen TV şirketi Discovery’nin Türkiye’nin ilk streaming platformu olan BluTV’ye ortak olmasıydı. Discovery, BluTV’nin yüzde 35’ini alarak Türk streaming pazarına giriyordu.
Böylece medya sektörünün en son teknolojisinde Türkiye önemli bir aktör haline geliyor.
Çünkü bu ortaklıkla sadece Discovery Türk pazarına girmiyor.
Bir Türk streaming şirketi de küresel devler pazarına giriyor. Yani artık Türkiye’nin de “soft power”ını bütün dünyada pazarlayabileceği yerli bir platformu var demektir.
Disney Plus, Apple Plus, HBO Max gibi devlerin Türk pazarına gelmesinden önce bir Türk şirketi onların pazarına giriyor demektir.
Çok sevindirici bir gelişme bu.
BluTV’yi kuran Aydın Doğan Yalçındağ’ı bu yılın 20 insanı içinde seçmiştim.
Bu gelişme ne kadar haklı olduğumu gösterdi.
GÜÇLÜ BİR TARTIŞMA PARTNERİMİ KAYBETTİM
ÖNCEKİ akşam Murat Bardakçı aradı.
“Nur Vergin’i kaybettik” dedi.
Yakınlarından kimseyi tanıyıp tanımadığımı sordu.
Tanıdığım kimse yoktu.
Evinde tek başınayken ölmüş. Cenazeyi kaldırmak için hiçbir yakınını bulamamışlar.
Yıllarca Fransa’da kalmış, Sorbonne’da okumuş, çok önemli üniversitelerde ders veren bir sosyolog meslektaşımdı. Geçmişte onunla bir tartışmamız olmuştu.
Tabii ki bu tartışma ilişkimizi hiçbir şekilde etkilememişti. Zaman zaman telefonda konuşmuş, dertleşmiştik.
Ama hep beni üzen bir şey vardı.
Google’a girdiğim zaman hâlâ karşıma sadece bu tartışma çıkıyor.
Oysa Nur Vergin’in “Siyasetin Sosyolojisi” adlı önemli bir kitabı var. Siyaset sosyolojisine önemli katkıları olmuş bir bilim kadınıydı.
Asıl onlarla hatırlanması gereken bir insan. Allah rahmet eylesin...
Bu ülkede tartışma adabını bilen insanlardan biriydi...
Nur içinde yatsın...
KATKIDA BULUNANLAR
Sayfa Editörü: Firuzan Demir
Düzeltmen: Metin Usta
Tasarım ve Uygulama: Selma Songül Zengin
Paylaş